YAĞIZ BARUT / İZ GAZETE - Kent Suçları Yazı Dizimizin 15’inci konusu; Buca’da yılladır tartışma konusu olan, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Buca Belediyesi’nin birlikte yapmayı planladıkları Şirinyer Parkı Projesi oldu. 81 bin metrekarelik alanın cazibe merkezi haline getirileceği, Bucalıların buluşma noktasına dönüştürüleceği söylense de TMMOB İzmir Koordinasyon Kurulu, 2012 yılında hazırlanan projeyi ‘Kent Suçları Haritası’nda tehdit unsuru olarak belirledi. Öyle ki TMMOB’a bağlı Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi projenin hayata geçmesi halinde park içinde ticari kullanımın artacağı, sosyal ve teknik altyapının azalacağı gerekçesiyle imar planlarına dava açtı. İzmir 4. İdare Mahkemesi tarafından 2014 yılında planlar iptal edildi.

KAMU YARARI YOK

Projeden vazgeçmeyen dönemin Büyükşehir ve Buca Belediyesi, mahkeme kararında yer alan iptal gerekçelerini ortadan kaldırdığını iddia ederek yeni bir imar planı hazırladı. Ağustos 2016'da İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nde oybirliğiyle onaylanan 1/5000 ölçekli yeni imar planı raporuna ise bu sefer Mimarlar Odası İzmir Şubesi itiraz etti ve yürütmeyi durdurma talebi ile dava açtı. Dava kapsamında; bahsedilen değişiklik ile kamu mülkiyetinde bulunan ve imar planlarında yeşil alan olarak gösterilen Şirinyer Parkı’nın yapılaşmaya açıldığı, planın katılımcı anlayıştan uzak bir anlayışla hazırlandığı, imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğu ifade edilerek kararın iptali talep edildi. İzmir 3. İdare Mahkemesi ise söz konusu projenin ‘imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olmadığı’ kanaatine ulaştığını bildirip işlemin iptaline karar verdi.

Yaklaşık 10 yıldır hayata geçirilemeyen projenin hangi gerekçelerle ‘kent suçu’ teşkil ettiğini, mahkeme sürecinin hangi noktada olduğunu Şehir Plancıları Odası (ŞPO) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Sekreteri Zafer Mutluer, Mimarlar Odası İzmir Şubesi Başkanı Halil İbrahim Alpaslan ve Peyzaj Mimarları Odası İzmir Şubesi Başkanı Özay Yerlikaya ile konuştuk.

‘BÜTÜNCÜL DÜŞÜNÜLMELİ’

İzmir’in kent bütününde nefes alacak yeşil alanların yetersiz olduğunu, bu yetersizliğin giderilebilmesi için kamuya ait alanların kullanılması ve mevcut yeşil alanların korunması gerektiğini belirten ŞPO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Sekreteri Zafer Mutluer, “Şirinyer Parkı ve benzeri alanlarda mümkün olduğunca yapılaşmanın ve ticari fonksiyonların olmaması, yaya erişimlerinin kolaylaştırılması ve ekstra trafik yükünün getirilmemesi için dikkat edilmesi gerekiyor.” diye konuştu. 2012 yılındaki plan değişikliğinin sadece Şirinyer Parkı’nın bulunduğu alanı içerdiğini, Buca’nın bütününün düşünülmediğini vurgulayan Mutluer, planın doğal olarak en başında sakat başladığını kaydetti.

‘YÜK GETİRECEK’

2012 yılında onaylanan plana dair bilgiler paylaşan Mutluer, “Planda birçok eksik bilgi yer alıyor. Detayların ise Kentsel Tasarım Projesi’nde belirleneceği ifade ediliyor. Yani; yapı inşaat alanını, kat yüksekliklerini vs. Kentsel Tasarım Projesi’ne atıyor. Aslında, planların yönlendiriciliğinde Kentsel Tasarım Projeleri’nin oluşturulması gerekir, tersi bir ilişki mümkün değildir. Bu durum, imar kanununa, plan hiyerarşisine ve uygulama süreçlerine aykırı bir işleyiş. Öte yandan 2012 yılında onaylanan planda bazı alanların yapılaşmaya açıldığını gördük. 7 bin metrekarelik bir ticaret kullanımı tarifleniyordu. Şuan orada bin 200 metrekare inşaat alanına sahi bir market var. Boyutlarını düşündüğünüzde bu anlamda ticari fonksiyonda büyük bir artış söz konusu. Dolayısıyla bunun getireceği bir yük de var. Ulaşım anlamında zaten sıkışık bir bölge, bu proje ekstra trafik yükünü de getirecek. Ayrıca mevcutta sosyal-kültürel tesis var ancak 2012 yılındaki planda bunun kaldırıldığını görüyoruz, neden kaldırıldığına ilişkin ise bir bilgi yok. Bizim için en önemli olan kısım; böylesi bir alanın tahrip edilmemesi yönünde. Biz buna dava açtık. 2014 yılında da mahkeme, planın iptal edilmesine karar verdi. Bu plana ilişkin süreç de henüz sonuçlanmadı. İdare tarafından temyize gidildi ve bir bozma kararı var. Yeniden değerlendirilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderildi. Süreç devam ediyor.” açıklamalarında bulundu.

