Alaybey Mezake Et Arabim Havrası’da gerçekleştirilen sempozyumun birinci oturumunda; sürdürülebilir ulaşım, sağlıklı ve güvenli hareketlilik, sürdürülebilir kentsel hareketlilik planları, sürdürülebilir ulaşımın teşvikinde kentsel tasarım uygulamalarının rolü konuşuldu. Alanında uzman kişiler tarafından konuya ilişkin sunumlar yapıldı.

KENTLERDE DE EŞİTLİK VE ADALET!

Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın da katıldığı ikinci oturumda ise eşitlik, erişilebilirlik ve toplu taşıma, ulaşım politikalarında bisikletli ulaşım, kentte yürünebilirlik konuları masaya yatırıldı.

Ulaşım altyapısı üzerinden kentsel fonksiyonların adil kullanım hakkını tartışmak başlıklı sunumu gerçekleştiren Dokuz eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama bölümünden Doç. Dr. İrem Ayhan Selçuk şunları kaydetti: “Eşitlik ve adalet önemli kavramlar; yaşadığımız kentte bir şehir plancısı olarak kentsel fonksiyonların dağılımını vurgularken adil dağılımını, mekansal yapım yönetmeliğinin çeşitli esasları üzerine de yer seçimine karar verirken bu konuya dikkat ediyorum. Eşitlik ve adalet kavramları birbirine yakın kavramlar gibi gözükse de çok ufak farklarla birbirinden ayrılıyor. Bir kentte sunduğumuz kentsel fonksiyonların dağılımı anlamında kent içerisinde yer seçimine karar verdiğimiz bu fonksiyonları belirli standartlar üzerinden kurgulamamız gerekiyor. Bunu yaparken kentte yaşayan çok farklı grupların olduğunu bazen göz ardı edebiliyoruz. Kent çok kompleksli bir yapı ama bizim küçük alanlar üzerinden çalışarak yürüyüş, bisiklet ya da toplu taşıma üzerinden entegrasyon yaratarak planlı kurgular yapmamız önemli. Yürüyüş, bisiklet, ya da toplu taşıma toplumun her bireyi için sosyal maliyetler açısından katkı sağlıyor. Özel araçların yarattığı maliyetler bunun çok üstünde ve kentte yaşayanların sağlığı açısından dezavantaj yaratıyor. Bunu çok sevdiğim şu cümleyle özetlemek istiyorum: ‘Gelişmiş bir ülke yoksulların araç sahibi olduğu değil, zenginlerin toplu taşımayı tercih ettiği ülkedir’ tabi ki buna yürüyüş ve bisikleti de eklememiz gerekir. El birliğiyle bireyleri toplu taşımaya ve sağlıklı daha temiz enerjiye çekebilmeyi diliyorum.”

“TEK SORUMLU İNSANDIR”

‘Dünya Bizi Nereye Taşır’ başlıklı sunumu ise Bisikletliler Kooperatifi (BİSİKOOP) Başkanı Ahmet Çelikörs gerçekleştirdi. Dünyanın geldiği nokta hakkında konuşan Çelikörs, “2 buçuk milyon yılda 1 milyara gelen insan nüfusu son 185 artarak 8 milyarı geçmiş durumda. Bunun bir çarpan etkisi var, sadece nüfus artışı değil artan nüfusun çıkardığı atıklar, sanayi devrimleri de düşünüldüğünde aklımıza şu soruyu getirmeliyiz: Bu şekilde gidersek dünyada daha ne kadar var olabilir? Yıllar itibariyle sıcaklık sapması yaşandığını biliyoruz, bunun giderek artacağı da öngörülüyor. İklim değişikliğini hepimiz biliyoruz, fosil yakıtlar tüketiliyor ve ortaya çıkan gazlar gezegeni ısıtıyor. Bu şu ana kadar Dünyanın karşılaştığı en büyük tehlikedir, tüm risklerin temelinde yatan neden budur. Karbon salınımını azaltmak için fosil yakıt kullanımını da azaltmalıyız çünkü biz karbon salınımını tamamen durdurana dek dünya ısınmaya devam edecek. Kuraklık nedeniyle bazı vadilerdeki ağaçlar savunmasız kaldı ve kurudu. Çabuk tutuşan ağaçlar nedeniyle neredeyse 3 milyon dönüm arazi yandı. Suyu emecek ağaçlar olmayınca yağmur ve çamur selleri oldu, bunlar su baskınlarına yol açtı. 5 milyon kişinin içme suyu kirlendi. Bunların tek sorumlusu insandır, kentler de bu durumun hem sorumlusu hem de mağduru. Kentler aynı zamanda önemli çözüm alanlarından da bir tanesi. İklim değişikliği ile etkili mücadele edilmelidir. İvedilikle fosil yakıt enerji biçimlerinden vazgeçilmesi, ulaşım sektörü açısından önlemler alınması gerekiyor. Ulaşımda sürdürülebilir, ucuz, erişilebilir yöntemler kullanmak gerekiyor. Güneş paneli kullanımının yaygınlaştırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

YÜRÜNEBİLİRLİK İÇİN ÇALIŞILMALIDIR

Kentte yürünebilirlik konusuna ilişkin sunum yapan Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Ebru Çubukçu da “Yürüyüş bizim en temel ulaşım biçimimiz ve hem bizi hem de dünyayı kurtaracak. Ancak maalesef yayalar kentlerde en çok göz ardı edilen kesimdir. Örneğin yaya geçitleri bile yayalar için değil trafiğin alttan daha hızlı akması için yapılır. Ayrıca yayalar kentlerde çok fazla engelle de karşılaşıyor. Örneğin kaldırımların çöp kutuları ya da çeşitli peyzaj düzenlemeleriyle, işgaliyelerle daraltılması. Bunların önüne geçebilmek adına politikalar üretmemiz gerekiyor. Yapılan tüm araştırmalar yürüyüşün fiziksel ve ruhsal sağlığı olumlu etkilediğini göstermiştir. Aynı zamanda yapılan karşılaştırmalarda mahallelerdeki yürünebilirlik oranları ile ölümlerin ters ilişkili olduğu da gözükmüştür. Bu nedenle kentlerimizdeki yürünebilirliği arttırmalıyız. Bu toplumsal ve bireysel sağlık için olumlu olmakla birlikte dünyanın bugün geldiği nokta açısından da önemli olacaktır” şeklinde konuştu.