Yeni Asır Gazetesi, geçtiğimiz 17 Mart’ta ‘Kültürpark, Kütükpark Olmasın’ başlıklı manşetinde; belediye eliyle ‘palmiye katliamı’ yapıldığını ve ‘çevreci geçinen’ İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de bu katliamı izlemekle yetindiğini gündeme getirdi.

Bu haber aslında pek de yeni sayılmaz çünkü aynı başlığı ta 5 yıl önce de kullanmışlar… Benzer pek çok ‘palmiye katliamı’ haberi farklı tarihlerde gazetede yer almış…

Türkiye’de onca çevre katliamı yaşanırken Yeni Asır’ın palmiyelerle bu kadar ilgilenmesinin altında ne var bilemem! Ancak ‘palmiyelerin kesildiği’ bilgisi doğru olsa bile ‘neden kesildiğini’ ısrarla göz ardı etmenin habercilik etiği açısından iyi niyetli olmadığını bilirim…

Tabii palmiyeleri bir tek Yeni Asır gündeme getirmiyor… Mesela AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ da ‘aynı algıyla’ çevreci görünmeye çalışıyor…

O da İzmir’in ‘Dağ’ kadar çevre sorunlarını görmezden gelip ‘palmiye hassasiyeti’ üzerinden Gezi’yi hedefine alıyor…

Yazıya böyle bir giriş yapmamın nedeni; Yeni Asır’ı ve Hamza Dağ’ı eleştirmek değil, başlarında çok büyük bir bela olan İzmir palmiyelerinin ‘gerçeğine’ dikkat çekip siyasi bir ‘skor’ olarak görülmemelerini istemek…

Nitekim Büyükşehir de konuyla ilgili bu ‘gerçeğe’ değinerek bir açıklama yapmıştı…

‘2 BİN 117 AĞAÇ İMHA EDİLDİ’

Büyükşehir; Kültürpark’taki palmiyelerin ‘kırmızı palmiye böceği’ nedeniyle öldüğünü, bu zararlının diğer ağaçlara yayılmasını engellemek için de ölen ağaçların imha edilmesini isteyen Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yönetmeliğine göre hareket edildiğini açıkladı.

Ayrıca bu zararlıyla 14 yıldır mücadele edildiği ve bu süre içinde 2 bin 117 ağacın imha edildiği şeffaf şekilde kamuoyuyla paylaşıldı.

Mesela; aynı şeffaflığı Sayın milletvekili Hamza Dağ, Kaz Dağları için gösterebilir mi? Neyse, konumuz bu değil!

Peki, nedir bu 2 bin 117 ağacın ölümüne sebep olacak kadar güçlü böcek ve ağaçların kesilmesinin ardındaki gerçek!

MÜCADELESİ ÇOK ZOR

Kırmızı palmiye böceği; ağacın gövdesine ve yaprakların gövdeyle birleştiği noktaya zarar veren, palmiye ağacının öz suyunu ve büyüme filizlerini kemirerek ölümüne neden olan bir zararlı…

Bu böceğin bir palmiyenin içinde olup olmadığını anlamak çok zor, çünkü yüzlerce yumurtasını ağacın içine bırakıyor ve yumurtadan çıkan larvalar çok saldırgan şekilde ağaçtan besleniyor, palmiye liflerinden oval şekilde bir koza da örüyor… Böceğin gelişimindeki her aşama ağacın içinde olabiliyor ve bu yüzden ağaç öldükten sonra fark edilebiliyor…

Ağaçlarda tuzaklama ve ilaçlama yapılsa da tam bir sonuç alınamadığı da uzmanlar tarafından ifade ediliyor… O yüzden de Tarım Bakanlığı’nın yönetmeliği gereği; ölen ağaçlar imha ediliyor ve yerine yine aynı tür ağacın dikilmemesi gerektiği söyleniyor…

BÖCEK TÜRKİYE’YE NASIL GELDİ?

Ülkemizde özellikle Antalya, Adana gibi şehirlerde ciddi boyutlara ulaşan ve Muğla’da ise endemik Datça Hurması’nın neslini tehlikeye sokan bu zararlı böceğin 2005 yılında Mısır’dan ithal edilen palmiyelerle Türkiye’ye giriş yaptığı iddia ediliyor…

O dönemlerde tanesi 150-200 dolara ithal edilen ağaçların değeri, bu zararlı böcek yüzünden 25-50 dolara kadar düşüyor…

Konuyla ilgilenen ziraat mühendisleri, bu ağaçların asla ithal edilmemesini söylerken; 25 dolara aldıkları palmiyeleri 200 dolara otellere ve belediyelere pazarlayanlar ise böceğin ölümcül olmadığını anlatmaya girişerek ve palmiye ithalatı yasaklanmadan önce fırsatçılık yaparak gemiler dolusu palmiyeyi göz göre göre Antalya’ya yığıyor…

palmiyemerkezi.com sitesinde yer alan bir iddiaya göre; o kişilerden biri de Türkiye’de dönemin en büyük palmiye temincisi konumunda bulunan Eksper Peyzaj isimli firmanın sahibi ziraat mühendisi Tarık Dede oluyor…

Tarık Dede, 2006 yılında özetle şunları söylüyor: “Pek çok ülkeden palmiye ithal etmek mümkün, ancak en iktisadi olan yer Mısır… İthalat yasağı gereksiz evhamlardan kaynaklanıyor… Kırmızı Palmiye Böceği denilen zararlının epidemik anlamda yaygın ve binlerce ağacı öldürmesi gibi bir şey söz konusu değil. Ben Mısır’da bu ağaçları yerlerinde gördüm. Ne Türkiye’de böyle bir vaka var ne de Mısır’da. Böceğin verdiği zararın ekolojik dengeyi bozan bir etki yarattığı düşüncesine katılmıyorum.”

