Yıllar sonra tekrar izlemekten keyif aldığımız bir milli takıma sahip olduk. Son yıllarda yaşanan bazı tatsız olayların sonucunda uzaklaştığımız ve maç takvimini bile takip etmeyi bıraktığımız milli takım, Şenol Güneş yönetiminde tekrar hepimizi heyecanlandırmayı başardı. 2022 Dünya Kupası Eleme grubunda üst üste Hollanda ve Norveç galibiyetleri hem Katar yolunda bizi avantajlı konuma getirdi hem de geçen yaz gerçekleştirilmesi planlanan fakat pandemi dolayısıyla bir yıl ertelenen ve 11 Haziran tarihinde Türkiye-İtalya karşılaşmasıyla başlayacak olan Avrupa Futbol Şampiyonası öncesi bizleri umutlandırdı.

En son 2002 yılında Dünya Kupası bileti almayı başaran millilerimiz, yine o dönemki teknik patron Şenol Güneş ile hem bu yaz hem de önümüzdeki yıl gerçekleşecek olan Dünya Kupasında belki de Türk futbolunun bugüne kadar ulaştığı en üst noktaya ulaşmak adına çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Tabi burada yakalanmış olan çok üst düzey bir jenerasyon olduğunu da söylemeden geçemeyiz. Hollanda ve Norveç maçlarının kadrolarına baktığımızda ilk 11’de yer alan oyunculardan sadece iki tanesinin Türkiye’de forma giydiğini görüyoruz. Türk Futbol tarihinde Avrupa’da bu kadar fazla oyuncumuzun şans bulduğu ve buldukları şansları iyi değerlendirdikleri başka bir dönem daha yok. Özellikle savunma hattımızın belki de şu an Avrupa ülkeleri içerisinde ki en iyi bir kaç oyuncu grubuna sahip olduğunu söyleyebiliriz. Ozan Kabak, Merih Demiral, Çağlar Söyüncü, Zeki Çelik, Kaan Ayhan, Mert Müldür gibi isimler genç yaşlarına rağmen Avrupa futbolunun zirvesine tırmanmayı başardılar. Tecrübeyle en doğru orantılı işleyen pozisyonlardan bir tanesi olan savunmada genç yaşta kazandıkları başarılar, önümüzde ki 7-8 yılı bu anlamda çok rahat geçireceğimizin göstergesi. Bir önemli parantezi de kalecilerimize açmak istiyorum. 2002 Dünya Kupasındaki Rüştü Reçber ve 2008 Avrupa Şampiyonasındaki Volkan Demirel’den sonra uzun bir süre bu ikilinin en iyi dönemlerindeki seviyeye ulaşabilen bir kalecimiz olmamıştı. Uğurcan Çakır ve Altay Bayındır’ın performanslarına ve yaşlarına bakacak olursak uzun yıllar kalemizin güvende olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Yarın saat 21.45’de Letonya karşısında grubun üçüncü maçını oynayacağız. Bence kırılma maçlarından bir tanesi niteliğini taşıyor. Toplam 10 maç yapacağımız grubun ilk 3 maçından 9 puan toplamayı başarırsak bence büyük ölçüde rahatlamış oluruz. Gruptaki iki ciddi rakibimiz olan Hollanda ve Norveç’e karşı ilk maçlardan ikili averaj üstünlüğünü ele geçirmiş olmamız aslında yolu yarıladığımız anlamına geliyor. Eğer yarın akşam Letonya engelini kazasız bir şekilde atlatmayı başarırsak grubu lider tamamlayıp doğrudan 2022 Katar biletini play-off oynamadan alacağımızı düşünüyorum. Bunu rahatlıkla söyleyebiliyor olmamdaki en büyük neden ilk 3 maçımızda 9 puan çıkarmamızın yanı sıra bu 3 maçın içerisinde Cebelitarık’ın bulunmaması.

Yarın oynayacağımız karşılaşma ile Dünya Kupası elemelerinin heyecanını yarıda bırakıp Haziran ayında başlayacak olan Avrupa Şampiyonası’na odaklanacağız. İtalya, İsviçre ve Galler’in bulunduğu A grubunda mücadele edecek olan millilerimizin ilk 2 içerisinde yer bulup doğrudan son 16 turuna kalmayı başaracağını düşünüyorum. O noktadan sonra biraz kura ağacındaki şansımızın da yanımızda olmasını bekleyeceğiz. Almanya, İspanya, Portekiz, Belçika, Fransa gibi rakiplerle olabildiğince geç eşleşmemiz turnuvada yarı final veya final görmemiz açısından işimizi kolaylaştıracaktır. Fakat şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki şu an sahip olduğumuz milli takım 2002 Dünya Kupası, 2008 Avrupa Şampiyonası ve 2016 Avrupa Şampiyonasında sahip olduğumuz kadroların çok üzerinde bir milli takım. Bunu iyi kullanmak ve avantaja çevirmek bir noktada artık Şenol Güneş’in inisiyatifine kalıyor. Bence Türkiye’nin en başarılı hocası olan Şenol Güneş’in milli takımın ve kendisinin bugüne kadar elde etmiş olduğu en büyük başarıyı tekrarlamaması hatta üzerine koyup kendi başarısını yenilememesi için ortada hiç bir neden yok.

Yarın Letonya engelini aşıp, Haziran’daki turnuvaya kendimizi kafa olarak hazırlamaya başlayabiliriz diye düşünüyorum. Futbola ve milli takıma doyacağımız bir 2021 yılı yaşayacağız. Sonunun güzel olacağına inanıyorum. Haydi Milli takım, seksen milyon sizinle...