ASYA YAŞARİKİZ- Geçtiğimiz yıl İngiltere’de bulunan Bath Üniversitesi’nin iklim krizi ile ilgili gençlerle yaptığı araştırma, gençlerin iklim krizi karşısında endişelerini ortaya koyuyor. Ankete katılan gençlerin yüzde 60’I kendilerini “çok endişeli” olarak nitelendirdikleri gibi gençler iklim krizi ve gezegenin yok edilmesini ise “kişisel bir mesele” olarak görüyor.

Seda Nur, Melodi Zengin ve Emir Saraçoğlu İzmir’de yaşayan üniversiteli gençler. İklim krizi mücadelesi için okulda ve yerelde aktif rol oynayan Doğanın Çocukları, gelecekleri için söz sahibi olmak istiyor. Kendilerini “öfkeli” ancak “umutlu” olarak nitelendiren ekolojist gençlerle konuştuk.

‘SESİMİZİ YÜKSELTİYORUZ’

İklim krizinin derinleşmesini engellemek adına okullarından ses çıkardıklarını söyleyen Melodi Zengin, “Öncelikli mücadele alanlarımız üniversiteler ve liseler. Çünkü geleceğimiz hakkında doğrudan söz sahibiyiz ve bugünkü ekolojik yıkımın önüne geçilmemesi demek, geleceğimizin olmaması demek oluyor. Üniversitelerden doğru yerel direnişlerin içinde bulunuyoruz, kampüslerimizden talepler çıkarıyoruz, kentte eylem pratikleri uyguluyoruz, ekolojik bir yaşam için tartışmalar, etkinlikler yapıyoruz” dedi. ‘Ranta açılan ormanlık alanlar, kurulmak istenen maden ocakları, hayvanların sömürüsü, satın alınıp doğaya öylece bırakılan çöpler, kıyı şehirlerimize gelip çöplerini denize bırakan yük gemilerine karşı da sesimizi yükseltiyoruz’ diyen Seda Nur ise, Türkiye’nin birçok yerindeki çevre mücadelesinde yer aldıklarını söyledi.

ÖNCELİKLİ SORUNLAR..

Doğanın Çocukları, İzmir’in öncelikli çevre sorunlarını hızlı yapılaşmayı ve kentte artan yüksek katlı yapıları örnek gösterirken, yaşam alanlarının daraldığına dikkat çeken Zengin, “Her gün ağaç sayısının azalmasıyla ters orantılı, bina sayısı artıyor. Yaşam alanlarımıza müdahale ediliyor” diyor.

Seda Nur ise İzmir’de yapılması planlanan mega projelere değinerek şöyle diyor;

“Turizm bahanesi ile yapılmak istenen Çeşme Projesi, Aliağa'da bulunan gemi söküm tesisleri, Kültürpark'ın betonlaştırılma çabaları İzmir’in en önemli sorunladır” dedi.

Çeşme Projesi’ni “talan projesi” olarak yorumlayan Zengin, projeye karşı açılan davanın takipçisi olduklarını söyleyerek projenin turizm ve istihdam adı altında yaşam alanlarının şirketlere peşkeş çekilmesi olarak değerlendirdi. Zengin “Turizm bahanesi ile, bölgeyi sermayedar şirketlere açıyorlar. Bir avuç zengin villalarda yaşasın, AVM'lere gitsin, yol açılsın diye böyle bir katliam yapacaklar. Yarımadanın yüzde 55'i yani 22 bin futbol sahası büyüklüğündeki bu alanın bu şekilde ranta açılması kabul edilemez. Yaşamı ve doğayı savunacağız” dedi.

Sorunun kapitalizm olduğunu vurgulayan Nur, yerel ve merkezi yöneticilerin iklim krizi karşısındaki tutumunu, “İçinde bulunduğumuz bu sistemi ‘iyileştirmeye’ çalışan yerel yöneticilerin bulduğu çözümler asıl sorunların üstünü örtmekten başka bir çözüm sunmuyor. Merkezi yönetim ise bulunan yasaları kendi ve sermayedarların lehine çevirecek değişimler yapmaya devam ediyor. Bu çözümleri ve değişimleri yapmak yerine yok olmaya sürüklenen doğa için iyileştirici gerçek çözümler bulunmalı ve uygulanmalıdır” ifadeleriyle eleştirdi.

‘ASIL SORUN KAPİTALİZM’

Zengin, yerel çevre mücadelelerinin sahiplenilmesinin önemini şu sözlerle açıkladı:

“Yaşam alanı tahrip edilen halk, kadınların, gençlerin o iş makinelerinin önüne yatması, ne pahasına olursa olsun o alanı yıktırmama iradesi çok kıymetli ve örnek teşkil eder nitelikte. Çünkü bu insanlar buraların bizim yaşam alanlarımız olduğunun ve buralar olmazsa yokoluşa doğru gideceğimizin en yakın tanığı. Bugün Kazdağları'nda yayılacak siyanür sadece o bölge halkını değil, tüm dünyayı etkiliyor. Bu sebeple yerel direnişlerin merkezin de sahiplenmesi ve ortak taleplerle büyük bir hareket oluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Her canlı, doğasının yani geleceğinin bir avuç sermayedar için katledilmesinde doğrudan söz sahibidir. Bugün içinde bulunduğumuz sorunun ana kaynağı neoliberal kapitalist sistemdir.”

GELECEKTEN UMUTLULAR MI?

Üniversiteliler olarak umutlu olduklarını ve birlikte mücadele ederek sistemi değiştireceklerini düşünen Zengin sözlerini, “Sermayenin yarattığı iklim krizine karşı birçok şey yapabiliriz. Doğanın Çocukları olarak tüm arkadaşlarımızı bizimle birlikte mücadele etmeye ve sömürüyü her alanda durdurmaya çağırıyoruz. Yaşasın ekolojik mücadelemiz!” ifadeleri ile sonlandırıyor.

Saraçoğlu ise bir yokoluşun gelmediğini düşünüyor ve atılacak somut adımlarla iklim krizi ile mücadele edilebileceğinin altını çizerek, “Biz Doğanın Çocukları olarak yokoluşa karşı yaşamın tarafında olmaya devam edeceğiz. Ross Luxemburg'un sözüne binaen şunu söylemek istiyorum: Vardık, varız, var olacağız!” diyor.

Editör: Haber Merkezi