İzmir Kent Konseyi Başkanı Çağrı Gruşçu, 'Ankara, çek elini İzmir'in üzerinden' başlıklı bir yazı kaleme aldı.  'Şehircilik merkezden, ağır ve hantal bürokrasiyle yürümez, yürütülemez. Yapay zekânın geliştiği bir dönemde ağır ve hantal zekânız bu işlere yetmez' ifadelerinin kullanıldığı yazı Ege Politik gazetesinde yayınlandı.

Başkan Gruşçu'nun yazısının tamamı şu şekilde: 

"Türkiye’deki merkezileşme; ötekileştirme politikasını, kutuplaşmayı ve kaos ortamını gitgide besliyor.

İdari vesayet ile yönetim şekli, şehirleri yozlaştırıyor, yönetilemez kılıyor.

Merkezi otorite ne derse, neye karar verirse o oluyor.

Türkiye’nin acilen bu hastalıktan kurtulması gerekiyor!

***

Yerelleşmeye ihtiyacımız var.

Daha yerel olmaya.

Öz niteliklerimizi korumaya.

Kendi kendimize yetebilmeye.

Sorunları yerinde çözebilmeye.

Geleceği yerelde tasarlamaya.

Ama bu kafayla, ne köye, ne kasabaya…

***

İzmir, en önemli örnek.

İzmir’de olana olamayana Ankara karar veriyor.

Sonra da, ‘siz yapamadınız, yaptırmadınız, biz yaptık’ gibi ucuz ve basit siyasi söylemlerle yerel yönetimlere sataşılıyor.

Yetkileri elinden alınmış, başkanı görevden uzaklaştırılmış belediyeler itibarsızlaştırılıyor.

Bunlar bilerek yapılıyor.

Merkeze daha bağlı bir otorite; yerel yönetimler üzerinde tahakküm kurulmak isteniyor.

Bu, senin, benim yani halkın hakkına, kararına, iradesine balyoz vurmak, tahakküm kurmak anlamına geliyor.

Bir yandan da kentin kültürüne uygun olmayan abuk sabuk iş ve projelerle günü kurtarmak, siyaseti kotarmak, oy toplamak için kentin geleceğine ipotek konuluyor.

Yasalar, merkezi idarenin kentler üzerinde tahakküm kurmasına olanak tanır şekilde düzenleniyor.

***

Şimdi, merkezi idareye bir önerim var.

Şehircilik merkezden, ağır ve hantal bürokrasiyle yürümez, yürütülemez.

Akıllı şehirlerden, Endüstri 4.0’dan, yapay zekanın olduğu bir dönemden bahsediyoruz.

Yapay zekânın geliştiği bir dönemde ağır ve hantal zekânız bu işlere yetmez.

O yüzden artık, çevreyle barışık, değerlerini yaşatan ve koruyan, daha yaşanabilir, nefes alan, insanların yaşamaktan keyif aldığı şehirleri yaratmak zorundayız.

Bunun yolu da katılımcı bir yerel idare ve vesayetten uzak bir merkezi idareden geçiyor.

Gerçekten büyümek ve üretmek istiyorsanız, bu vesayet anlayışından vazgeçin.İzmir’in üzerinden elinizi çekin.

Kentleri, kaderlerini kendi başlarına tayin edecek şekilde rahat bırakın.

Dünya bunu uyguluyor. Uygulayan ülkeler hızla büyüyor. Şehirler daha çok üretiyor.

Çünkü kentin havasına, suyuna, taşına, toprağına sahip çıkıyorlar. Kenti kentliyle yönetiyorlar.

Küresel düşünüp yerel hareket ediyorlar.

Küresel düşünüp yerel hareket etmeye; ihtiyacımız var."

Editör: Haber Merkezi