Biraz empati yaparak başlayalım. Karşıyaka-Bostanlı’da oturan bir vatandaş olduğunuzu düşünün. Yıl 2021, aylardan Ağustos. Pandeminin yarattığı stres üzerinizde, orman yangınları, sel baskınları vs. haberleri ile gerilmiş, şişmişsiniz. O gece televizyonda binlerce Afganlı’nın Türkiye’ye girdiği, bunların Suriyeli sığınmacıların yanı sıra Türkiye için büyük problemler yaratacağına dair programları seyrederek, Ankara Altındağ’daki olaylara üzülerek, öfkelenerek yatağa gitmişsiniz.

Sabah kalkıp ekmek almaya giderken birdenbire Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat ve Emlak Genel Müdürlüğü’nün Proje tanıtım levhası ile karşılaşıyorsunuz. Mahallenize bir okul yapılacak gibi gözüküyor. Tamam, ama bu okul bir sürü stratejik hata sonucu veya kötü niyetle yaratılan ve hiçbir rolünüzün olmadığı, TV’lerden, gazetelerden ve sosyal medyadan aşina olduğunuz sevimsiz bir kriz anımsatılarak lanse ediliyor. Moraliniz bozuluyor. Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim” projenin adı. Hadi kriz gibi itici bir kelimeyi sokağın ortasına yazdınız. “Hiç olmazsa hedeflenen kitle daha spesifik ifade edilemez mi? “Herkes için” yerine “Çocuklarımız, gençlerimiz ve ülkemizin geleceği için” yazılsa daha şık olurdu tabii ki.” diye düşünüyorsunuz. Türkçe, İngilizce, Arapça yazılarla proje tanıtılmaya çalışılıyor. Türk Bayrağı ile her daim iktidar ve muhalefet tarafından eleştirilen Avrupa Birliği bayrağı yan yana. Frit Fonu, KFW ve CW gibi örtük, kısaltma yabancı isimler de tanıtımın içinde. Eliniz gayri ihtiyari olarak telefonunuza gidiyor. En yakın arkadaşlarınızdan birini arıyorsunuz. “Alo Ahmetcim, ya bi gelsene burada garip bir durum var, bir proje varmış. Mahalleye okul yapıyorlar ama her yerde Arapça yazılar var”.

Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim Projesi’nin Bostanlı’dan ulusal basına yansıyan bir krize dönüşmesi süreci muhtemelen böyle gerçekleşti. 12 Ağustos günü Bostanlı’da yüzlerce kişinin katıldığı bir gösteri yapıldı. Gösterinin yapıldığı sokağa girdiğimde dikkatimi çeken ilk şey bir adamın okulun yapılacağı alanı çeviren paravanlardan birine uzanarak eliyle beyaz bir bandajı kaldırmasıydı. Bandaj kaldırılınca altından Arapça yazılar çıkıyordu.   

Proje Hedefi Gruplar, İletişim, Paydaşlarla İlişkiler

“Bostanlı’ya Suriyeliler için okul mu yapılıyor?” sorusuna yanıt aramak için öncelikle projenin hedef gruplarının kimler olduğuna bakmak gerekiyor.

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonunun resmi web sitesinde (https://www.avrupa.info.tr/tr/proje/kriz-zamanlarinda-herkes-icin-egitim-1-7503- Erişim tarihi 18.08.2021) Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim Projesi ile ilgili proje özetine yer verilmekte. Proje özetine göre projenin hedef grupları mültecilerin yoğun olarak yaşadığı illerdeki okul çağındaki Suriyeli ve gerektirdiği durumda Türk çocuklar.

Buna karşın KFW (Alman Yatırım Bankası) web sitesinde (https://www.kfw-entwicklungsbank.de, Erişim tarihi 19.08.2021) Kriz Zamanlarında Herkes İçin Eğitim Projesinin hedef kitlesi Türk ve Suriyeli öğrenciler olarak ifade ediliyor.

Bostanlı’daki proje sahasında bir panoya yerleştirilen T.C. Milli Eğitim Bakanlığı İnşaat ve Emlak Genel Müdürlüğü’nün projenin hedef grupları ile ilgili açıklamasında ise şu ifadelere yer veriliyor: …İnşa edilen okulların tamamı devlet okulu olup yabancı uyruklu çocuklar için değil, tüm çocuklar için yapılmaktadır. Okullar tamamlandıktan sonra İl Milli Eğitim Müdürlüğüne teslim edilmekte ve bölgede yaşayan tüm çocuklar bu okula kaydolabilmektedir. Karşıyaka’da inşa edilen okulumuz yatılı bir okul değildir…

Proje bilgi hattını (0850 811 8303-17.08.2021-14.40) aradığımda konuştuğum görevli de bana İnşaat ve Emlak Genel Müdürlüğü’nün yukarıdaki açıklamasına benzer bir açıklama yaptı. Okulun, bulunduğu bölgede yaşayan tüm çocuklar için yapıldığını, yatılı ve taşımalı eğitimin planlanmadığını belirtti.

