Özer Akdemirİzmir’e 20 kilometre uzaklıktaki Efemçukuru’da 4 yılı aşkın bir süredir işletilen altın madeninin kapasite artırımına karşı açılan davada istenen bilirkişi ücreti yurttaşları isyan ettirdi. Yıllardır kentin su havzasındaki madene karşı mücadele eden yaşam savunucuları ve meslek örgütleri belediye ve hazineye dilekçeler vererek, “Sizin yapmadığınız görevinizi yıllarca biz yaptık. Hiç olmazsa mahkeme masraflarını bari siz verin” dediler.

ALTINCIYLA SPONSOR OLURKEN PARA VAR DA...

Kanadalı TÜPRAG şirketi tarafından işletilen Efemçukuru altın madeninin kapasite artırımına onay veren ÇED Raporuna karşı açılan davada mahkeme bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdi. Bilirkişi incelemesi için mahkeme, altıncı şirkete karşı dava açan EGEÇEP ve TMMOB’ye bağlı çeşitli odalardan 10 bin lirayı aşan miktarda bilirkişi ücretinin yatırılmasını istedi.

Davacılar ise mahkemeye gönderdikleri dilekçelerde bu ücretlerin hazinece ya da İZSU tarafından karşılanmasını istedi. Bir önceki duruşmada davaya katılımı mahkemece kabul edilen İzmir’in içme sularından sorumlu olan belediye kurumu İZSU’ya EGEÇEP Avukatı Arif Ali Cangı bilirkişi ücretinin kurum tarafından  karşılanması için dilekçe verdi. Cangı’nın dilekçesine olumsuz yanıt veren İZSU, “Kamu Mali Yönetim ve Kontrolü Kanunu”na göre bu ödemeyi yapmasının mümkün olmadığını ileri sürdü.

Geçtiğimiz haftalarda Efemçukuru’da altın çıkaran TÜPRAG şirketinin ana sponsor olduğu 3. İş Güvenliği Zirvesine madenin yanında sponsor olan İzmir Büyükşehir Belediyesi yaşam savurucularını tüm itirazlarına rağmen bu sponsorluktan çekilmemişti. İZSU’nun gerekçesine “Altın madeni ile sponsorluk yaparken neden kamu mali kontrolünü düşünmediniz?” diye karşı çıkan yaşam savunucuları ise kentin içme suyunu ilgilendiren bu dava için İZSU’nun sorumluluktan kaçamayacağını dile getiriyor.

İZSU’NUN GÖREVİNİ VATANDAŞ YAPIYOR

EGEÇEP Avukatı Arif Ali Cangı, İzmir 1. İdare Mahkemesine bilirkişi ücreti ile ilgili gönderdiği dilekçede dava konusu alanın İzmir’in su havzası olduğunu dile getirerek, İzmir’in su havzalarını koruma görevi ve sorumluluğunun yasal olarak İZSU’ya ait olduğunu dile getirdi. Davacı yurttaşların Anayasa’nın 56. maddesi ile kendilerine tanınan sağlıklı çevrede yaşama hakkının güvence altına alınması ve aynı maddede yer alan çevre kirliliğini önleme ödevleri gereği bu davayı açtıklarını diye getiren Cangı, “Bir diğer deyişle katılan İZSU’nun yasal görevini davacılar yerine getirmişlerdir. Bu kadar yüksek yargılama giderlerinin davacılara yükletilmesi sağlıklı çevrede yaşama hakkı ve mahkemeye erişim hakkının açıkça ihlalidir. Her ne kadar katılanın dava masraflarını karşılama ödevi olmasa da dava konusu uyuşmazlık doğrudan katılan İZSU’nun yasal sorumluluğunda olan bir konudur. Bu yüzden dava masraflarının da İZSU tarafından karşılanması usul ve yasaya uygun olacaktır” diye konuştu.

HAZİNE KARŞILASIN

Öte yandan madenin kapasite artırımına karşı dava açan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Avukatı Emre Baturay Altınok da mahkemeye gönderdiği dilekçede bilirkişi ücretinin hazinece karşılanmasını istedi. Meslek örgütünün bu davayı açarken kamu yararını gözettiğini belirten Altınok, “Kamu yararı gerekçesiyle açılan bir davada özellikle teknik bir konuda keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasının zorunluluğu karşısında ücretin maliye hazinesinden istenebilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

BİLİRKİŞİ HEYETİ EKSİK

Gerek EGEÇEP gerekse TMMOB’ye bağlı odalar mahkemeye gönderdikleri dilekçelerde bilirkişi keşfine katılacak uzmanlık alanları ile ilgili de eksiklikler olduğunu dile getirdiler.

Mahkemenin verdiği ara kararda bilirkişi heyeti için oluşturulan uzmanlıklarda eksikliklere dikkat çekilen dilekçelerde; “Bölgenin su havzası olması itibariyle jeoloji mühendisinin hidrojeoloji uzmanı olması, bölgenin alfons üzümünün yetiştiği organik tarımın yapıldığı ender alanlardan olması itibariyle heyete ziraat mühendisinin de eklenmesi, Su havzasında oluşacak kirliliğin toplum sağlığına etkilerinin değerlendirilmesi açısından halk sağlığı uzmanının heyette yer alması, Su havzası ve diğer zorunlu kamusal planlamalar açısından bölge plancısının da heyette bulunması” gerektiği dile getirildi.

(EVRENSEL)

Editör: Haber Merkezi