Yerel yönetimlerin de merkezi yönetimden farkları yok; söz konusu sermayenin çıkarları olunca...

Efemçukuru altın madeni kentimizin tepesinde felâket bombası olarak çalıştırılmaktadır. Ağır metal dağları kentin su kaynaklarını kullanılamaz hâle getirecek. Kent, bu ağır metallerin sular aracılığıyla kanser ve Alzheimer hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa boğulacak.

Gaziemir’deki nükleer atıklar kentin ortasında radyoaktivite saçmaya devam ediyor. Yedi yıl halktan saklanmış. Ülkeye nereden girdiği ve kimlerin bu işi becerdiği bilinmiyor (mu?).

Körfez geçiş projesi hazırda bekletiliyor. Öncelikle Çeşme’nin imar plânları, Tarihsel Kemeraltı projeleri, İnciraltı arazilerinin gereğinin yapılması gerek. Merkezi yönetim ile yerel yönetimlerimiz elbirliğindeler bu işler için.

Rüzgâr enerjisi santrallerinin çevresel etkilerini dert edinen yönetim var mı? RES Yatırım alanlarındaki halk ayakta! Halkı düşünen, yaşamın sürdürülmesini isteyen yönetim var mı?

Aliağa için “Basit bir demirci dükkânı bile açılamaz...” denilirken, yeni yatırımların önünü merkezi ve yerel yönetimlerimizce sonuna kadar açık tutulmaktadır. Durum, Dilovası’na rahmet okutur...

Hemen her koyda kültür balıkçılığıyla denizlerimiz yok edilirken durum farklı mı? Ancak, işte bu noktada haksızlık etmeyerek, Seferihisar’daki orkinos çiftliğine yerel yönetimin karşı çıkışını unutmamalıyız.

Dereler, tüm kirliliklerini körfeze taşırken İzmir Körfezi’nde yüzmekten söz ediliyor yıllardır. İnanılır mı buna?

Kentsel dönüşüm ve gökdelenlerle kentin silueti, kimliği, tarihi, kültürü yerel ve merkezi yönetim iş birlikleriyle yok edilmiyor mu?

Kültürpark’ı “ham yapmayı” bekleyen sermayeye kimler cesaret ve umut veriyorlar? Kültürpark’ın pazaryeri yapılması sermayeye destek değil midir?

Basmane Çukuru ne olacak? Bu konuda kararı kimler verecekler? Neden her başı sıkışanın aklına Kültürpark bir çözüm alanı olarak gelmektedir? İzmir ve İzmirliler için ne gibi zararları olacak bu kararların?

Tarım topraklarımızın yok edilmesinde merkezi yönetim kadar yerel yönetimlerin katkılarını görmezden gelebilir miyiz?

Hava kirliliği konusunda gereğini yapan var mı? Doğalgaz gözle görülür partiküller salmadığı için hava kirlenmiyor sanılmasın. Sonuçta o da fosil yakıtlardan ve küresel ısınmaya katkısı var.

Yani havamız, suyumuz, toprağımız elbirliğiyle sermaye için yok ediliyor.

İzmir’imiz tarihi ile kültürü ile doğası ile yok edildi ve yok edilmeye devam ediliyor.

Ya biz ne yapıyoruz?