“Yazık Oldu Süleyman Efendi”ye diyen Orhan Veli Kanık dili kullanma becerisiyle, anlattığı konuyu canlı bir tablo gibi işler şiirinde. Şairin bu resimsel dilini Oğuz Tümbaş şöyle açıklıyor: “Orhan Veli Kanık o anda anlattığı konuya ilişkin bir resim çizer zihnimizde. Örneğin ‘Gün Olur’ şiirinde gezinirken, şu dizeleri paylaşır. ‘Dünyalar vardır, düşünemezsiniz; / Çiçekler gürültüyle açar; / Gürültüyle çıkar duman topraktan. / Hele martılar, hele martılar, / Her bir tüylerinde ayrı telaş! / Gün olur, başıma kadar mavi; / Gün olur başıma kadar güneş’ derken, çiçekleri, martıları, mavinin güzelliğini, güneşi zihninizde bir resim gibi çizer. Bu resimsel dili Orhan Veli’nin birçok şiirinde görmek mümkündür. Sokakları, sokaktaki yaşamı, insanları iyi tanıyan, meyhaneleri bilen, doğayla başı hoş bir şairin gözlemleri, duyuşları, resimle dansıdır bu”

Orhan Veli çok genç bir yaşta hayata veda etti ama kısa yaşamına çok şey sığdırdı. ‘Garip Akımı, dostlukları, bugün de büyük bir keyifle okunan şiirleri hakkında neler söylenebilir’ deyince Oğuz Tümbaş kısa hayatına rağmen yakaladığı başarıyı şöyle anlatıyor. “Orhan Veli 36 yıl yaşadı. Şiirle buluştuğu gençlik yıllarından ölümüne değin geçen süre de o kadar kısa ki. Bu kadar kısa bir ömre kocaman bir şiir dünyasını sığdırmasını, devinim kazandırmasını alkışla karşılamak gerek. Orhan Veli ‘halk gibi yapma’yı ya da toplumcu söylemi farklı biçimde yaşar. Döneminde siyasal erkin aldığı kimi kararları, politik bir yaklaşımla eleştirir; diğer yandan da poetikasında önemli bir değişmeyi haber veren yazılar yazar. Ayrıca süreci, şiirlerinde de hem toplumcu göstergelerle hem de lirik bir tutumla yansıtır. Şiirlerdeki toplumcu göstergeler oldukça belirgindir; Orhan Veli, “İstanbul Türküsü” ile “Yol Türküleri”nde, şiirlerin adlarının da haber verdiği gibi, halk romantizmine yönelir. “İstanbul’da Boğaziçi’nde / Bir Garip Orhan Veli’yim / Veli’nin oğluyum / Tarifsiz kederler içindeyim” dediği gibi Bir Garip Orhan Veli’dir, kimi zaman güzel havalarda dalgalanır, şiir yazma tutkusu artar, aşık olur, cımbızlı şiirin “Ne atom bombası / Ne Londra Konferansı / Bir elinde cımbız, / Bir elinde ayna; / Umurunda mı dünya”nın esprili sesiyle yaklaşır. Orhan Veli ve Garip şiirinde çok işlenen izlekler yaşama sevinci, doğa sevgisi, sıradan insanların yaşayışı, çocukluğa dönüş, insan sevgisi, sosyal eleştiri, karamsarlık, hüzün, kır yaşamı, ayrılık, işsizlik, İstanbul, yalnızlık gibi kavramlar, düşünsel yapılar toplumsal duyarlığının da yansıması olarak algılanabilir. Orhan Veli ideolojik değildir, devrimci değildir, toplumcu gerçekçi değildir ama Orhan Veli  insani özellikleriyle bulunmaz güzellikte bir insandır. Kimseyi kırmadan; herkese iyilik, güzellik, incelik, eğlence sunarak yaşayabilmenin gizlerine ermiştir. Yaşamı, insanı güzellikleriyle görüp bunu şiirlerinde, yaşadıkları çevrede gösterebilmiştir. Orhan Veli şiiri denince doğallık, yalınlık, anlaşılırlık, anlam canlılığı, sıradanlık, halk kavramıyla açımlanan duruluk, gülümseten bir yaklaşım, gülmece sıcaklığı aklımıza geliyor. Şiirlerinde izleksel yapı büyük ölçüde belirli bir ‘olay’a dayanıyor. Dili anlaşılır, yalın, duru, gündelik özellikler taşıyan bir yapı içinde kullanıyor.”

“Beni bu güzel havalar mahvetti” diyen şairi 13 Nisan’da doğum gününde sevgi ve saygıyla anıyoruz. “İşim gücüm budur benim / Gökyüzünü boyarım her sabah/ Hepiniz uykudayken / Uyanır bakarsınız ki mavi. /Deniz yırtılır kimi zaman / Bilmezsiniz kim diker / Ben dikerim” İyi ki doğmuş Orhan Veli yoksa her sabah kim boyayacaktı gökyüzünü maviye? Bir Garip Orhan Veli’ye sevgi ve minnetle..