Bu yazının başlığını içeren soruya yanıt arayan ABD’li  James Q. Wilson ve George Kelling, 1982 yılında  ortaya ‘Kırık Camlar Teorisi’ni atarlar.

Eğer ki bir mahallede kırık bir pencere varsa ve tamir edilmeden öylece bırakılmışsa kısa bir zaman içerisinde diğer camlar da kırılmaya mahkumdur. Tamir edilmeden bırakılmış tek kırık cam, olayı kimsenin umursamadığına işarettir.

***

İzmir, geride bıraktığımız bir haftayı yapılması planlanan devasa bir gökdelen’in gölgesinde yaşadı. Kentin dokusuna zarar verecek bu yapıya dair yazılanlar çizilenler ve ‘demeçler’ ortada. Üç defa iptal edilen projeye karşı en net tavır meslek örgütlerinden geldi.

Herkes konuya gökdelen projesinin gerçekleşmesi halinde neler olacağı çerçevesinden bakıyor. Bu pencereden bakan herkes doğal olarak projeye kalın harfler ile karşı çıkıyor. Ben ise meseleye ‘Konak Zorlu Gökdelen’ projesi gerçekleşmezse neler olur noktasından bakmak istiyorum.

Karşılıklı açıklamaların ardından bu proje ‘de’ gerçekleşmezse neler olur birlikte inceleyelim;

Proje gerçekleşmezse, İzmir’de yaşayan insanların İzmirli kalma, İstanbullulaşmama inatlarına, mücadelelerine bir çentik daha eklenecek. İzmir daha fazla İzmir olacak.

Proje gerçekleşmezse, hiçkimse çıkıp ‘Biz İzmir’e ihanet ettik’ açıklaması yapmak zorunda kalmayacak.

Proje gerçekleşmezse, yaşadığımız kentin ya da kentlerin kaderinin sadece bir politikacının iki dudağının ucunda olmadığı ortaya çıkacak.

Proje gerçekleşmezse, yaşadığımız kente ilişkin söz hakkımız olduğu tescillenmiş olacak.

Proje gerçekleşmezse, Gezi’de bir ağaç için sokağa dökülen insanların, gençlerin, ötekilerin aslında bir yere kaybolmadığı, bir ağaç için sokakları dolduranların bir yere kaybolmadığı anlaşılacak.

Proje gerçekleşmezse gökdenlerin kıyıda köşede kalmış, yoksul mahalleleri gizleyemediği ortaya çıkacak. Tıpkı Bayraklı’da olduğu gibi, tıpkı Gültepe gibi...

Proje gerçekleşmezse İzmir’in -eğer bir şeyin kalesiyse- ‘demokrasinin kalesi’ olduğu ispat edilecek.

Ve tabi en önemlisi proje gerçekleşmezse yakın bir gelecekte rantçı sermayenin iştahını kabartan İzmir’in öyle kolay lokma olmadığı ortaya çıkacak.

***

Şimdi, ‘Bir bina nasıl harabeye döner?’ sorusuna ve yanıtına geri dönelim. Siz, tek kırık camlı binanın yerine şehrin bağrına hançerlenen ‘gökdelen’i koyun. Ben size ‘Kırık Camlar Teorisi’ne dair birkaç şey daha anlatayım:

Teoriye göre tek bir kırık cam ile başlayan düzensizlik ortadan kaldırılmazsa beraberinde ‘suç’u da getirir. O bölgede oturan mahalle sakinlerinin yüreklerine salınan korku, insanları kilitli kapılar altında kalmaya teşvik eder. İnsanlar, halk arasında kaba ve kural tanımaz hareketlere git gide duyarsızlaşır. Bunu kırılan sokak lambaları, sokaklara dökülen çöpler izler. Kurallara uyan insanların da ‘sokak’tan el çekmesiyle mahallede orman kanunları işler hale gelir.

ABD’li  James Q. Wilson ve George Kelling,  bir binanın harabeye dönüşü üzerine anlattıklarının ardından bir de çok net bir çözüm ortaya sunarlar, onu da buraya düşelim: ‘Kırık kapı ve pencerelerin vakit kaybetmeden onarılması’

Yani bu proje gerçekleşmezse, kırık pencere ve kapı olmadığı için haliyle ne pencerenin ne de kapının onarılmasına da gerek kalmayacak...