‘AĞAÇ YETİŞMEZ’

2016 yılında ise yeniden bir plan onaylandığını ancak Büyükşehir’in hazırladığı plan raporunda kentsel tasarım görselinin yer almasına karşılık detaylarına ilişkin bilgilerin olmadığını ifade eden Mutluer, “Planda; mevcuttaki pazar alanı, sosyal-kültürel hizmet alanı olarak değiştirilmiş. Rekreasyon alanı, açık otopark, yeraltı otoparkı ve aktarma merkezi işlevinde olacak şekilde plan değişikliği var. Burada şöyle sıkıntılar var. Büyükşehir’in onayladığı 1/5000 ölçekli plan raporunda bir kentsel tasarım görseli yer alıyor ama detaylarına ilişkin bilgiler yok. Kabaca anlamaya çalıştığımız kadarıyla bir yeraltı otoparkı var, aktarma merkezinin yer altında olacağı görülüyor. Üstünde de yeşil alan ve ağaçların olduğu bir görsel bu. Bahsettiğim alanların büyüklüğü ne kadardır ya da planda tam olarak nereye denk geldiğini görmüyoruz. Bunlara ilişkin yetersiz bilgiler var. Örnek vermek gerekirse, bizim deneyimlediğimiz bir şey var; bu tür yeraltı otoparkının olduğu yerlerin üzerinde ağaç yetişmiyor. Şuan mevcut doku var onun zaten zarar görmemesi gerekir. İnşaat makinaları girdiğinde bir tahribatın olacağı biliniyor. Öte yandan mevcut ağaç dokusunun kentsel tasarım raporunda korunup korunmayacağına ilişkin de bir bilgiye sahip değiliz. Kültürpark’ta gördük; yeraltı otoparkının olduğu alanın üstünde herhangi bir ağacın yetişmesi mümkün değil. Doğal olarak bu tür yapılaşmaların doğru olduğunu düşünmüyoruz.” şeklinde konuştu.

‘NİTELİK SORUNU VAR’

Plan notlarında bina yüksekliklerinin ve inşaat yapılacak alanlarda taban alanının ve katlar alanı toplamının Kentsel Tasarım Projesi’nde belirleneceğini kaydeden Mutluer, “Ancak bunlar Kentsel Tasarım Projesi’ne devredilecek başlıklar değil, planlarda mutlaka belirlenmesi lazım. Dava açtığımız planların çoğunda niteliğin zayıf olduğunu görüyoruz. İçermesi gereken analizlere, bilimsel çalışmalara yer verilmiyor. Bazen plan kararlarının da uygulamayı yönlendirecek şekilde açık yapılmadığını görüyoruz. Ancak bunlar çok temel ve mevzuatta yer alan şeyler. ‘Bir plan ancak nasıl olur?’ sorusuna, ‘şu kararları içerir’ diyebileceğimiz nitelikte ve basitlikte başlıklar. Onaylanan planların bu anlamda bir nitelik sorunu olduğu ortada. Özellikle, Kentsel Tasarım Projeleri için daha sonra değiştirip oynayabilecekleri bir muğlaklık bırakıyorlar ve esnek alan tarifliyorlar, bu mevzuat bakımından uygun ve doğru değil.” diye konuştu.

'İLKESEL OLARAK KARŞI DURUYORUZ'

AVM’lere ya da büyük kompleks yapılara karşı neden hassas yaklaştıklarını aktaran Mutluer, “Bu tür yerlere gün içerisinde olağan dışı bir yoğunluk yükleniyor. Böyle bir kullanımın olacağı yerde, defalarca düşünmek gerekiyor. Bir de parsel ölçeğinde böyle bir karar alınması mümkün değil. 7 bin metrekarelik çok ciddi bir ticari kullanım alanından bahsediyoruz. Buca’nın bütününü ilgilendiren bir konu. Buraya yoğunluğun nasıl geleceği, nasıl dağılacağı gibi sorunların çözülmesi gerekir. Ancak planları parsel ölçeğinde yaptığınızda bu sorunlar çözülmüyor aksine sorun ortaya atılıyor. Parsel ölçeğinde yapılan planlara bu anlamda ilkesel olarak karşı duruş sergiliyoruz.” İfadelerini kullandı.

