Binbaşı Dr. Halis Temel isminde çevre aşığı bir gönül insanı geçmiş bu dünyadan… Sene 1955 turizm diye bir kavram yok… O zamanlar Çeşme çok küçük bir kasaba. Çeşme’ye gelen yerli turistler sadece Ilıca’da 3-5 otelde kalıyor, kaplıcalara gidiyorlar.

O zamanlar doğa harikası Paşalimanı denilen bölgeye yol bile yok. Binek hayvanları ile gidiliyor bölgeye… Dr. Halis Temel de 1955 yılında bir merkep sırtında bölgeye geliyor, koya ayağını basar basmaz doğasına aşık oluyor… Koyun etrafındaki arsaları parça parça satın almaya başlıyor. O zamanlar fakirlik var, fiyatlar ucuz ama Askeri Binbaşı Doktor Halis’te de maaşın ötesinde öyle para da yok. Ama azmi var. Kafasına koyuyor, “ben burada bir cennet yaratacağım” diye…

Zaman içinde, Paşalimanı koyunun etrafında 21 parça, toplam 120 dönüm arsayı topluyor, birleştiriyor. Arsaların çoğunu Orman Genel Müdürlüğü’nden satın alıyor. Bölgeye uygun ağaçlar buluyor, kendi elleri ile bunları dikiyor. Kendi elleri ile eşek tarafından çekilen 200 litrelik tanker yapıyor, her gün bu merkep su tankeri ile uzaklardan su getirerek diktiği fidanları suluyor, hayatta kalmalarını sağlıyor. Çorak, makilik bir arazide VEKAMP ismi altında doğa harikası muhteşem bir vaha yaratıyor.

Var olan doğal ekolojik ortam bozulmadan bölgenin ve iklimin yapısına uygun ağaçlar zamanla büyüyor, kel bir tepe niteliğindeki alan ağaçlık deniz kıyısı muhteşem ormanlık bir koy haline geliyor. Eşeğin yerini zamanla bir bahçe traktörü alıyor. Ağaçları dikerken, çevrenin mevcut doğal örtüsü, sakız ağaç makileri diğer bitkiler, hatta kayalara bile müdahale etmiyor. En küçük bir çiçeğe bile zarar vermiyor. Dr. Halis Temel çoğu kendi elleri ile olmak üzere bu arazide 50.000’den fazla çam, ardıç, palmiye, sakız, okaliptüs ağaçları yetiştiriyor. Dr. Halis Temel için en büyük düşman betonlaşma… Betonu Vekamp’ın içine sokmuyor. Hayatının sonuna kadar nasırlı elleri ile ağaçlara bakım yapıyor, toprağı harmanlıyor. Hiç durmuyor bir de yeri kazıyor ve sıcak termal su çıkarıyor. Burası doğa hayranlarını çeken hem tatil hem de sağlık merkezi oluyor. Kamp için gelenlerden bazen para bile almıyor.

Dr. Halis Temel’in çalışmaları, zaman arkadaşları Halikarnas Balıkçısı, Dr. Behçet Uz, Manisa Tarzanı gibi önemli çevrecilerle eşdeğer tutuluyor. Kendisi son yüzyılın ve tüm zamanların en başarılı Türk Çevrecisi seçiliyor. Birleşmiş Milletler Ossakawa Dünya Çevre Ödülü'ne aday gösteriliyor. Dr. Halis Temel 2000 yılında 91 yaşında vefat ediyor ve 22 yıl süren miras kavgaları başlıyor.

Dr. Halis Temel yeşerttiği Paşalimanı koyundaki Vekamp’ı gerek mirasçılarından gerekse de çevre haydutlarından korumak için ölmeden önce “Doktor Binbaşı Halis Temel Vakfı” isminde bir vakıf kuruyor.

Arsanın tapusu Halis Temel’in 9 varisinin üzerinde. Ancak arsanın esas sahibi Dr. Halis Temel, tapuya “Öldüğüm zaman bu arsa satılırsa gelirinin yüzde 85’i Binbaşı Dr. Halis Temel Vakfı’na gidecek” diye şerh koyduruyor. Vakıf arsayı satamıyor ama eğer varisler tarafından satılır ise satış bedeli bankaya yatacak ve buradan gelecek faiz gelirinin yüzde 85’i vakfa verilmek zorunda, ana paraya kimse ne vakıf ne de mirasçılar dokunamıyor.

