Mevsim geçişi başladı. Hava değişimi her yerde hissediliyor. Geçişkenliğin yansımasını ruh halimizde de hissediyoruz. Hal böyle olunca tepkilerimiz daha duygusal hale gelebiliyor. Duygusal tepkiler vermek neden kolay? Düşünüyorum da en kolay kalbimize hükmediyoruz. Zihin öyle bir otorite ki dönüşümü zor. Her zaman bir ağırlık gösterme eğiliminde. Tepkileri de kontrol altına alabiliyor, duygusal olsalar bile.

Duygusal tepkiler saldırgan tavırlarla devam ediyor. İçinden çıkılmaz anlaşmazlıklara doğru giden bir yol ilişkilerin tam ortasında bitiyor. İlişkiler üzerine yazmak derdinde değilim ama bugünlerde iyi gözlem yapılır. Kendimizden yola çıkarak kurduğumuz ilişkilere büyüteç tutmak için iyi bir zaman. Eylül-Ekim ayları üretkenliğin de üst seviyeye çıkacağı dönemler olduğu için ilişkilerdeki aksaklıkların olması hayatın geneline yansıyabilir, gereksiz çıkmazlara girilebilir, dikkat etmeli.

Sevginin Dili

Sevginin dilini kurmak, olumlu düşünmek kadar kolay değil. Sürekli farklı ortamlarda farklı insanlarla etkileşim halindeyiz. Biz de bir enerji olduğumuz için ister istemez etki altında kalabiliyoruz. Etkisi altında kaldığımız enerjlerin türünü bilmek mümkün değil. Bilemedikçe, geçişkenlikler oldukça işler zorlaşıyor.

Kendimizi dönüştürmeye başlamadan önce gözlem yapmaya başlayabiliriz. Çevremizdeki sevgiden uzak dilleri keşfe çıkmak ilk adım olabilir. En yakınımızdakiler ne kadar şiddetsiz konuşabiliyor, olayları yorumlarken hangi açıdan bakmayı tercih ediyor ya da zihni nasıl yön veriyor… Bu soruları gözlem yaparak yanıtlarken yavaşça kendimize bir geçişi mümkün kılarsak aynı irdelemeyi kendimiz üzerinde yapabiliriz. Yavaş yavaş dilimizde daha olumlu bir söylem olduğunu, dilimizin sevgi diline yakınsadığını görebiliriz.

Bir şeylerin yasak olduğunu ifade etmek yerine, olması gerekene vurgu yapmak ve teşekkür etmek daha iyi değil mi?

Bir kişinin aşağılayıcı söylemine karşı aynı ölçüde yüksek tonda savunma ya da aşağılama dili yerine sakin ve sessiz kalmak zor mu? İnsan kendini bildiği sürece savunmaya ihtiyaç duyar mı?

İlkeler

İlişkilerin de ilkeleri olmalı. Aile içindeki ilişkiler, eşler arasındaki ya da arkadaşlar arasındaki ilişkilerde yazılı olan ya da olmayan ilkeler gerginlikleri azaltabilir. İlişkinin bileşenlerinden en önemlisi iletişim ise ilişkide iletişimin bir ilkesi olmalı. İletişimin ilkesini ilişkiyi kuranların rızasıyla koymak mümkün. Bir ilişkinin kalıcı olması isteniyorsa bazı önlemler almak kıymetli. Yaşamın kısacık bir zaman olduğunu düşündüğümüzde sevgiyi büyütecek ilişkilerin sağlıklı yürümesine ihtiyaç var. Gerçek sevginin çoğalması, yayılması ve yüreğin egemenliğine geçmesi için zihnin mutlak kontrolünden çıkacak “tepkiler” gerek.