YAĞIZ BARUT / İZ GAZETE- Kent Suçları Yazı Dizimizin onuncu konusu; Alsancak’taki TRT binalarının bulunduğu alanın ticari kullanıma açılması oldu. Kamusal hizmete yönelik kullanılması gereken alan TOKİ’ye devredildikten sonra satışa çıkarılmış, söz konusu alanın ‘Ticaret+ Turizm+ Konut Alanı’ kullanımı ile ‘Park Alanı’ kullanımına ilişkin uygulamalı imar planı değişikliği Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmıştı. TMMOB’a bağlı Şehir Plancıları Odası ise plan değişikliğinin imar kanununa, şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına aykırı nitelikler taşıdığını belirterek iptal davası açmıştı. İzmir 3. İdare Mahkemesi de bakanlığın onayladığı plan değişikliğini ‘kamusal yarar’ olmadığı gerekçesiyle 2017’nin Aralık ayında iptal etmişti.

TMMOB’un lehine sonuçlanmasına rağmen alanın neden kent suçu sayıldığını ve neden ‘tehdit’ olarak ‘Kent Suçları Haritası’nda yer aldığını Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Sekreteri Zafer Mutluer ile konuştuk.

'PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR'

Üst ölçekli planda ‘kamu hizmet alanı’ olarak belirtilen ve TOKİ’nin mülkiyetinde bulunan alana Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayı ile ‘Ticaret+ Turizm+ Konut Alanı’ kullanımı getirilmesini eleştiren Mutluer, “Kamusal kullanıma ait birçok alanın Özelleştirme İdaresi veya TOKİ aracılığıyla rant artırıcı planlar yapılarak çeşitli inşaat şirketlerine peşkeş çekildiğini görüyoruz. Buradaki asıl kent suçu niteliği buradan geliyor. Tabii, konut kullanımı getirilerek bir nüfus artırımına sebebiyet verilmesi ancak bu ek nüfusa uygun park dışında herhangi bir ‘sosyal donatı’ alanına yer verilmemesi de kent suçu niteliği taşıyor ancak bunlar teknik detaylar… Asıl suç niteliği, kamusal hizmette kullanılması gereken bir alanın özel sermayeye peşkeş çekilmesidir.” ifadelerini kullandı.

‘TEHDİT SÜRÜYOR’

Açtıkları davanın kendileri açısından olumlu sonuçlandığını ve alanın peşkeş çekilmesinin hukuken önüne geçtiklerini vurgulayan Mutluer, “Bu anlamda yarım kalan bir kent suçu ancak biz oradaki kullanımın, kamusal olarak tekrardan devam ettirildiğini görmeden kent suçu haritasından kaldırmayacağız. Çünkü tehdit olarak varlığını sürdürdüğünü düşünüyoruz. Bu yaklaşımdan vazgeçilmiş değil.” diye konuştu.

‘ÖNEMLİ BİR KAZANIM’

Mahkemenin 2017 yılının Aralık ayında planı iptal etmesine karşılık, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün ‘Mahalli Çevreler Kurulu’ndan alana ilişkin 2018 yılının Nisan ayında çalışma izni çıktığını hatırlatan Mutluer, “Mahkemenin verdiği iptal kararına karşılık çalışma izni aldıklarını görünce panik olduk ve hemen Konak Belediyesi ile iletişime geçtik. Mahkemenin iptal kararı doğrultusunda oradaki tüm inşaat işlemlerini durdurdular. Bu aslında tüm belediyelerin dikkate alması gereken bir husus. Bu açıdan önemli bir kazanım bizim için.” açıklamasında bulundu. Mahkeme kararının kalıcı olduğunu söyleyen Mutluer, Türkiye’de kurumların bazen böyle bir hassasiyeti barındırmayabildiğini, mahkeme kararlarına aykırı yeniden onaylama yapabildiğini, bu anlamda konunun takipçisi olduklarını da sözlerine ekledi.

‘MEŞRULAŞMAMALI’

Mutluer, kamu kuruluşlarının kullandığı alanların zaman içerisinde işlevlerini yitirebildiğini ya da bilinçli olarak işlevsizleştirme sürecinden geçirildiğini, sonrasında ise ‘Buraya ihtiyacımız kalmadı, paraya çevirelim’ denilerek satışa sunulduğunu belirtti. İzmir’de kamusal kullanımın çok büyük bir ihtiyaç olduğunu da dile getiren Mutluer, “Bu bölgede kültürel tesise mi, eğitim veya sağlık tesisine mi ihtiyaç var yoksa yeşil bir alana mı ihtiyaç var, bunlar özel olarak düşünülmeli! Bu ihtiyaçlar doğrultusunda bu ve benzeri alanlar kamusal kullanımda kalmalıdır. Ancak kamu mülkiyetindeki bir yeri yasal oyunlarla özel kullanıma ve dolayısıyla özel mülkiyete açmanın yolunu arıyorlar. Ne kadar yasal da olsa bu tarz devirlerin bizim için bir hükmü yoktur. Bu anlayış meşru değildir ve meşrulaştırılmamalıdır. Bu yolla tüm ülkeye böyle yaklaşılıyor. Elde olan tüm kamu yatırımları tek tek satılıyor ve belirli sermaye gruplarına peşkeş çekiliyor.” diye konuştu.

'KURULUŞ AMACININ DIŞINDA'

TOKİ’nin kuruluş amaçlarının dışında hareket ettiğini vurgulayan Mutluer, “TOKİ’nin son yıllardaki tek görevi neredeyse bu; önce planlar aracılığıyla arazilerin rant değeri artırılıyor sonrasında da TOKİ eli ile mülkiyet devri yapılıyor. TOKİ’nin dar gelirlilere konut üreten, sosyal devlet anlayışında işleyen bir kurum olduğu söylenemez.” ifadelerini kullandı.

BİLGİ NOTU:Dava konusu planlar ile 8 kata kadar otel, ticaret merkezi, rezidans yapılmasının yolu açılmış ve parsel bazında imar planı değişiklikleri ile planlama ilkelerine ve kamu yararına aykırı kararlar alınmıştır. Söz konusu imar planı kararı ile alanın bölgesinin 800 metre kuzeyinde İzmir Tren Garı, 100 metre güneyinde İzmir Enternasyonel Fuarı, parselin doğu cephesinde TRT binası, batı ve kuzeye komsu cephesinde hastane binaları, 700 metre batısında Alsancak sahili, 150 metre doğusunda Namık Kemal Lisesi bulunmaktadır. Bölgenin merkezi özelliğine rağmen ulaşım, altyapı, trafik, nüfus yönünden irdelenmeden hazırlanmış olan planlar ile öngörülmeyen bir nüfus artışına neden olacağı da açıktır. Kuruluş amacı dar gelirli vatandaşlara konut temini olan TOKİ’nin, adeta bir rant kapısı haline getirilmiş olması kabul edilemeyecek bir husustur.

Editör: Haber Merkezi