İLAÇ NEDEN ÜRETİLMİYOR?

Yıllar öncesine dayanan bir konu olsa da Tarık Dede’yi aradım ve hem söz konusu iddiaları sordum hem de konuya ilişkin görüşlerini aldım…

Tarık Dede; ‘fırsatçılık’ iddiasını kabul etmeyerek palmiye ithalatının yıllar önce yasaklandığını hatırlatıyor… Mısır’dan getirilen palmiyelerde böcek sorunu olmadığını tekrar ederken Latin Amerika’dan gelmiş olabileceğini söylüyor…

Hatta kendisine ait 800 palmiyeyi, böcek görüldükten sonra Antalya’da toprağa gömmek zorunda kaldığını ifade ediyor...

Ancak asıl önemli iddiasını ise ilgili bakanlıklar için gündeme getiriyor…

Palmiye böceği ile savaşmak çok zor… Çünkü ağaçlara sürekli ilaç vermek gerekiyor… ‘İyi netice alınabilen sadece bir tane ilaç var’ ama o da çok pahalı… Başka ilaç üretilmesine de izin verilmiyor! Çünkü bakanlıkların tepesine çöken ilaç lobileri kendi ‘ticari savaşları’ nedeniyle palmiye böceğiyle savaşılmasın istiyor…

Ancak Tarık Dede’nin bu iddiasının doğru olmadığını söyleyenler de var… Yani ilaç üretimine izin veriliyor ancak firmalar maddi olarak değmeyeceğini düşündüğü için süs bitkileri üzerine yeni bir ilaç üretmekten kaçınıyor…

Öte yandan Tarık Dede; ‘ağaç katliamı’ varmış gibi ithamların doğru olmadığını da çok net şekilde ifade ediyor…

BÜYÜKŞEHİR YALNIZ KALDI

Peki, ne yapmalı? İzmir’in simgesi haline gelen palmiyelerden vaz mı geçmeli?

Pek çok ziraat mühendisiyle konuştum ve edindiğim bilgilere göre; Bergama ile Kınık hariç İzmir’in tüm ilçelerinde kırmızı palmiye böceği bulunuyor…

Bu konuda mücadele eden tek kurum ise İzmir Büyükşehir Belediyesi… Ne Tarım İl Müdürlüğü ne ilçe belediyeleri bu konuda bir adım atmıyor… Büyükşehir yalnız bırakılıp adeta ‘ne haliniz varsa görün’ deniyor…

Büyükşehir; yaklaşık 5 bin ağacı, 4 personelle düzenli olarak ilaçlıyor… Ancak tek başına yeterli olması ne kadar mümkün, orasını da Sayın Hamza Dağ gibi kentin geleceği için çalışması gereken isimler düşünsün…

Eminim ki zararlıyla mücadele eden insanların en çok üzüldükleri şey; emeklerinin yok sayılıp sanki gereken çalışmalar yapılmıyormuş ve gerçekten de bir ağaç katliamı varmış gibi algı oluşturulmasıdır...

KONU UZAMASIN DİYE…

Peki, bu uzun yazıyı neden kaleme aldım? Konu daha fazla uzamasın diye… Etkin bir mücadele için tüm paydaşlar bir araya gelebilsin diye…

İlaçlama, tuzaklama gibi teknik konular uzmanların işi… Ben olayın medya ve siyaset kısmına bakıyorum ve halkın doğru haber alması gerektiğini düşünüyorum.

İzmir’i ve İzmir’in palmiyelerini seven medya kuruluşları ile siyasetçileri, palmiyeler bir zorunluluktan değil de tercihen kesiliyormuş gibi algı operasyonlarına son vermeli…

Ayrıca konunun yakın takipçisi olunup bakanlığın ilgili birimleri, belediyeler, turizm birlikleri ve meslek örgütleri sorunun çözümü için aynı masanın etrafına davet edilmeli… Büyükşehir’in sorumluluk alanındaki 5 bine yakın palmiyeyle tek başına mücadele edemeyeceğinde mutabık kalınmalı…

Özetle; geçtiğimiz yıllarda sevgili Uğur Parıldak ağabeyimin de yazdığı gibi; İzmir’in palmiyeleri biraz ilginizi istiyorlar... Sundukları gölgelerin, fotoğraflardaki güzelliklerinin, şehrin tüm hengâmesi içinde bize yoldaş olmalarının vefasını bekliyorlar… İzmir’in palmiyelerini görmezden gelmeyin!

Not: Bu yazıda ‘palmiye’ diye bahsedilen ağaçlar aslında ‘yalancı hurma’ denilen, palmiye ailesinin bir türü olan Latince adıyla ‘Phoenix Dactylifera’ ve ‘Phoenix Canariensis’ türleridir. Kırmızı palmiye böceği, bu Phoenix ağaçlarına çok ciddi zarar vermektedir ancak yapılan çalışmalarda gerçek palmiye ağaçlarında da görüldüğü ve onlara da zarar vermeye başladığı ifade edilmektedir. Yani etkin bir mücadele yöntemi geliştirilmezse yakın bir süreçte kentteki tüm palmiye ağaçlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabiliriz.