GİZEM TABAN/İZ GAZETE- Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Filiz Ceritoğlu Sengel’in başkanı olduğu Efes Selçuk Belediyesi tarafından; üretici ve tüketiciyi buluşturmak, doğaya uyumlu üretim ile herkes için sağlıklı, besleyici ve erişilebilir gıdayı mümkün kılmak, kadın, tarım ve tarihi bir araya getirmek amacıyla hayata geçirilen Efes Tarlası Yaşam Köyü, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla, coşkulu bir törenle resmen açıldı. Festival havasında gerçekleşen açılış programında Efes Selçuk Belediyesi Halk Oyunları Grubu ve Efes Selçuk Belediyesi Kent Korosu sahne aldı. Üretici Pazarı, Tohum Merkezi, Tarım Müzesi, Tarım Kütüphanesi, Toprak Okulu gibi birçok unsuru içinde barındıran ve belediyenin öz sermayesiyle hayata geçirilen Efes Tarlası Yaşam Köyü’nün açılış töreninde Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Tunç Soyer, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Özlem Çerçioğlu, CHP İzmir Milletvekilleri, CHP’li ilçe belediye başkanları, ilçe başkanları, il ve ilçe yöneticileri ile vatandaşlar yer aldı. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği açılışta konuşan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, iktidar mesajları verdi. Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer ve Efes Selçuk Belediye Başkanı Sengel de tarımın ve üretimin önemine vurgu yaptı. 

‘KÖTÜ YÖNETİLİYORUZ AMA UMUTSUZLUĞA KAPILMAK YOK’

Türkiye’nin kötü yönetildiğine vurgu yapan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, iktidar mesajları verdi. Kılıçdaroğlu, “Şundan emin olun kesinlikle motorları maviliklere süreceğiz. En ufak bir endişe duymayın. Türkiye’nin içinde bulunduğu şartları biliyoruz. Her birimiz tek tek düşünüyoruz ne olacak bu memleketimin hali diye. Sizden bir isteğim var sakın umutsuzluğa kapılmayın. Bu ülke babalarımız ve dedelerimiz tarafından kurtulmuşsa en zor koşullarda bağımsızlığı sağlamışsa, Osmanlı’nın kaçırdığı sanayi devrimini yakalamışsa bizim umutsuzluğa kapılma hakkımız yok. Beraber birlikte omuz omuza kadın erkek yaşlı genç çalışacağız. Dolayısıyla Türkiye’nin tarımda da sanayide de vasat bir düzeyde olduğunu biliyorum. Kötü yönetiliyoruz. Türkiye bir aile şirketi gibi yönetiliyor. Yönetilemez. Adaletle bilgiyle erdemle yönetilmesi lazım. Bunlar olunca Türkiye’yi büyüteceğiz. Avrupa’nın tüm ülkeleri 83 milyonu kim doyuracak diye bekliyor. Biz dünyanın parasını ödüyoruz batını egemen güçlerine... Unutmayın, Konya’dan küçük Hollanda’nın yıllık tarım ürünü ihracatı 185 milyar dolar. Türkiye 20 milyar dolar. Neyimiz eksik. Soru şu: Hollanda’dan neyimiz eksik? Her şeyimiz daha fazla. Dağlar, toprak, güneş daha fazla. Bizler tüm bunları düşünerek karar vermek zorundayız” diye konuştu.

‘NEDEN SEÇİM İSTİYORUZ?’

Seçim isteme nedenlerini açıklayan Kılıçdaroğlu, “Seçim istiyoruz. Neden? Vatandaşların daha ağır bir yükle karşı karşıya kalmalarını istenmiyoruz. Türk Lirası güneş görmüş kar gibi eriyor. Bu tabloyu düşünmemiz lazım. Geleceğimizi düşünmemiz lazım. Bizler üretebiliriz; gençlerimiz var. Taşı sıksa suyunu çıkaracak gençlerimiz var. Umudu, geleceği dışarıda aradığını söylüyor. Neden, Türkiye kötü yönetildiği için…. Umutsuzluğa kapılmayın. Bunları gamamınım çözeceğiz yapacağız. Elimiz mahkum yapacağız. Sizlerle, halkımızla beraber yapacağız. Dostlarımızla beraber yapacağız. Dostlarımız kim; dostlarımız manav, kasap, apartman görevlisi, muhtar, belediye başkanı, memurlar, emekliler, gençler… Tamamıyla birlikte Türkiye’yi aydınlığa çıkaracağız. Gücümüz, aklımız, bilgimiz var. Düşünerek yol almak zorundayız. Aklımızı kullanmak zorundayız. Allah’ın verdiği en değerli hazine akıldır” dedi.

ERDOĞAN’A ’128 MİLYAR DOLAR’ ÇIKIŞI

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yüklenen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, ‘128 Milyar Dolar’ tartışmalarına ilişkin konuştu. Kılıçdaroğlu, “Sayın Erdoğan televizyon programına katılmış; “Merkez Bankası’nın parasının nereye gittiği sorulur mu?” diyor. Soruyoruz ya 128 miyar dolar nereye gitti diye. Dünyanın tüm ülkelerinde sorulur. Sorulmayan ülkede insanların ağzına bant çekilmiş demokrasi yok demektir. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını nasıl savunacağız. Hepsini çözeceğiz” dedi.

‘O SANDIK GELECEK’

Kılıçdaroğlu ayrıca, “Ne yaparlarsa yapsınlar sizden isteğim sabırlı olmanız. Taşkın baskın yapabilirleri ama hepimiz dikkatli olacağız. Sandık bugün gelecek yarın gelecek Türkiye’de demokratik yollarla bir dikta yönetimine son vereceğiz. Başarı, dünya siyaset tarihine bir armağan olacak. Demokratik yollarla dikta yönetimine son vermek örnek olacak. Baskı var şiddet var bilgilendirme yok, vatandaş soru bile soramıyor. O zaman yapacağımız sandığı beklemek. O sandık gelecek” dedi.

‘CHP’Lİ BELEDİYELERE DUA ETSİNLER’

CHP’li belediyelerden övgü dolu sözlerle bahseden Kılıçdaroğlu, “Yerel seçimlerde ‘Sakın ha CHP’li belediyeler oy vermeyin’ diyordu, ‘Yardımları keserler’ diyorlardı. Ankara için teröristler su faturalarını düzenleyecek… Ama bu halkın feraset duygusuna güveniyorum. Yetkilendirdiler mi, yetkilendirdiler. Ankara’yı, İstanbul’u, Mersin’i, Adana’yı aldık. Şimdi başkanlarımız pandemi döneminde tarih yazıyorlar. Oturup kalkıp CHP’li belediyelere dua etsinler. 5 maskeyi dağıtamadılar. En büyükten en küçüğe kadar belediyelerimiz 24 saat çalıştı. Bizim bir özelliğimiz var; biz cebimiz ailemiz için değil halkımız için çalışırız. Bu ülkede hiçbir çocuğun yatağa aç girmeyeceği bir Türkiye için çalışırız. Yeri geldiğinde kendimizi feda etmeyi de biliriz. Be yanmasam sen yanmasan nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa…” dedi.

BAŞKANLARA TALİMAT: ‘ŞİKAYET ETMEYECEKSİNİZ!’

Partisinin belediye başkanlarına da talimatlarda bulunan Kılıçdaroğlu, “Baskı gelecektir, asla şikayet etmeyeceksiniz. Görevimiz engeli aşmak halkla, kucaklaşmak” dedi.

‘İNSANCA, HAKÇA BİR DÜZEN KURACAĞIZ’

İktidara geldiklerinde yapacaklarından bahseden Kılıçdaroğlu, “Saray ve şürekası bir ülkeyi yönetiyor. Asgari 2800 civarında.  Biz ne yapıyoruz? Asgari ücret en az 3 bin 100 lira. Onların veremediğini biz veriyoruz. Tüm engellere rağmen veriyoruz. Demek ki çalışırsanız, kul hakkını korursanız yolsuzluk yapmazsanız olur. Türkiye zengin bir ülke. Biz bunun beraber çözeceğiz. Sözüm söz. Her evde bereket huzur olacak. Nerede olursa olsun hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Hiçbir aile ben yoksulum bu topraklarda demeyecek. Bunun sözünü veriyorum. Aile destekleri sigortasını getireceğiz. Bunu asla unutmayın. Hiçbir aile benim gelirim yok demeyecek. Gerekse asgari gelir güvencesini sağlanacak. 21’inci yüzyılda Türkiye’de çocuklar yatağa aç mı girer. İnsanlar açlıktan intihar ediyor. Bu Türkiye’nin ayıbı değil mii.  Bu ayıptan kurtaracağız. Beraber, birlikte yapacağız. Kararlıyım. Çiftçi arkadaşlarım unutmasınlar Ziraat’i çiftçiye hizmet eden banka haline getireceğiz. Halk bankasını esnafa hizmet eden banka haline getireceğiz. Çiftçiye her türlü destek verilecek. İktidara geldiğimiz çiftçimizin kredi faizlerini sileceğiz. Elin oğlunun faizlerini siliyorsun çiftçiyi neden silmiyorsun. Zarar eden kim çiftçi esnaf, sanayici, kobici... Türkiye bunu kaldırmaz. Kaldıramadığı için biz bu düzene son vereceğiz. Ecevit’in dediği gibi insanca ve hakça bir düzen kuracağız. Peygamberimiz’in söylediği gibi, komşumuz açken biz uyumayacağız. Devleti yönetenler uyumayacak. Türkiye’nin neredeyse aç yoksulluk sınırın altında kalıyor, Saray’dakiler sefahat içinde… Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar. Bunu sonlandıracağız” açıklamalarında bulundu. 

‘BANA GÜVENİN’

‘Bana güvenin’ diyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu,  “Bunları, kararlılıkla inançla düzelteceğim. Kamu görevlileri devletin işini yapacak. Siyasi partinin memuru polisi subayı olmaz, bunlar ayrıdır. Devleti güçlendirmemiz saygın kılmamız lazım. Devlet ürettiği zaman güçlü olur. Dünyada ses getirir. Bunların hepsini yapacağız. Moralinizi bozmayın. Büyük sıkıntılar var ama bunları aşmaya biliyoruz. Rehberimiz Atatürk. Neyi hedef gösterdi bize? Atatürkçülüğü de bize yanlış öğretiyorlar… İki temel yapı vardır: Biri Gazi Mustafa Kemal Atatürk der ki, ‘Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’ der. Bu siyasi bağımsızlık söylemidir. İkincisi ekonomik bağımsızlık. Savaş meydanlarında kazanılan zaferler ekonomik bağımsızlıkla taçlandırılmadıkça… Türkiye bugün Londra’daki bir avuç tefeciye hizmet eder hale getirildiyse ekonomik bağımsızlık tehlikededir. Bu gerçeklerden yola çıkarak hareket edeceğiz. Atatürk Osmanlı’nın borçlarını son kuruşuna kadar ödemiştir, kimse bize laf etmesin diye. Osmanlı’nın kaçırdığı sanayi devrimini yakalamıştır. Üretmek değerlidir. Üretmekten değerli bir şey yoktur. tarlada fabrikada sanatta kültürde üreteceksiniz. Üretim sihirli bir sözcüktür. Bağımsız olmayan bir ülkenin üretim damarları kesilmiş demektir. Siyasi bağımsızlığımızı ekonomili bağımsızlığımızla taçlandırmak zorundayız. Fasulye saman mı et mi üretemiyoruz. Tarımı desteklediğimiz andan itibaren çiftçimiz tüm Ortadoğu’yu Avrupa’yı besler.  Bunu yapacağız” ifadelerini kullandı. 