Bu bilgiler ışığında bakıldığında, Avrupa Birliği Türkiye Delagasyonu web sayfasında tanımlanan hedef gruplar ile diğer bilgi kaynaklarında belirtilen hedef gruplar arasında bir farklılık var. Bu çelişkinin düzeltilmesi gerekir. Eğer AB Türkiye Delegasyonu sayfasında belirtildiği gibi öncelik Suriyeli öğrencilerde ise bu proje için Bostanlı Mahallesinin seçilmesi yanlıştır. Çünkü Bostanlı Suriyelilerin yaşadığı bir mahalle değil. Bu nedenle de Bostanlı mahallesi sakinleri projeyi, mahalledeki gündelik hayatın akışını suni olarak değiştirmeyi, politik ve demografik sonuçlar yaratmayı hedefleyen bir hamle gibi algılamakta ve yapılan açıklamalara güvenmemekte ve rahatsız olmaktadır. Eğer İnşaat ve Emlak Daire Başkanlığının ve diğer kaynakların belirttiği gibi bölgede yaşayan tüm çocuklar bu okullara kaydedilebilecekse bu durum AB Türkiye Delagasyonu web sayfasında da açık bir şekilde ifade edilmelidir.

Projenin iletişimi de çok önemli. Mültecilerle ilgili hassasiyetin çok yüksek olduğu günlerde bir proje alanında Arapça, İngilizce tanıtım yapılması, her gün Türkiye’yi mülteci havuzu yaptığı için eleştirilen AB bayrağının orada olması, “kriz” kelimesinin ön plana çıkması projenin iletişimini itici hale getirmekte. Ben İnşaat ve Emlak Genel Müdürlüğü’nün proje sahasındaki duyurusunun “Sevgili Karşıyakalılar” ya da “Değerli Bostanlı Mahallesi Sakinleri” diye başlamasını beklerdim. Bakanlığın Suriyeli okul çağındaki çocukların eğitim ihtiyacına duyduğu hassasiyet çok etkileyici ve sevgi dolu gözüküyor. Ama Bakanlığın Suriyeli çocuklara gösterdiği şefkat ve muhabbeti okul yaptığı ilçenin ve/veya mahallenin halkına da göstermesi gerekir. Bir mahalleye okul yapmak, o ilçenin ve mahallenin devlete ve ülkeye olan aidiyet duygusunu daha da güçlendirmeye yönelik çok büyük bir fırsattır. Bu fırsat heba edilmemelidir.  

Ayrıca o mahallenin sakinlerinin de paydaş olarak görüldüğü vurgulanmalıydı. “Sizlerin de desteğinizle sizler için inşa edeceğimiz bu okul...” gibi ifadelerin kullanılması gerekirdi. Ayrıca basına yansıyan haberlere göre 8.100 metrekare üzerine yapılan projeden Karşıyaka Belediye Başkanı’nın bilgisi yok. Bir beş dakikalığına nezaketen ziyaret edilip, ön bilgi verilemez miydi? İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanı’nın da projeden haberi yok. Bu durum, iktidardan çekinen devlet mekanizmasının muhalefetin etkili olduğu bölgelerde proje paydaşlarıyla iş birliğini öne çıkaran güçlü bir iletişimden kaçındığı izlenimi de yaratıyor. Ama iletişimdeki bu eksiklik siyasal kutuplaşmanın yarattığı güvensizlikle birleşerek tepkilere zemin hazırlıyor.    

Şu veya bu nedenle ülkemizin sınırları içine giren her çocuk eğitim hakkına sahiptir. Devlet tabii ki imkanları ölçüsünde bu çocukların eğitim alması için gerekeni yapmalıdır. Buna kimsenin bir itirazı olamaz. Bununla birlikte, mülteci sorununun dünyanın neresinde olursa olsun, en doğru şekilde yönetilse bile ev sahibi toplum üzerinde gerilim yaratma potansiyeline sahip olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Türkiye, yanlış kararlarla çok kısa bir süre içinde milyonlarca mültecinin kontrolsüz bir şekilde ülkeye girmesinin ve bu sürecin kötü yönetilmesinin yarattığı bir stresle baş etmeye çalışıyor. Bu stres göz önünde tutulup, projenin yukarıda belirtilen sorunları giderilmeli, iletişim uzmanlarından destek alınmalı, paydaşlarla ilişkiler (mahalle halkı, belediye başkanı, muhtar, milli eğitim müdürü, kaymakam vb.) geliştirilmeli. Makro düzeyde bir krizin yaraları sarılmaya çalışılırken mikro-yerel krizler yaratılmamalı. Bu proje, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak, doğru bir çerçeveye oturtulamazsa Bostanlı halkının ve Karşıyakalıların tepkisini çekmek için zemin oluşturmaya devam edecektir.