'KENTİN BÜTÜNÜ DÜŞÜNÜLMELİ'

Bir parkı işlevlendirmek için illa cazibe merkezi haline getirecek yapıların yüklenmesine gerek olmadığını ifade eden Mutluer, “Sadece oradaki kullanımı teşvik edecek bir dizi tasarım müdahaleleri yapılabilir. Buna karşılık yapılacak şey daha çok fonksiyon yüklemek, yeni yapılar getirmek değil. Şirinyer Parkı, projenin bu potansiyelini taşıyamıyor. Bahsedilen proje belki yapılabilir ama bunun yeri Şirinyer Parkı değil. Kamu elinde işlevsizleşmiş başka bir yer varsa orayı değerlendirsinler. Burada tekrar tekrar altını çiziyorum, bu tür planlar tek bir parsel ölçeğinde değerlendirilebilecek bir şey değil. Kentin bütünü düşünülmeli.” diye konuştu.

‘YEŞİL ALAN ARTMALI’

İzmir’in yeşil alan oranının çağdaş dünyadan uzak, her türlü standardın altında ve yetersizliğinin bilinen bir gerçek olduğunu vurgulayan Mimarlar Odası İzmir Şubesi Başkanı Halil İbrahim Alpaslan ise, “Bu durumda en önemli ilkelerimizden birisi, var olan yeşil alanlarımızı korumak ve miktarını arttırmak olmalıdır. Ancak ne yazık ki alınan birçok planlama kararının bu ilke ile çeliştiğini görmekte, doğal olarak bunlara itiraz etmekteyiz. Özellikle park alanlarımızda yapılaşmanın değil, yeşil alan oranının arttırılması gerekirken bu alanlarda yapılaşmaya yol açabilecek kararlar kentimizin sağlıklı gelişmesini engelleyecek mahiyettedir.” ifadelerini kullandı.

‘YAPILAŞMA OLMAMALI’

“Kentimizin genelinde olduğu gibi Buca ilçesi de aslında tarihi geçmişi ve geçmişteki yapılı çevresi ile kentin nitelikli alanlarından biri iken bugün bu vasıflarının çoğunu yoğun yapılaşma nedeni ile yitirmiş bir kent parçasıdır” diyen Alpaslan, Şirinyer Parkı gibi yeşil alanların korunmasının, bu alanlardaki yapılaşmanın engellenmesinin ve yeşil alanların arttırılmasının tartışmasız öncelik olması gerektiğine vurgu yaptı. Şirinyer Parkı’nı yapılaşmaya açacak plan kararlarına ve projelerine itiraz edip, hukuk yoluna başvurduklarını da hatırlatan Alpsalan, “Mahkeme, argümanlarımızı haklı bulup parktaki yapı miktarının artmasına neden olacak planları iptal etmişti. Bizim, bu ve benzeri alanlardaki talebimiz yapılaşmanın asgari düzeyde tutularak olabildiğince yeşil alan oranının arttırılmasına yönelik plan ve projelerin üretilmesidir. Yeşil alanlarımızı potansiyel inşaat alanı olarak görme alışkanlığımızı terk etmek zorundayız.” dedi.

‘MEVCUT KORUNMALI’

Peyzaj Mimarları Odası İzmir Şubesi Başkanı Özay Yerlikaya ise, Şirinyer Parkı’nın Buca bölgesinin en önemli kamusal mekânsal unsurlarından birisi olduğunu, kentlinin karşılıklı olarak etkileşimini ve paylaşımını sağlayan, bu nedenle de kent kimliğinin, bölge ve semt halkının kent aidiyetinin oluşmasında en etkili olan yeşil alanlardan birisi olduğuna vurgu yaptı. Bulunduğu konum itibariyle yoğun bir yapılaşma içerisinde kalan ve bölgenin kentliye hizmet verebilecek tek yeşil alan olduğunu hatırlatan Yerlikaya, Şirinyer Parkı’nın mevcut dokusunun iyileştirilerek korunması gerekirken, sık sık yapılaşmaya açan ve yeşil alan miktarını önemli ölçüde azaltan plan değişikliklerine konu edildiğini söyledi. Park ve dinlenme alanı işlevine yeni planla BHA (Aktarma Merkezi), BHA (İZSU Arıtma Tesisi), pazarlama alanı, tali iş merkezleri, yol, otopark kullanımlarının eklenmesi ile bölgede yoğun bir yapılaşmanın öngörüldüğünü ve bu nedenle bir kent suçu olarak değerlendirildiğini kaydeden Yerlikaya, “Şirinyer Parkı, Buca kent kimliğinin önemli bir bileşeni ve bölgenin açık yeşil alan işlevini yerine getirebilecek tek kamusal alanıdır. Bu nedenle, yeşil alan işlevinin geliştirilerek korunmasına yönelik öneriler getirilmelidir. Bu noktada yapısal yüzeylerin minimuma indirildiği, bitkisel varlığın arttırılması yönünde stratejilerin geliştirildiği bir planlama yaklaşımının geliştirilmesi gerekmektedir.” açıklamasında bulundu.

Editör: Haber Merkezi