TUGAY CAN / İZ GAZETE - AKP'nin her fırsatta savunduğu ‘Kanal İstanbul’ projesi Türkiye gündemine oturmuş durumda. CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘Ya Kanal ya İstanbul’ çıkışının ardından İstanbullular yoğun yağmura rağmen Kanal İstanbul ÇED raporuna itiraz etmek için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde uzun kuyruklar oluşturmuştu.

İstanbullular 'Kanal İstanbul'u tartışmaya devam ederken İzmir ve İzmirlililer ise gökdelen tartışmasını geride bırakmış gibi görünüyor. Geçtiğimiz haftalarda İzmir kamuoyu şehrin merkezine yapılması planlanan yüksek yapıyı tartışmış, kamuoyunun tepkilerinin ardından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, geri adım atmıştı.

İstanbulluların oluşturduğu uzun kuyrukları ve İzmir’in ‘şimdilik’ geride bıraktığı gökdelen tartışmasını İzmir'i önümüzdeki süreç içerisinde bekleyen tehlikeleri TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu dönem sözcüsü Melih Yalçın ile konuştuk. Yalçın, gökdelen tartışmasında İzmir’in iyi bir sınav verdiğini söyledi.

Gökdelene ilişkin kent belleği ve silüetini yok edece olmasına dair bir itirazları olduğunu kaydeden yüksek yapıya ilişkin ayrıca mevzuata dair sıkıntıların da bulunduğunu söyledi. Yalçın, “İmar yasasına göre bütün planların bir üst ölçekli plana uygun olması gerekiyor. Dolayısıyla orada ruhsatı esas olan 1/1000’lik plan aslında iptal edilen 1/5000’liğe uygun olduğu için yasaya aykırı bir durum teşkil ediyor. Bizim itirazımız buna yönelikti. Yani aynı zamanda işin esasına yönelik de bir itirazımız vardı. Biz bunun mevzuata uygun olmadığını iddia ettik. Bu konuda iki başkan da ‘Bunu inceleyeceğiz' dediler” ifadelerini kullandı.

Gökdelene ilişkin sürecin şu an için durduğunu aktaran Melih Yalçın şöyle konuştu:

“Kadifekale’den bile yüksek olacağını öngördüğümüz binanın ruhsatı şu an iptal edilecek. O ruhsat iptal edildiği için yeni bir süreç başlayacak. Bu yeni süreçte ne ile karşılaşacağımız da net değil. Bu arada odalarımızın 1/5000’lik ölçeklere dair açtığı davalar da devam ediyor. Böyle bir durumda ruhsat tamamen hükümsüz kalacak”

HEPSİ RANT PROJESİ

Kamuoyunda ciddi bir tepkinin oluştuğunu kaydeden Yalçın, “Başkanlar da bu tepkiye katıldı. Dolayısıyla ben bu tepkiye güveniyorum. Şehrin merkezinde bir hançer gibi yer alacak ve kentin silüetini bozacak yüksek yapının yer aldığı plan İzmir’de hayata geçmeyecek diye düşünüyoruz. Bundan sonraki süreçte kamuoyuna güvenmek zorundayız. Kanal İstanbul projesini görüyorsunuz. Kamuoyu baskısı olmasa hayata geçebilir. Ankara’da TOGO binaları... Üçünün de ortak bir yanı var. Bunların hepsi rant projesi. Kentin rantını birilerine peşkeş çekilmesi” diye konuştu.

'YILLARIN BİRİKİMİDİR'

Vatandaşların rant projelerine karşı geçmişe göre daha duyarlı durumda olduğunu söyleyen Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanlar kendi yaşam alanlarının ve çevresinin artık ranta peşkeş çekilmesi birlerine verilemsi ve kentlerin yaşanmaz hale gelmesi noktasında çok örnekler yaşadı. Bu konuda çok yazıldı ve çizildi. Bizler de çok bağırdık. Bunların toplumda bir karşılığı olmaya başladı. Bunlar geçmişte toplumda karşılık görmezdi. Ancak artık vatandaşın burasına kadar geldi. Her şey gözünün önünde. Sürekli geleceği öngörmeyen bir projeler. Vatandaş bunun farkına vardı. Bu tür rant projelerinin gelecekte karşımıza çıkma olasılığını görmüyorum”

Yalçın, “Bugün mesela Kanal İstanbul projesinde yağmurun altında o kadar insanın kuyruğa girerek saatlerce beklemesi ciddi bir tepkidir. Bu duyarlılığa şapka çıkarmak gerekiyor. Ancak bu bir günde olan bir şey değil yılların birikimidir. Rastlantısal da bir şey değildir. Bu temeli sağlam olan bir şeydi. İnsanların yıllardır biriktirdiği öfkenin dışavurumudur. Bu açıdan bu durumu çok önemli görüyorum” diye konuştu.

‘İZMİR İYİ BİR SINAV VERDİ’

Sermayenin uzun süredir kentlere yönelik bir saldırısının olduğunu yineleyen Melih Yalçın sözlerini şöyle noktalandırdı:

dünya çapında bir kriz yaşıyor. Bu krizi aşamadığı için paraya çevirilecek ne varsa kentler de ve bu açıdan kentlerdeki rantlarda öne çıkıyor. Türkiye’de uzun zamandır üretime dayalı değil ranta dayalı bir ekonomi izliyoruz.Yani reel sektör dışlanmış durumda. Bu rantı da yandaşa peşkeş çektiren bir politika söz konusu. Katmerli bir durum söz konusu. Bu nedenle sermayenin saldırıları bitmeyecek. İzmir için ‘Körfez Geçiş Projesi’ hazırlandığı zaman ‘Bu proje yarımadanın imara açılması ve Kuş Cenneti’nin yok edilmesi için yapılmış bir projedir’ demiştik. O projeyi davayı kazanarak engelledik. Ancak bu saldırılar bitmeyecek. Çünkü daha fazla para, daha fazla kar... Bu hırsın önüne geçmememiz mümkün değil.Devletin politikası haline gelmiş bir rant projesi bu. Bu projelere karşı çıkmak, şehrin doğasına, tarihine sahip çıkmak vatandaşın görevi. Ben bu anlamda İzmirli vatandaşların ve kamuoyunun varlığına çok güveniyorum. Özellikle son olarak tartıştığımız gökdelen meselesinde İzmir iyi bir sınav verdi”

Editör: Haber Merkezi