‘GÖRKEMLİ TÜRKİYE’Yİ YENİDEN İNŞA EDECEĞİZ’

Kılıçdaroğlu, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Bir şeyi daha unutmayın, Allah’ın izniyle iktidara geldiğimizde tarım yapılıyorsa o köye mutlaka bir tane ziraat mühendisi görevlendireceğiz. Hayvancılık yapılıyorsa bir tane veteriner görevlendireceğiz. Bunları yapacağız. Dışarıda işsiz var çalışmak istiyor tarlalar var üretmek istiyor ama siyaset buna izin vermiyor. Bu siyaset anlayışını yok edeceğiz… Güzel ve görkemli Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz.”

‘YANLIŞ POLİTİKALAR 3 ANA SONUÇ DOĞURDU’

‘Bu projenin, “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonumuz çerçevesinde uyguladığımız İzmir Tarımı politikalarına güç kazandıracağına yürekten inanıyorum’ diyerek sözlerine başlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, hükümetin tarım politikalarına eleştirilerde bulundu. Başkan Soyer, “Küresel pandemi, günbegün daha da yoğun hissettiğimiz iklim krizinin etkilerini ve yakın gelecekte en temel sorunların başında su krizi, tarım ve sağlıklı gıdaya erişim gibi meseleler olacağını, tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi. Üzerinde yaşadığımız bu güzel topraklarda üretim yapmanın ve topraklarımızın bize sunduğu nimetlere sahip çıkmanın önemini, tükenen su kaynaklarımızın yaşamsallığını, bu süreçte bir kez daha kavradık.16 yılda ülkemizde 3 milyon 500 bin hektar arazi, tarım dışına çıktı. Bu rakam son 30 yıl için 5 milyon hektar araziye ulaşıyor. Bu miktarın içinde özellikle buğday ekim alanı olan 3 milyon hektarın yok olması, günümüzde buğday ve saman ithalatının temel sebebidir. Ülkemizde tarımın içine düştüğü bu çıkmaz, kendiliğinden olmadı; aksine bilinçli bir tercihin sonucu. Son 20 yıl içerisinde uygulanan yanlış politikalar neticesinde; ekonomik, toplumsal ve ekolojik açıdan üç ana sonuç doğmuş durumda. Bir; ekonomik açıdan: Türkiye’nin gıda güvenliği ve kırsal ekonominin geleceği, ciddi tehdit altına girdi. İki; toplumsal açıdan: Tarım alanları ve sektörü yerli ve küçük üreticinin elinden, büyük ve küresel tarım şirketlerine geçti. Kent ve kır yoksulluğu oluştu. Üç; ekolojik açıdan: Türkiye’nin su kaynakları, günbegün yok olmaya yüz tutarak toprağın kuraklaşması hızlandı ve ekosistemimiz çöküntüye uğradı” diye konuştu. 

‘YERLİ VE MİLLİ TARIM’ VURGUSU

‘Başka Bir Tarım Mümkün’ çerçevesinde inşa ettikleri İzmir Tarımının, İzmir’den başlayarak yerli ve milli bir tarım politikasını inşa etme projesi olduğunu vurgulayan Başkan Soyer, “İzmir Tarımını, Türkiye’de bugüne kadar uygulanan tarım politikasından ayıran iki temel fark; kuraklıkla ve yoksullukla mücadeledir. Ülkemizde suyumuzun yüzde 77’si, tarım için kullanılıyor. Biz İzmir Tarımı ile ekonomik değeri yüksek ve suyu az tüketen stratejik ürünleri destekleyerek tarımda harcanan suyu, yüzde 50 oranında azaltmayı hedefliyoruz. Kuraklığa karşı çiftçimizi ve şehrimizdeki milyonları koruyor, içme suyu kaynaklarımızı teminat altına alıyoruz. İzmir Tarımının yoksullukla mücadeleyi de amaçlıyor. Biz tarımı, sadece tarlada başlayıp tarlada biten bir faaliyet olarak görmüyoruz. İzmir Tarımı ile bunun çok ötesine geçiyoruz. Lojistiği, paketlenmesi, ürünlerin işlenmesi, markalaşması, satışı, ihracatı, Ar-Ge ve eğitim faaliyetleri ile tarım sektörünün tüm ayaklarını bir bütün olarak destekliyoruz. Başka Bir Tarım Mümkün vizyonumuz ve İzmir Tarımı; köylümüzün alın terine sahip çıkmak, kuraklık ve yoksullukla mücadele etmek, adil ve doğaya saygılı bir üretim yaparak işsizlik, enflasyon ve adaletsizliği sona erdirmek, hakça paylaşmak, sağlıklı, güvenilir ve ucuz gıdaya erişimi sağlamak gibi pek çok yönüyle İzmir’den başlayarak ülkemize yaygınlaştırmayı hedeflediğimiz politikalar bütünüdür” açıklamalarında bulundu.

