İzmir Yaşam Alanları'ndan yapılan açıklamanın tam metni şu şekildedir:

"Geçen yıl gündeme düşen ve tepkimizi uluslararası alana taşıdığımız Brezilya donanmasına ait zehir gemisi NAe Sao Paolo’nun Türkiye’ye gelmesine Çevre Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Md. imzalı yazı ile onay verildi. Bu gemi 1960’lı yılların başında Fransa’da denize indirilen Foch savaş gemisidir. Bu gemi 1963- 2000 yılları arasında Fransa ve NATO’nun operasyonlarında görev alan, nükleer silah taşıyan, nükleer denemelerde kullanılan eski bir Fransız savaş gemisidir. Bu gemi 2000’de Brezilya’ya satılıp, donanmada kullanıldıktan sonra, hurdaya ayrılan NAe Sao Paulo uçak gemisidir. Bu gemi temiz olsa ton fiyatı en az 400$ olacakken, 12 Mart 2021 tarihinde Sök Denizcilik ve Tic. A.Ş. tarafından 75$’a Türkiye'de Aliağa’da sökülmek üzere satın alınan ölüm gemisidir. Bu gemi 16 aydır “Tehlikeli Atıkların Sınırlar Ötesi Taşımı ve Bertarafının Denetimine İlişkin Basel Sözleşmesi” hükümlerine uygunsuzluktan izin alamayan, çeşitli formaliteleri tamamlayamadığı için hareket edemeyen bir gemidir. Son 5 yılda 241 ton asbestin, 714 gemi sökümünden bertaraf edildiğine dair Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ’un açıklaması ortada iken, Brezilya’dan gelişine izin verilen geminin diğer riskli maddelerle birlikte yaklaşık bin ton tehlikeli maddeyi bünyesinde taşıdığını ilk günden bu yana bilinirken, belalarla yüklü bu geminin Aliağa’ya gelmesini İzmir Yaşam Alanları olarak kabul etmiyoruz.

Brezilya Çevre ve Yenilenebilir Doğal Kaynaklar Enstitüsü 17 Ocak ve 2 Mayıs 2022 tarihlerinde 2 yazılı bildirim ile Türkiye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı SÖK Şirketi tarafından yapılmak istenen savaş gemisi ithalatının Basel sözleşmesi koşullarına uygun olması gerektiği konusunda uyardı. Çevre Bakanlığı bu bildirimlere “Planlanan taşımanın Basel Sözleşmesi hükümlerine uygun yapılması, mümkün olduğunca atıklardan arındırılmış olması, gemide radyoaktif madde bulunmaması ve geminin radyasyon ölçümlerinin fon seviyesi altında bulunması şartlarıyla” itiraz etmediğine ilişkin cevabi yazısını 30 Mayıs 2022’de yolladı. Yazıda “Gemi ülkemize geldiğinde yanaşma izni verilmeden yetkili kurum tarafından radyasyon ölçümleri yapılacak…

Ölçüm sonucunun beyan edildiği gibi fon seviyesi değerlerinin altında olduğunun ve gemide radyoaktif madde bulunmadığının tespit edilmesi halinde gemi söküm tesisine yanaştırılacaktır. Ölçümler sonucunda gemide beyana aykırı radyasyon çıkması durumunda gemi ihracatçı ülkeye geri, gönderilecektir” denilerek geminin yola çıkması için onaylandığı bildirilmektedir. Geçmişi belli, fiyatı şaibeli, taşıdığı risk aleni olan bu geminin Türkiye’ye gelmesini engelleyici çalışmalar pek çok ülkede yapılırken, Çevre Yasasının 13'ü maddesi bu gemide bulunan asbest ve diğer tehlikeli atıkların ithalatını açıkça yasaklarken; Çevre Bakanlığının ölçümleri neden Brezilya’da değil de, Aliağa’da yapılmasını öngördüğünü açıklaması gerekmektedir. NAe São Paulo’nun bünyesinde barındırdığı ölümcül tehdit bilinirken yüksek derecedeki radyasyonun varlığının kanıtlanması için gemiyi Aliağa’ya kadar taşıması sadece ve sadece cinayettir.

  • Çünkü; Tarafı olduğumuz BASEL sözleşmesi koşullarına göre, gemide yüzlerce ton olduğu bilinen zararlı maddenin, sağlıklı bir şekilde, uygun sökümünün yapılabilme koşulları değil Aliağa’da da Türkiye’de hiçbir yerde mevcut değildir.
  • Bu cinayet gemi seyir halindeyken Okyanus ya da herhangi bir denizde de gerçekleşebilir. Geminin yolda, kaza geçirmesi ya da batması halinde, yerel nüfus ve çevre geri dönülemez zarar görecektir.
  • Gemi zarar görmeden Türkiye'ye ulaşırsa, katliam Aliağa’da gerçekleşecektir. Gemideki radyasyonun kesilerek veya parçalanarak yok edilmesi olası değildir. Küçülen parçaların bulunması ve etkisiz hale getirilmesi daha da zorlaşacak, hasar artacaktır.

Kısaca, söz konusu gemideki kirlilik boyutu nedeniyle Basel’in uygulanması halinde gemi Türk karasularına ulaşsa bile, Brezilya'ya geri dönmesi kaçınılmazdır. “Bile bile lades” denmemeli, o gemi Türkiye’ye gelmemelidir, bu sözde “şartlı” onaydan hemen geri dönülmelidir. Öncelikle, o bölgede çalışan emekçilerin sağlığı ve canı için, söküm sonucu çıkacak malzemelerin depolama alanlarında, hava, toprak ve su kirliliğini artırmamak için, tüm yaşam alanlarının, ekolojik yapının ve canlıların geri dönülemez şekilde yok olmaması, sağlığını yitirtmemesi için o gemi Türkiye’ye gelmemelidir. Ülkemiz ne gemi sökümlerden çıkan nükleer atıkların, ne de batının çöplerinin yığıldığı merkez olmamalıdır. Gaziemir’deki nükleer atığın kaynağının gemi sökümü olduğu konusunda görüş ortaklığı varken, bu meseleye henüz bir çözüm bulmayan /bulamayan Çevre Bakanlığının şimdi de bile bile, bu onayı vermesi kabul edilebilir değildir. Bakanlığın bu olurunu, yaşama kast eden bu alışverişi kabul etmiyoruz. Ölüm gemisini ülkemizde istemiyoruz. Fransa 40 yıl çeşitli operasyonlarda ve nükleer denemelerde kullandığı bu savaş gemisi ile ilgili sorumlulukları kabul etmeli, tüm kirliliklerin sökülme ve çıkarılması işini üstlenmeli, kendi atıklarını, kendisi bertaraf etmelidir. Ülkeler nükleer atıklarına sahip çıkmalı, güvenli bir bertaraf noktasını oluşturmalı, tüm insanlık için sağlıklı ve radyasyonsuz bir ortamı garanti etmelidir. İzmir Yaşam Alanları olarak diyoruz ki; Doğaya, yaşam alanlarımıza verilen tahribatın para ile ölçülebilecek karşılığı yok. Yaşamak ve var olmak her canlının doğal hakkıdır. Gemileri kimler kullandıysa onlar söksünler. Aliağa’da bulunan sağlığı tehdit eden gemi söküm tesislerinin tümü hemen kapatılsın.

Editör: Haber Merkezi