Geçtiğimiz hafta tartıştığımız, öğrencilere bir öğün yemek önerisinin ardından gıda fiyatları artmaya, üreticilerin zorlu koşulları ağırlaşmaya ve tepkiler büyümeye devam etti. Tarım ve gıda alanındaki çok yönlü ve yapısal kriz yıllardır derinleşiyor. Biz de her fırsatta dikkati bu hayati meseleye çekerek toplumsal çözüm öneren fikirlerimizi geliştirmeye çalışıyoruz.

Tartışmamızı, “Toplumsal helalleşmeyi siyasi hesaplaşmayla birleştirebilen bir muhalefet, sokakta kaynattığı tencerelerle okullardaki öğrencilerin tabaklarını yemekle doldurabilirse; işte o gün verilen kanun tekliflerinin arkasındaki toplumcu fikirler devlet politikasının en tepesinde yer bulacaktır” diyerek bitirmiştik geçen hafta. Ama ne güzel ki toplumsal çözüm fikrinin güçlendiği ve yaşama geçtiği gelişmeler de yaşandı son bir haftada.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 9 Ekim’de Twitter’dan yaptığı paylaşımla, “Yarından itibaren Ege, Dokuz Eylül, Katip Çelebi Üniversiteleri ve İYTE’de gençlerimize ücretsiz yemek dağıtımına başlıyoruz. Ne yapıyorsak sizin için gençler” diyerek Gıda Krizi’nin beslenme başlığındaki en kırılgan halkalarından birini oluşturan üniversiteli gençlere yönelik dayanışma hamlesini kamuoyuyla paylaştı. Üniversiteli gençlerin barınma, ulaşım gibi başlıklarda yaşadıkları zorluk ve yoksunluğun yanında beslenme sorunu da gençlerin yaşamını oldukça zorlayan bir konu. Bu konuda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin attığı adımın toplumsal hak ve ihtiyaçların kamu kaynaklarıyla karşılanması fikrinin güçlenmesi açısından taşıdığı önemin de hayli kritik olduğu düşüncesindeyim.

Zira Tunç Soyer’in paylaşımına gelen yanıtlardan biri de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu imzasını taşıyordu. İmamoğlu, Soyer’i alıntılayarak “Tebrikler Tunç Başkanım. Çok yakında İBB de İstanbul’daki üniversiteli evlatlarımız için yurt ve bursun yanında benzer katkılar sunacak” ifadelerini paylaştı. Türkiye’nin en büyük kentlerinden ikisinin büyükşehir belediye başkanlarının bu konuda fikir belirtiyor ve eyleme geçiyor olması gerçekten çok olumlu ve değerli.

Toplumun kırılgan ve yoksun kesimlerinin derinleşen Gıda Krizi’ne rağmen gıda hakkına erişimini sağlamak amacıyla sürdürülen tartışma ve mücadeleye dair bir başka gelişme de yine İzmir’den geldi.

İzmir Köy Koop Başkanı Neptün Soyer, Demokrat Gündem Gazetesi aracılığıyla başta Milli Eğitim, Tarım bakanlıkları olmak üzere valilik, kaymakamlık gibi resmi kamu kurumlara ve yerel yönetimlere işbirliği çağrısında bulunarak, ekonomik kriz nedeniyle yetersiz beslenme riski altındaki okullarda tüm çocuklara 'bir öğün ücretsiz yemek' verilmesi konusunda Köy Koop bünyesindeki tüm kooperatiflerin işbirliğine hazır olduğunu söyledi.

Demokrat Gündem Gazetesi’nden Melisa Gönen’in haberine göre, Bir Buçuk Derece adlı podcast yayınına katılan İzmir Köy Koop Başkanı Neptün Soyer, çağrısını, "Bütün ihtiyaç sahiplerinin nerede-neye ihtiyacı olduğu yerel yönetimler ve bakanlıklar tarafından biliniyor. Okullardaki yemekleri kooperatifler kanalıyla en iyi şekilde sunalım. Kimler kazanacak? Hem okullarda okuyan çocuklarımız kazanacak hem de sağlıklı gıdaya ulaşacak aileler mutlu olacak, gönül rahatlığıyla çocuklarını okula gönderecekler. Bir yandan da o ürünleri üreten, gıdaya dönüştüren üreticiler kazanacak. Bir kazan kazan durumundan söz edebileceğiz. Çözüm bu kadar basit aslında. Gelin birlikte yapalım" şeklinde yaptı.

Derinleşen toplumsal sorunlara acil çözümler üretilebilmesi adına tüm olumlu gelişmeleri heyecan ve mutulukla karşılıyoruz. Diğer taraftan ise, gıda krizine karşı ‘Gıda Egemenliği’ni tesis etmenin destek ve yardım politikalarından öte, gıda üzerinde emek ve hak sahibi olanların söz ve yetki sahibi oldukları bir gıda sistemini kurmanın gerekliliğini hatırlıyoruz.

Tam da Gıda Egemenliği ufkuyla, yerel iktidarların merkezi devlet olanaklarından mahrum bırakılan geniş halk kesimlerinin sorunlarına çare bulmaya yönelik çalışmalarının ve toplumsal aktörlerin toplumsal talep eksenli inisiyatiflerinin alkışlamanın veya eleştirmenin ötesinde güçlendirilmeyi hak ettiğini düşünüyorum. Buradan tartışmaya devam edeceğiz…