Bu arada bir mirasçı “Devlet” ortaya çıkıyor, Hazine, “Arazinin yüzde 17’si benim” diyor. Arsayı zamanında Dr. Halis Temel’e satan Orman Genel Müdürlüğü “Burası Orman, 14 dönümü ise bizim” diyor. Yani Dr. Halis Temel’in kendi yetiştirdiği ormana göz dikiyor.

Vakıf ile mirasçılar arasında sonu gelmeyen, 22 sene süren mahkeme savaşları yaşanıyor, mirasçılar “Tapusu bizde değil mi? Satıp ona, buna vereceğimize aile mezarlığı yaparız daha iyi” diyorlar, doğayı koruması gereken “Dr. Halis Temel Vakfı” emanete hıyanet ederek “aman şurayı bir an önce satalım, paracıklar gelsin” diye mahkeme, mahkeme dolaşıyor. En sonunda Yargıtay son kararı veriyor ve Vakfa “tapusu sizde değil ama burayı satma hakkı yasal olarak size verilmiştir” diyor. Mirası koruması beklenen Dr. Halis Temel Vakfı ise üç-beş kuruş faiz geliri gelecek diye bu muhteşem doğayı betonculara açıyor ve 7 Mart 2022 tarihinde araziyi ihale ile satmaya karar verip gazetelere ihale ilanı veriyor.

Yani Dr. Halis Temel, arazi “bölük pörçük satılıp elden gitmesin”, burası insanlığa miras kalsın diye kendi adına bir vakıf kuruyor. Vakfın hisselerin yüzde 51’ini Mehmetçik Vakfı’na, yüzde 20’sini Çeşme Belediyesi’ne, yüzde 18’ini Alaçatı Belediyesi’ne, yüzde 10’unu kendi ortaklarına, yüzde 1’ini ise Erzincan Belediyesi’ne veriyor. Tapuyu ise varislerine bırakıyor ama “Satarsanız, para bankada bloke olacak, faiz gelirinin de yüzde 85’i vakfa devredilecek” şartı koyuyor. Her şeyi düşünmüş rahmetli. Ancak günün birinde kendi adına kurduğu vakfın mirasına hıyanet edeceği, arsayı betonculara, çevre haydudu müteahhitlere satacakları aklına gelmemiş.

Bu ihale ilanı üzerine Vakıf gelirlerinden pay alacak olan Çeşme Belediyesi doğa bozulmasın diye vakfın kararına itiraz ediyor, ihalenin iptali için hukuksal girişim başlatıyor. Belediye gibi bölge sakinleri ve Çeşme Çevre Platformu da bu muhteşem doğanın yok olacağı endişesi ile ihalenin iptalini istiyor. Platform sözcüsü olarak ben de bir açıklama yaptım ve açık arttırma ile satılacak arsayı alacaklara seslendim… “1. Derece SİT alanı olan bu arsayı satın almayın, almanız halinde sizin orada bir beton şehir kurmanıza müsaade etmeyeceğiz, hukuk çerçevesinde size engel olacağız” diye alıcıları uyardım.

İhaleye Dr. Halis Temel'in mirasçıları da itiraz ederek vakfa ihtarname gönderiyor, Anayasa mahkemesi kararını bekleyin diyorlar.

Çeşme Paşalimanı sakinleri de yoğun yapılaşma ve kirlenme olacağını iddia ederek change.org’da imza kampanyası başlattılar.

Ne kadar hazin değil mi?

Rahmetli Dr. Binbaşı Halis Temel, kendi yarattığı doğaya ölümünden sonra da sahip çıkmak amacıyla inanılmaz mücadele veriyor, eşekle su taşıyıp bir orman yaratıyor, kendi kurduğu vakfı ele geçirmiş ve gözü dönmüş birtakım kişilikler onun mirasını yok etmek için 22 yıldır mücadele ediyor ve onun hatırasını yıkıyorlar.

Vah benim güzel ülkem, ne kadar kötü insanın varmış senin…