‘SERMAYEDARLARA DEĞİL GELECEĞE YATIRIM YAPIYORUZ’

Efes Tarlası Yaşam Köyü’nü cumhuriyet döneminin köy enstitülerinden ilham alarak hayata geçirdiklerini belirterek sözlerine başlayan Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel de şöyle konuştu: “Nasıl büyük bir heyecan içinde olduğumu size anlatmam mümkün değil. Sayın Genel Başkanımızın burada olması ve Efes Selçuk’ta ilk defa kadın belediye başkanına inanan halkın ve çalışanların en büyük projemizde bizleri onurlandırdınız. Öyle ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün köylülerin gözleri ile görebilecekleri, çalışmaları için örnek tutabilecekleri verimli, modern merkezleri kurma hedefiyle tohum merkezi, tarım müzesi, toprak okulu, üretici pazarı, uygulama plantasyon alanları ve seraları ile birlikte tam anlamıyla yeni bir yaşamı desteklemek için buradayız. Belki çok büyük projelerimiz olmayabilir ama insanların kalbine dokunacak ve çocuklarımızdan başlamak üzere geleceğe ciddi projelerimiz var demiştik. Biz birkaç sermayedara değil, yatırımımızı geleceğe yaparız’ demiştik, sözümüzü tuttuk. Cumhuriyet döneminin köy enstitülerinden ilham aldık. Toprağa dair eğitimleri uygulamalı olarak vereceğimiz toprak okulu ile aile tarımını desteklediğimizi ve gelecek nesle emanet ettiğimizi belirtmek isterim.”

‘ÜRETEN VE GÜÇLENEN İBİR TÜRKİYE İÇİN ÇALIŞIYORUZ’

Üreten ve güçlenen bir Türkiye için çalıştıklarının altını çizen Başkan Sengel, “Yerle tohumu fide haline getirip üretici ile buluşturmak ve alım garantisi vermek bizim için mutluluk. Bundan sonra ücretsiz bir şekilde toprak analizi yapılacak ve çiftçilerimiz toprağın neye ihtiyacı var ona kulak verecek. Efes Selçuk Belediyesi olarak park ve bahçelerimizin çevresel tüm atıklarını kompost gübreye çeviriyor ve onları tekrar üreticiye vererek yerel tohumdan oluşan fidelerin onlar tarafından yetişmesini sağlıyoruz. Efes Selçuk’ta kadınlarımızı vitrinde tutmaktan yana değil, kadın kenti olan Selçuk’ta kadınlarımızı sosyal, ekonomik hayatta ve aile içinde güçlü ve özgür tutuyoruz. Geçmişten günümüze tarımı herkese anlatmak istiyoruz. Halkın içine girmediği, dair olmadığı hiçbir organizasyon başarıya ulaşmamış diyoruz. Bu gücü doğuran esasında halkın kendisidir. Bizler gıda egemenliğini savunuyor, halk ile birlikte yepyeni bir gelecek için Türkiye Cumhuriyeti’nin fabrika ayarlarına geri dönmesi için üreten ve güçlenen bir Türkiye için çalışıyoruz. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında çocuklarımıza umut ve kararlılığı emanet ediyoruz. Bizler biliyoruz ki yaşam toprakta filizlenir” dedi.

Editör: Haber Merkezi