Merhaba Kemal Abi,

Haziran da bitti işte! İki gündür erken kalkıyor, kahvaltıdan hemen sonra ıhlamur topluyoruz. Zamanın, mevsimlerin hatta yağmurların bile sanki yerini şaşırdığı bir yıl yaşıyoruz. O yüzdendir ki ıhlamurlar da ancak çiçek açtı. Ihlamur hasadının başka bir güzel yanı da balarılarıyla arkadaşlık. Uzandığınız dalı size bırakıyorlar... Ne topladıysak serip kurumaya bıraktık. Balkon mis gibi ıhlamur kokuyor. Bu arada dostlar, yaş/ taze ıhlamur çiçeklerini kaynatmışlar, güzel olmuş. Bir bardak daha alıp mektubun başına oturdum.

İnce bellide ıhlamur! Yakın zamanda bir yerlerde ilişti gözüme; çay için hep aradığımız/ ısrarcı olduğumuz şu bizim “ince belli” var ya Kemal Abi, viski için de en ideal bardak seçilmiş. Şaşırmadım desem, yalan olur! Bir bardak yapmışız, dünyaya bedel. Ne çok isterdim, şu akşamüstünü, ıhlamurlarımızı yudumlayarak paylaşabilseydik... Akşama da rakı balık yapardık bir güzel.

İzmir’in, senin de konukları arasında yer aldığın, o güzelim şiir buluşmalarının akşamlarını da güzel eylemiştik rakılı sofralarla... Anımsar mısın, o akşamlardan birinde anlatmıştın Aziz Nesin’in evinde, ne zamandır tarihin tozlu sayfalarında unutulmuş, “Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı” için toplanıp çalıştığınız geceyi... “Kemal Özer İçin Anı Fotoğrafları” kitabının kapağında da yer alan fotoğrafına bakınca o anlattıkların da düştü aklıma. O gün de öyleydi, değil mi? Yüzünün bir yarısı şu adaletsiz, şu kahır dolu dünyaya kıs kıs gülerken bir yarısı şiir kuşanmış itiraz cephesini yeni direnişlere çağırır bir ciddiyetle sesleniyordu: “Bir yer var, biliyorum! Vazgeçmek yok!..”

Sevgili Kemal Abi,

Senin gibi “üretkenliğin ve direnmenin simgesi” bir dosta nasıl yazılır, bilmem ama yalnızca yıllıklar değil ki tarih olan!

İzmir’in, kaç kez buluştuğumuzu, bir fincan sade kahvenin hatırı sohbet ettiğimizi saymadığım Ercan Kitabevi yok artık. “Ya Salihli?” dediğini duyar gibiyim. 2008 güzünde düzenlenen kırkıncısına Onur Konuğu olduğun “Salihli Şiir İkindileri” kaç yıldır küsülü duruyor. Oysa Salihli’nin şeftalisine, üzümüne, çalışkan insanlarına, inceden gülümseyen o büyük tarihine, hele ki o Anadolu Çınarına (Sevgili Şadan Gökovalı’nın kulakları çınlasın!) ne de yakışıyordu şiir... Ki -sanırım elli ikinci “İkindi” sırasındaydı- düzenleme kurulundan dostlar, kocaman salonda ayakta kaldığımızı fark edince salonun doluluğu nedeniyle özür dilemişlerdi de memnuniyetle gülümsemiştik.

Bu kadarla kalsa iyi... İzmir’in yine seni de birkaç kez ağırladığımız o yüz akı etkinliği “şiir buluşmaları” tarihe karışalı çok oldu. Son yıllarında uluslararası düzeyde yapılmaya başlanan etkinlik, bir yerlerde unutuldu gitti. Hani, otel görevlisi, girişinizi yapmak üzere, “Kimlikleriniz lütfen!” deyince “O benim kitabım!” diyerek gülümsediğin/ gülümsettiğin buluşmalar... Ya o Struga’da olanlar? Adnan Özyalçıner, Sennur Sezer’le birlikte katıldığınız “Struga Şiir Akşamları”nda iki akşam üst üste “yemeksiz” kalıp “ev sahibi”nin “Nema problema!” açıklamasını ikinci akşam “Nema problema... Ima skandala!” diye yanıtladığında da sakin kaldığından kuşkum yok. Gülmen de ölçülüydü, kızmaların da...

Sevgili Kemal Abi,

Bu yakındıklarım, Soma’yı düşününce hafif kalıyor.

Zonguldak” şiirinde “Yerin derinliklerinden geldiler, ellerinde/ susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle.../ Ağır ağır geldiler...” dediğin madenciler var ya... onların üç yüz biri, Soma’da, 2014’ün 13 Mayısında sevdiklerine “gelemediler”!

Kimin yüreği bölünmeden kalabilir/ yeryüzü gurbete dönüştüğü zaman...” diye sorma abi! Sivas Madımak’ta olduğu gibi, Soma’da da adalet, kapalı kapıların arkasına, kilitli sandıklara saklandı ki görene, bulana aşk olsun!..

“...Yaşama bakışım, dünyayı kavrayışım, onu artık sürekli bir kavga olarak nitelediğimi özetliyor. Şiir de bu kavganın bilincini vermekle yükümlü olmalı. İçinde bulunduğumuz durumun, yaşadığımız olayların, düşlediğimiz geleceğin ne olduğunu, nasıl olacağını sezdirmeli, giderek kavratmalı...” diyorsun ya Kemal Abi, insanın acısını, kederini hafifletiyor; sevince ve umuda çağırıyor şiir!

Bir yer var!” diye çıktığın yolda ortaya koyduğun o büyük şiir, yaşamakta olduğumuz şu “ölü yaz”da da umudu yeniden doğuruyor.

........................

Kemal Özer (şair/ 1935-30 Haziran 2009)

Kemal Özer İçin Anı Fotoğrafları”, haz.: Simge Özer Pınarbaşı, anı, Yordam Kitap, 2011, İstanbul

Kimlikleriniz Lütfen”, Kemal Özer, şiir, Yazko Yayınları, 1999, İstanbul

“Sorun yok... ama bu bir skandal!”

Bir Yer Var”, Kemal Özer’in yayımlanan ilk şiiri (1951).