ŞERMİN ÇOLAK/ İZ GAZETE - İzmir’de yaşanan çevre sorunlarını tek tek anlatan İÇMO Başkanı Kınay, çevre sorunlarının yıllardan beri yaşandığını ve sürekli ‘biz demiştik’ noktasına geldiklerini, ÇED raporlarının çevre uygunluğuna göre değil ranta göre verildiğini söyledi

Türkiye’nin farklı şehirlerinde yaşanan çevre sorunlarına değinerek sözlerine başlayan Kınay, Homeros`un "Gök kubbenin altındaki en güzel şehir" olarak tanımladığı İzmir’de de birçok sorun yaşandığını ve bu kapsamda İzmir Çevre Durum Raporu hazırladıklarını kaydetti.

‘SU KALİTESİ EN KÖTÜ SEVİYEDE’

İzmir’de içme, kullanma ve tarımsal sulama amaçlı su kaynakları olan Gediz, Küçük Menderes ve Kuzey Ege Havzalarında su kalitesinin en kötü seviyede olduğunu kaydeden Kınay, “Planlanan önlemlerin uygulanması halinde bile kısa ve orta vadede etkili sonuç alınamayacağı öngörülüyor. Benzer süreç yeraltı sularımız için de geçerli. Kalite, miktar ve yönetim sorunları yaşam kalitemizi etkilemeye devam ediyor” dedi.

Altyapı yetersizliklerine de değinen ve Körfez’de yaşanan koku sorununu hatırlatan Başkan Kınay, kentin Aliağa ve Sanayi tesislerinden kaynaklanan, plansız kentleşmenin de getirdiği hava kalitesi problemleri ile boğuştuğunu kaydetti.

‘HAVA KALİTESİNDE DE KARNE İYİ DEĞİL’

“Hava kalitesi ve atık yönetiminde de karnemiz iyi değil” ifadelerini kullanan Kınay, “Bir taraftan ülkemizin ilk düzenli depolama tesisi olan ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin atıktan enerji eldesine yönelik projesiyle doğru bir yaklaşım yürüttüğü Harmandalı Depolama Alanının yıllar içerisinde plansız kentleşmeyle yapılaşmanın ortasında kalmış olmasının yarattığı problemlerle uğraşıyor, diğer taraftan atık değil kaynak olarak görülmesi gereken günlük 3 bin 500 ton çöpünü kaynak olarak değerlendirecek ve bertarafına yönelik gerçekleştirmeyi planladığı entegre katı atık bertaraf tesisine yönelik yer seçimine yönelik süreçleri tamamlamaya çalışıyor” diye konuştu.

‘ÇED RAPORLARI RANTA GÖRE VERİLİYOR’

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen ÇED raporlarının çevre uygunluğuna göre değil ranta göre verildiğini belirten Kınay, “ÇED adı altında içi boşaltılmış onay belgeleri ile yürütülen çalışmalara ilişkin açılan davalar, bilirkişi raporları ile ÇED süreçlerinin yetersizliğinin ispatlanması, kazanılan davalar ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından bu süreçler hiç yaşanmamışçasına aynı projelere yeniden ÇED belgeleri düzenlenmesi artık alıştığımız yöntemler haline geldi. ÇED oyunu aynı yönetmelerle her projede devam ediyor. ‘Turizm projesi’, ‘planlama’ adı altında kalkınma, istihdam gibi sihirli kavramlarla kentin ekolojik, doğal özellikleri korunması gereken alanları ranta kurban ediliyor” ifadelerini kullandı.

‘GAZİEMİR ATIKLA YAŞIYOR’

Gemi Söküm tesislerinde yapılan işlemlerin nasıl kontrol edilemediğini KUITO ve ETHANE gemileri ile görüldüğünü belirtip geçmişte yaşananları hatırlatan Kınay, “Bugün Aliağa’da Söküm için geleceği iddia edilen Fransız Donanmasına ait savaş gemisi ile süreç yeniden bir kez daha karşımıza çıktı. Gemi Söküm Tesislerinin yarattığı kirlilik devam ediyor. Gaziemir’de de 2007 Yılında tespit edildiği ortaya çıkan radyoaktif atıklarla ilgili süreç hala devam ediyor. Ülkemize girişi yasak olan nükleer atıkların oraya nasıl geldiği, kimler tarafından getirildiği hala bilinmiyor, hukuki süreçler devam ediyor, acil müdahale çalışması yapılması gereken Gaziemir, nükleer atıkla yaşamaya devam ediyor” sözleri ile ‘asbest’ tehlikesini hatırlattı.

Başkan Kınay, bu ve benzeri çevre sorunlarının yıllardan beri yaşandığını-yaşanmaya devam ettiğini sürekli ‘biz demiştik’ noktasına geldiklerini ancak artık çevre bilincinin oluşması gerektiğini kaydetti. Kınay, “Daha fazla biz demiştik demek istemiyoruz” açıklamasında bulundu.

Editör: Haber Merkezi