Urla’ya atanan ‘kadrolu’ kayyum Önder Can’ın ilk icraatı Urla Belediye Meclisi’ni toplamamak oldu. Yani halk iradesine karşı olacağını herkes gibi ben de tahmin ediyordum ama en azından ilk birkaç icraatından birinin bu olmasını beklemiyordum. ‘Seçilmiş meclisin hiçbir hükmü olmayacak’ mesajını verdiği bu eylemi ile kimi örnek aldığını tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek.

Geçtiğimiz Cuma günü İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP Genel Başkan Yardımcıları Seyit Torun ve Orhan Sarıbal, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel ve CHP Urla İlçe Başkanı Hakan Özbadur öncülüğünde Urla’nın seçilmiş belediye meclis üyeleri ve halk buluştu. Ortak tavır her ne kadar gecikmeli de olsa gayet netti: ‘Kayyum halk iradesine darbedir ve kabul edilemez’ dendi.

FEDAKÂRLIK ŞART

Urla’nın kayyumu her ne olursa olsun meşruluk kazanmamalıdır. Bunun için de biraz fedakârlık yapmak gerekebilir.

Peki ne gibi fedakarlıklar?

Önceliği kendi meslek grubuma vererek örneklere başlayayım. İzmir’de demokrasiden ve insan haklarından yana olan hiçbir basın kuruluşu Urla Belediyesi’nin gönderdiği haberleri girmemelidir. Yine Urla Belediyesi’nin özel gün ve haftalarda basın kuruluşlarına göndereceği ilan ve reklamları yayınlamamalıdır. Tekrar ediyorum demokrasiden ve insan haklarından yana olanlar için bu öneriler…

Halktan yana hiçbir şair, yazar Urla Belediyesi’nin düzenlediği etkinliklere katılmamalıdır. Bedeli ne olursa olsun hiçbir teklifi kabul etmemelidirler.

Hiçbir şarkıcı konser vermemelidir.

Hiçbir tiyatrocu ya da tiyatro grubu Urla Belediyesi’nin düzenlediği bir etkinlikte sahneye çıkmamalıdır.

Ve Urla halkı, kayyum belediyenin düzenleyeceği hiçbir festivale, etkinliğe seyirci olarak bile katılmamalıdır. Biliyorum en ağır ve zor olanı Urla halkına düşüyor ama Cuma günkü buluşmada Tunç Başkan bir ifade kullandı: ‘Demokrasi tarihin hiçbir döneminde altın tepside sunulmamıştır.’ Bu kesinlikle unutulmamalıdır. Ona göre yaşanmalıdır.

Tabi ki tüm bunlar, demokrasi ve insan haklarından yana olan kişilerden beklenebilecek şeyler…

SEYİRCİ KALINMAMALI

Peki kayyum belediye kendi etkinliklerine katılacak hiç mi şarkıcı, şair, yazar, tiyatrocu bulamayacak? Tabi ki bulacak. Konser veren şarkıcıyı bir daha dinlemeyerek, etkinliklere katılan şair ve yazarların kitaplarını almayı ve okumayı bırakarak, gerçekleştirilen tiyatro oyunlarını bir daha izlemeyerek de bunlar protesto edilmeli.

Tüm bunları bir daha ki yerel seçime kadar yapmak bile gerekebilir. Burada önemli olan sabretmek, seyirci kalmamak…

Çünkü gerek katılımcı olarak gerekse izleyici olarak içinde var olunabilecek herhangi bir durum kadrolu kayyum Önder Can’ı meşrulaştıracak ve çöktüğü koltuktan kalkmamasını sağlayacak.

Önder Can o koltuktan kalkmayacak olsa bile rahat da oturmamalı.

Eğer kadrolu kayyum Önder Can meşruiyet kazanırsa, Can’ın eli ile boş durulmayacağını ve Urla’ya neler yapabileceğini daha önce bu köşeden dilim döndüğü, kalemim yazdığı şekilde anlatmaya çalışmıştım. Yanan ormanlık alanlar ve sahillerin başına gelebilecekleri düşündükçe hala tüylerim diken diken oluyor.

Yazının sonunu İngiliz filozof, siyaset kuramcısı ve yazar Edmund Burke’nin bir sözü ile yapalım, tüm İzmirlilere ve Urlalılara gelsin:

Kötülerin kazanması için iyilerin seyirci kalması yeterlidir!