En iyi bildikleri iştir, ‘cambaza bak’ yapıp fark edilmesini istemedikleri kirli işleri, kötü yönetimin halkta yarattığı tahribatı gözlerden kaçırıvermek! Bunun bir örneğini bu hafta Karşıyaka özelinde yaşadık. Ahali Ayasofya, tekbir vs. ile meşgulken Karşıyaka’da Toki üzerinden ‘deniz’ imara açıldı! Elbette ilk değil denizi doldurup beton dikmeleri! AKP kafasının rant için neleri yapabileceğini gösteren öyle çok örnek var ki! Bu kez doldurmadan, bildiğin körfezin bir bölümüne imar izni verilmiş, ihale ile de satılıvermişti.

“Yuh artık bu kadar da olmaz” dediğimiz ne varsa oluyor, o nedenle şaşırdık mı? Hayır! Ama neye şaşırdık, ihaleyi alan (muhtemelen paravan) firmanın vazgeçmesine şaşırdık. İşin içinde bir iş var, kokusu çıkar! Gözünü rant bürümüş inşaat sektörü ve AKP’nin kadrolu müteahhitlerinden biri veya birkaçı bu avantanın peşinde ama lokma büyük geldi anlaşılan!

Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın ısrarlı takibi eminim etkili olmuştur. İzmirlilerin istediği gibi söz konusu alan rekreasyon ve spor tesisi olmak üzere belediyeye satılırsa ne ala; yok ihaledeki diğer firmalardan birine verilecek ve rant projesi hayata geçirilmek istenirse, önerim sivil tepki eylemleri yapılmasıdır. Karşıyakalılar bu işe sahip çıkar, o ihaleyi alanı da pişman eder. Umarım buna gerek kalmaz ve söz konusu bölge Karşıyaka Belediyesi’ne satılır.

Türkiye’nin tek sorunu AKP-MHP koalisyonu ve ülkede yarattıkları büyük tahribat, bu bir gerçek. AKP ve yancısı MHP (veya tersi) ilk seçimde iktidardan gittiklerinde bu ülkede düzeltilmesi gereken öyle büyük bir enkaz bırakacaklar ki, tamiri yıllar alacaktır. Sosyal, siyasal, kültürel, eğitim, sağlık, yargı… Say sayabildiğini… Hadi bunlar doğru kadrolarla akıl ve sağduyu ile yıllar içinde yoluna girer diyelim. Ama kentlere ve doğaya verdikleri zarar, betonlaşma… Nasıl tamir edilecek? Bazı işler var ki geriye dönüşü çok zor oluyor. İzmir de bundan nasibini ne yazık ki fazlasıyla alıyor.

***

Bir avuç fanatik dışında kimsenin umurunda olmayan Ayasofya konusuna gelince; Atatürk’le hesaplaşma,  TC hukuk sisteminin Osmanlı hukuk sistemiyle yer değiştirmesi ve din istismarının geldiği boyut olarak tarihe geçecek bir vaka olarak hafızalarda yerini aldı.

Aslında Ayasofya sembol; asıl hedefleri, laik düzene son vermek, seküler yaşamı sonlandırmak. Ellerinde kalan tek malzeme olan din ve bu ipe daha fazla sarılacaklar. Artık Türkiye’de din ve devlet işlerinin ayrı olduğunu söylemek zaten çok zor. Diyanet, her işin içinde, her konunun maydanozu! Devasa bütçesiyle topluma her konuda ‘din dayatması’ yapmaktan geri durmuyor.  Her inançtan insanın yaşadığı bu coğrafya, ‘İslami yaşam formuna’ döndürülmek isteniyor.

Tek adam rejimini, din destekli sürdürme gayretleriyle, baskılar, dayatmalarla sürdürecekler, buna kuşku yok. Bize düşen enseyi karartmadan karşı duruşumuzu sürdürmek ama en önemlisi ‘AKP-MHP gitsin’ diyen her kişi, grup ve partiyi bir araya getirmek! Tek çıkış bu.