Nüfusu sağlıklı beslemenin yolunun, yetiştiriciliğin desteklenmesinden geçtiğini belirten Şen, "Yurt dışında talep gören bu balıkların tüketilmesinin sağlık açısından zararı yok. Bu balıkların birçok bilimsel çalışma ile faydaları ortaya konulmuştur" dedi.

Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Yetiştiriciliği Bölümü öğretim üyesi ve Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Halil Şen, çiftlik balığı ve yetiştiricilik sektörüne dikkat çekerek, çiftlik balıklarıyla ilgili açıklama yaptı. Yurt dışında talep gören balıkların tüketilmesinin sağlık açısından sakıncası olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Şen, şunları kaydetti; "Balık çiftliklerinin ilk kurulum aşamasında 10'un üzerinde farklı kurumdan izin alınması gerekir. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından üretimden paketlemeye kadar her aşama düzenli olarak denetlenmektedir. Kimi ülkelerde balıklara uygulanan genetik müdahaleler Türkiye su ürünleri yetiştiricilik sektöründe uygulanmamaktadır. Ancak bazı yayın organlarında farklı uzmanlık alanına sahip kimi kişilerin çiftlik balığı tüketimine yönelik olarak yanlış söylemlerle Türkiye su ürünleri sektörüne ve dolaysıyla bu konuda emek, para ve zaman harcayan insanlara karşı büyük haksızlık yaptıklarını ve basında yer alan haberlerin halkımızı ve su ürünleri yetiştiricilik sektörünü olumsuz etkilediğinin bilinmesi gerekir. Son 15 yılda yapılan yatırımlar ile sayılı ülkede mevcut olan bir teknoloji kullanarak neredeyse doğadan yakalanan balıkların yarı fiyatına gelecek bir bedelle halkımıza satışa sunulan bu balıkların, birçok bilimsel çalışma ile faydaları ortaya konulmuştur."

'AVRUPA'DA TEZGAHTAKİ 4 BALIKTAN 1'İ TÜRKİYE'DEN'

Artan nüfusu sağlıklı beslemenin yolunun, denizlerde ve iç sularda yapılacak avcılık düzenlemeleri ve su ürünleri yetiştiriciliğinin desteklenmesi ile mümkün olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şen, "Türkiye'nin ürettiği çiftlik balığı başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere dünya çapında 82 ülkeye ihraç edilmektedir. Türkiye'deki balık yetiştiricilik sektörünün dayandığı 3 tür, alabalık, çipura ve levrektir. Avrupa'da alabalık yetiştiriciliğinde birinci ve deniz balıkları yetiştiriciliğinde ise bazen birinci bazen ikinci sırada yer alan Türkiye, her zaman lider konumdadır. Avrupa Birliği üye ülkelerinin balık tezgahlarındaki her 4 balıktan 1 tanesinin Türk balığı olması bunun en çarpıcı göstergesidir" dedi. 

'DOĞA BALIĞI İLE YETİŞTİRİCİLİK BALIĞI ARASINDA FARK YOK'

EÜ Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi öğretim üyesi ve Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Tolga Dinçer ise yapılan bilimsel çalışmaların, doğa balığı ile yetiştiricilik balığı arasında iddia edildiği gibi önemli farklılıkların olmadığını gösterdiğini belirterek, şunları söyledi:"Balık ve su ürünleri tüketiminin faydaları açısından ön plana çıkan omega 3, tüm balığın toplam vücut ağırlığının yüzde 0,5 ile yüzde 5 oranını kapsamaktadır. Bu noktada sadece balık tüketiminin faydası denilince omega 3'ü esas almak eksik bir yaklaşım olacaktır. Gerek rahat sindirilebilir protein yapısı gerek ise yüksek protein içeriğinin yanında, balığın derisinde ve kemiklerinde bulunan mineral içeriği de özel bir gıda olduğunu göstermesi bakımından oldukça önemlidir. En zengin omega 3 ve omega 6 kaynakları yağlı ve pelajik balık türleridir; fakat bu ülkemizde her geçen gün gelişen su ürünleri yetiştiricilik sektörü ürünlerinde olmadığı anlamına gelmez. Bu konuda yapılan hata, levrek ve çipura balıklarının beyaz etli balıklar olması ve doku, kas arasında depolanan çoklu doymamış yağ asidi miktarlarının sardalya ve hamsi gibi balıklara göre daha düşük olmasıdır. Doğru kıyaslama doğadan yakalanan çipura veya levrek ile yetiştiriciliği yapılan çipura veya levreğin kendi içerisinde karşılaştırılmasıdır. Yapılan bilimsel çalışmalar doğa balığı ile yetiştiricilik balığı arasında iddia edildiği gibi önemli farklılıkların olmadığını göstermiştir."

DHA

Editör: Haber Merkezi