Hatırlarsınız, Rahip Bronson. Arkasından Cemal Kaşıkçı davası … İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girişi.

Hepsine karşıydık, öylesine karşıydık ki, sanki ölesiye… 

Ölürüz de Rahip Bronson’u vermeyiz. İstediğimiz suçluları vermezse İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmesine hayır deriz. Bunu en iyi şu sözler anlatır: Bu can bu bedende oldukça onay vermeyiz…

Bir mektup geldi “akıllı ol” yazıyordu bir yerinde. Mektuptan sonra, Rahip Bronson’un davasının görüleceği gün, daha davanın görüşülmesine saatler kala, bir uçak taa Amerika’dan gelip havaalanında park etmişti bile. Davada karar verildi, Rahip Bronson serbest kaldı. Sanki içine doğmuş gibi, Atlantik’in öte yakasından gelen uçak, hem de CİA uçağı, Rahip’i alıp uçtu gerisin geriye.  Rahip Bronson’un ilk durağı da Beyaz Saray’daki ABD Başkanı Donald Trump oldu.

İsveç ve Finlandiya teröristlerin kuluçka yeri. İstediğimiz teröristler var. Vermezlerse biz de hayır deriz, dedik. Dedik de ne oldu? İadesi istenen kişilerden birisi İsveç vatandaşı olmanın ötesinde İsveç parlamentosunda milletvekili. Oh olsun, İsveç NATO’ya giremesin, derdine yansın diyenler yanıldı. NATO zirvesi öncesi yapılan dörtlü, yani Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın temsilcileri ile NATO genel sekreterinin katıldığı toplantının sonunda Türkiye çekincesini kaldırdı. Yani İsveç ve Finlandiya NATO üyesi olabilecek.

Peki masadan ne aldık? Seçime kadar terörist alamayacağımız, hele İsveçli olan milletvekilini teslim alamayacağımız ortada. Karşılıklı terörü desteklemeyeceğiz, bir de silah ambargoları kalkacak. Biz onlara silah satmıyoruz ama onlardan hassas silah sanayiinde kullanılan malzeme alıyoruz. SİHA’lar için özel mercekli dürbünler filan… Alabilecek miyiz veya verecekler mi bilemiyoruz. Zira bu dönemde ekipmanı satmıyorum demiyor kimse, çip bulamadık, üretim yapamıyoruz diye yokuşa sürüyorlar.

NATO zirvesinde alınan kararlarla artık İsveç ve Finlandiya’nın üyeliği sadece bir süreç meselesi. Esas hedef Rusya’yı Batıdan kuşatmak. Zirvede NATO askeri gücünün sayısının artırılması da kararlaştırıldı. Kime karşı, tabii ki Rusya’ya karşı.

Bu can bu bedende oldukça… Cumhurbaşkanımıza uzun ve sağlıklı ömürler diliyorum. Gel gör ki, canı o bedende iken vermeyeceğim, yapmayacağım dediği her kararı uyguladı. 

Kaygım şudur; tahıl koridoru sırasında Rusya’nın gereken katkıyı ve desteği tam olarak veremeyebileceği.  Ayrıca Türkiye’den ithal edilen tarım ve sanayi ürünlerinde de engel çıkarırlar mı, göreceğiz. 

Rusya Türkiye’yi tamamen iterek NATO içinde hapsolmasına yol açar mı acaba?

Rusya, Çin ve Hindistan ile büyük bir blok oluşturuyor. NATO, Hindistan’ı yanına çekmeye çalışıyor. Çin’i de tehdit ederek etkisini azaltmaya çalışıyorlar.

Sözünü ettiğimiz NATO, ancak perdenin arkasında konuşan ve örgütleyen ABD. Biden, sen çekinceni kaldır, görüşme yapalım dedi mi, demedi mi? Orası da meçhul!

Yandaş medya Madrid zaferi çığlıkları atıyor. Daha önceki her zafer narasının ardından büyük kayıpları gizleme gerçeğini yine yaşayacak mıyız acaba?  

Siyaset aynı zamanda propaganda sanatıdır. Derler ki, Ruslar Berlin’e girinceye kadar Almanlar Rusları yendiğine inanıyordu. Hitler ve Göbbels, iki müthiş ikili, milyonlarca cana mal oldular.

Dünya lideri Türkiye derken, dünyada en fazla “yolsuzluğun” yapıldığı ülkeler arasında lider olmak da var. Demir çelik sektörüne çöken mafyaya yapılan operasyonda ele geçirilen nakit 500 milyon Türk Lirası toplum için uyarıcı olmalı. Demek ki ortada trilyonlar dolaşıyor.

Dileyelim ki, konuyu bir bedendeki can’dan çıkan söz değil, yargı çözümlesin.