Gizem TABAN/İZGAZETE- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Avrupa Hareketlilik Haftası Etkinlikleri Kapsamında Düzenlenen ‘Otomobilsiz ve İnsan için Kentler’ söyleşisine katıldı. Çankaya semtinde bulunan Gazi Osman Paşa Bulvarı üzerinde gerçekleşen ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’ndan Göktuğ Kara’nın moderatörlüğünü yaptığı söyleşide; AB Türkiye Delegasyonu-Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Bölüm Başkanı Angel Gutıerrez Hıdalgo, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nden Prof. Dr. Erdem Erten ve Doç. Dr. Koray Velibeyoğlu, Cittaslow Metropol İzmir Projesi Koordinatörü Bülent Köstem de konuşmacı olarak yer aldı.

‘TRAFİK YÜKÜ ÇOK FAZLA ANCAK…’
Söyleşide konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Bu özel hafta için Açık Sokaklar Günü ve Otomobilsiz Kent Günü gibi programlarla birlikte toplu ulaşımı, yaya ve bisiklet kullanımını destekleyen pek çok etkinlik organize ettik. Bu yıl İzmir’in 30 ilçesinde, 30 sokağın tamamen vatandaşlarımızın kullanımına açılmasını sağlayarak otomobilsiz şehir düşüncesini İzmir’in her yerinde örneklemeyi amaçladık. İlçe belediyelerimizle koordinasyon içerisinde toplamda 7 bin 522 metrelik yolu, yaya ve bisikletlilerin kullanımına açtık. Kent merkezinde ise Gazi Osman Paşa Bulvarı’nı bir günlüğüne yayalaştırdık. Bugün ayrıca bisiklet kiralama sistemimiz BİSİM bünyesindeki tüm bisikletler, İzmirliler tarafından ücretsiz kullanılabiliyor. Otomobilsiz Kent Günü vesilesiyle cadde ve sokaklarda otomobiller olmadan da gidilmek istenen yere ulaşılabileceğini; toplu ulaşım, yaya ve bisiklet kullanımının, motorlu araçların alternatifi olduğunu paylaşmak istiyoruz. Sokaklarımızın tüm İzmirliler tarafından daha fazla sahiplenilmesini hedefliyoruz. Ulaşım ve trafik yükü, şehirlerimizin en temel sorunlarının başında geliyor. Pandemi sürecini yaşadıktan sonra bu yükün, gün geçtikçe daha da arttığını tecrübe ediyoruz. Biliyorum, İzmir’de de trafik yükü çok fazla. Ancak ne kadar yeni yol açarsak açalım otomobil kullanımı azalmadığı ve toplu ulaşım tercih edilmediği sürece, taşıma kapasitesini aşmamak mümkün değil” açıklamalarında bulundu. 

‘KENTSEL HAREKETLİLİĞİ ARTIRIYORUZ’
Başkan Soyer, kısa vadede trafik yükünü artıran problemleri bazı dokunuşlarla ivedi biçimde aşmaya devam ettiklerini belirterek, “Orta ve uzun vadede ise toplu ulaşımı, raylı sistemleri güçlendirerek ve buna entegre ettiğimiz bisiklet ve yaya ulaşımı ağları oluşturarak köklü çözümler üretiyoruz. Bu kapsamda, İzmir tarihinin en büyük yatırımı olan Buca Metrosu ve yüzde 80 oranında tamamladığımız Narlıdere Metrosu projelerini pandemi ve ekonomik krize rağmen tüm hızıyla uyguluyoruz. Planlama aşamasındaki Karabağlar-Gaziemir Metrosu ile Otogar-Kemalpaşa Metrosu’na ve inşa aşamasındaki Çiğli Tramvayı’na yatırım yapıyoruz. 500 yeni otobüs alma sözü vermiştik. Bunun 451’ini, sadece 2,5 yılda satın aldık. Uğur Mumcu ile Fethi Sekin feribotlarını alarak İZDENİZ filosuna dahil ettik. İzmir’de yaptığımız altyapı ve üstyapı düzenlemeleri, dijital turizm uygulamaları da bu çalışmalarımızın önemli birer parçası. İzmir’in kültür, tarih, gastronomi, kırsal ve doğa destinasyonlarını birbirine bağlayarak kentsel hareketliliği artırıyoruz” diye konuştu. 

‘İLHAM VEREN DÜNYA KENTİ’
Başkan Soyer, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, “Yürümek, araçların hızı nedeniyle görünmez olan pek çok şeyi görünür hale getiriyor, dünyayla ve kendimizle yeniden bağ kurmamızı sağlıyor. Bu nedenle Dünya’nın ilk Citta Slow Metropolü olma yolundaki İzmir’in içinde keyifle yürünebilen bir kent olması için var gücümüzle çalışıyoruz. Avrupa Hareketlilik Haftası, her yıl olduğu gibi bu yıl da sürdürülebilir ulaşım hedeflerimize önemli katkı sağlıyor. İzmir’in dünyadan ilham alan ve diğer şehirlere ilham veren bir dünya kenti olması için bize yol gösteriyor.”

‘DOĞAYLA UYUMLU YAŞAM’ VURGUSU
Doğayla uyumlu yaşamanın önemine de vurgu yapan Başkan Soyer, “Hızlandıkça hazdan uzaklaşıyoruz. Kendimizden biliriz; bir şey hatırlamak için koşuyorsak yavaşlarız. Hız bizi mutluluktan, hazdan uzaklaştırıyor ve hafızamızı kaybettiriyor. Ne kadar yavaşlayabilirsek kendi doğamıza o kadar dönüyoruz. Doğanın hızının o kadar dışına çıkmışız ki bunu doğal hızımız zannediyoruz. Doğru değil. Bizi doğadan uzaklaştırılan bir hızda yaşam sürdürüyoruz. Oysa doğanın bir parçasıyız ve bunu gözden kaçırıyoruz. Böyle olduğu için de kendimize yabancılaşıyor ve mutsuzlaşıyoruz. Şehirlerimizde, ne kadar doğanın ritmiyle uyumlu bir yaşam sürebilirsek mutluluğa da o kadar yaklaşacağız” ifadelerini kullandı. 

‘İKİ BÜYÜK FETİŞ BİZİ ESİR ALIYOR’
Soyer ayrıca, “İki büyük fetişin bizi esir almasından kurtulmamız lazım. Hız ve büyüklük. Bu iki fetiş, hayatımızı esir alıyor, teslim alıyor ve biz huzurumuzu, sağlığımızı, mutluluğumuzu kaybediyoruz. Şehirleri, insanların içinde huzurlu yaşayacağı alanlar olarak tasarlamak ve mümkün olduğu kadar araçlardan hafifletmek gerekiyor.  Citta Slow Metropol, bunun enstrümanlarından biri olacak” dedi.

Editör: Haber Merkezi