Geçtiğimiz günlerde İzmir Bornova’da bir kadın cinayeti işlendi. Gazetelerde yer alan habere göre, hastalanan çocuğunu görmek için boşanma aşamasında olduğu erkeğin evine giden Seda, evli olduğu Tugay Ç. tarafından pompalı tüfekle öldürüldü. Seda, hasta çocuğunu görmek için gittiği apartmanın önünde Turgay Ç. tarafından vuruldu ve oracıkta can verdi. Bir kadın, boşanmak isteyen bir kadın daha ‘ya benimsin ya toprağın’ diyen erkek tarafından katledildi.

Kadın cinayetlerini önlemeye dair adımlar, kadın hareketinin tüm çabalarına rağmen atılmıyor. Bu köşede defalarca dile getirdiğim ve getirmeye de devam edeceğim kadınların yaşam hakkının korunması için yetkililerin yapması gerekenlerden biri, bireysel silahlanmanın önüne geçmek!

Bu ülkede çok da üzerinde durulmayan, konuşulmayan bir mesele bireysel silahlanma… Ne zaman bir maç sonrası yapılan ‘kutlamalar’da balkonda, heyecanla aşağıdaki gürültülün grubu izleyen bir çocuk, ‘maganda kurşunu’ nun isabet etmesi sonucu hayatını kaybederse birkaç duyarlı insan, çevre ve ya yetkiliden uyarı geliyor. Fakat hiç de hak ettiği kadar gündem olamıyor! Ateş düştüğü yeri yaktığıyla kalıyor.

‘At, avrat, silah’ üçlemesi ile kodlanan kültürel yapı, düğünlerde ‘ havaya sıkarak eğlenmeyi’ normal kabul ediyor. Her fırsatta yüceltilen erkekliğin şanından sayılıyor cinayet aracına sahip olmak ve her an kullanabilmek adına yanında taşımak! Herkesin herkesi, her yerde, her an, herhangi bir sebeple vurabildiği dizilerle dolu medyanın etkisini de ekleyelim buna… Cezasızlığı da… Bunca kutuplaşma, gerginlik, geçim sıkıntısı, kışkırtılan erkekliği de üstüne koyalım… Ve her kesimden insanın çok kolay ulaşabildiği ateşli silahlar… Sonuç, her yer cinayet mahalli!

Trafikte karşısındakine kızan torpido gözündeki silahına sarılıyor. Öğretmenine kızan öğrenci pompalı tüfek ile okul basıyor. Hayvanlar kurşunlanıyor. Boşanmak istemeyen, tecavüz eden, ret edilen erkek, cüzdanının yanında taşıdığı, oldukça kolay ulaştığı silahı ile kadınları katlediyor. Mekanlar, düğünler basılıp onlarca insan aynı anda öldürülüyor.

Peki çözüm?

Ne demiş Aram Tigran?

‘Dünyaya bir daha gelirsem ne kadar tank, tüfek ve silah varsa hepsini eritip saz, cümbüş ve zurna yapacağım.’

Aram Tigran’ın dileği yerine gelene kadar, en azından bireysel silahlanmanın önüne geçmek için çaba gösterilmeli. Yasal düzenlemeleri yapmak ve uygulamak yönetenlerin sorumluluğunda. Kampanyalar düzenlemek, destek vermek, farkındalık yaratmak önemli! Bireysel silahlanmayı önlemek, kadın ve çocuk cinayetleri başta olmak üzere, ölümlerin önüne geçmede mutlaka etkili olacaktır.