Gizem TABAN/İZGAZETE- İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Barosu kentin insan haklarının başkenti olması yolunda tarihi bir adım attı. Büyükşehir Belediyesi ve Baro ‘İzmir İnsan Hakları Başkenti’ projesinin protokolünü imzaladı. Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleşen protokol törenine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, İzmir Barosu Başkanı Avukat Özkan Yücel, İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyeleri, CHP’li ilçe belediye başkanları, CHP’li ilçe başkanları katıldı. Programda konuşan Genel Başkan Yardımcısı Karaca, Başkan Soyer ve Baro Başkanı Yücel önemli açıklamalarda bulundu. Projenin Türkiye’ye örnek bir model oluşturacağı ifade edildi. 

‘TARİHİ ANA TANIKLIK EDİYORUZ’
Programın açılış konuşmasını yapan CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca şunları söyledi:
“Birlemiş Milletler (BM) tarafından İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin imzalanması ve kabulünün 72’nci yılında İzmir’de çok önemli ve CHP adına hedeflediğimiz iktidarda insan hakları odaklı, hak temeli bakış açısının en büyük adımının atılacağı bugünde sizlerle birlikte olmaktan onur duyuyorum. CHP İnsan haklarını adresi olacak diyerek, hak bilincini birlikte yerleştireceğiz diyerek, sağlık hakkından eğitim hakkına, temel insan temel insan haklarının tamamında mücadeleyi birlikte vereceğiz diyerek, kalemiyle doğruları yazmaktan asla çekinmeyen ve vatandaşımızın doğru bilgiye uğraşmasını önleyici engelleri elinin tersiyle iterek mücadele eden değerli basın emekçilerimizin hak mücadelesinde yanlarında olacağız diyerek, anayasal çalışma hakkını elinden alındığı için 10 milyon işsiz vatandaşın yanlarında olacağız diyerek, günde  39 liraya mahkum edilen 3 milyonun üzerindeki emekçi kardeşlerimiz için, işten atılan işsiz bırakılan çalışma hakkı elinden alınan tüm vatandaşlarımızın mücadelesinde birlikte olacağız diyerek yola çıktığımız İzmir İnsan Haklarının Başkenti Projesinde çok önemli bir günü paylaşıyoruz. Kadına cinayetlerinde, kadına karşı şiddette, çocuk istismarının ihmalinde, engelli vatandaşlarımızın hak mücadelesinde, mültecilerimizin, ,ülkemizin yaşadığı sorunlarına çözüm üretme adına İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Barosu arasında hak temelli bakış açısının oluşturulması hak bilincinin yerleştirilmesi ve tüm bahsettiğim mücadele alanlarında insan hakları ihlalleri alanında vatandaşlarımızın yargıya erişim hakkı önündeki engelleri kaldırmak adına çok önemli bir protokolü birazdan imzalayacak. Biz de bu tarihi ana tanıklık edeceğiz. İzmir, barışın dostluğun kardeşliğin tarihi kültürel yapısıyla da öncelikli olan bir kent. Ve bu kentten de uluslararası insan hakları mücadelesinde CHP iktidarının bakış açısını ortaya koyacak, yerelde insan hakları mücadelesi ve bilincinin yerleşmesi ve mücadelesinde anlamlı bir kent olması bakımından İnsan Haklarının Başkenti olmayı en çok hak eden kentlerden biri. Ben CHP’nin insan hakları temelli iktidar mücadelesi ve yolunda çok önemli bir katkıya imza attıkları için İzmir Büyükşehir Belediyemizi ve İzmir Barosu’nu tebrik ediyorum. Bundan sonraki hak temelli mücadelede tüm illerimizde bu protokol ve mücadele anlayışının hakim kılınması için omuz omuza sürdüreceğimiz, ve iktidarımıza, güçlendirilmiş parlamenter demokraside, demokrasinin olmazsa olmazı olan insan haklarının tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve vatandaşlarımızda yerleşmesinde vereceği katkılardan dolayı teşekkür ediyorum.”

‘İNSAN HAKLARINA DAİR PEK ÇOK SORUN YAŞANIYOR’
Dünyada ve ülkede insan haklarına dair çok ciddi sorunlar yaşandığını belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Büyükşehir Belediyesi'nin İzmir'de insan haklarının yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi için birçok çalışma yürüttüğünün altını çizdi. Başkan Soyer şöyle konuştu: “Bugün İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler tarafından kabulünün 72’inci yıldönümü. 72 yıl sonra bugün ne yazık ki, o koşullarda kabul edilen insan hakları sözleşmesinin uzağında olduğumuzu bilmemiz gerekiyor. Çünkü bugün halen dünyada ve ülkemizde, insan haklarıyla ilgili çok ciddi sorunlar yaşanıyor. Uzlaşma kültürünün yerini kutuplaşma, özgürlük ve hakların yerini ihlâller ve eşitsizlik almış durumda. Ancak bunu değiştirmek, doğduğu andan itibaren herkesin ayrımsız şekilde eşit haklara sahip olduğunu, bu hakların evrensel, bütünsel ve bölünmez olduğunu göstermek bizim elimizde. İzmir Büyükşehir Belediyesi işte bu anlayışla; İzmir'de insan haklarının yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi için pek çok çalışma yürütüyor. Kentte yaşayan farklı toplumsal kesimlerin ihtiyaçlarını gözeterek, birbirleriyle temasını sağlayarak kültürler arası bir şehir modeli oluşmasına dönük faaliyetler yürütüyoruz. Kadın Hakları, Çocuk Hakları, Engelli Hakları’na yönelik hizmet üreten birimlerimizde, hak temelli eşitlikçi çalışmalar yapıyoruz. İzmir’de her türlü ayrımcılığa karşı mücadele etmek ve kentin bütününde toplumsal barışın tesisi için, insan hakları, sosyal adalet ve bir arada yaşam kültürünü desteklemek amacıyla Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığımız bünyesinde kurduğumuz Kentsel Adalet ve Eşitlik Şube Müdürlüğü de hizmetlerine başladı.”

‘OLUŞTURMAK İSTEDİĞİMİZ İKLİM AYRIMCILIĞIN PANZEHİRİDİR’
'İzmir İnsan Haklarının Başkenti' Projesi’nin örnek bir model olacağını söyleyen Soyer, “Bu proje tüm bu çalışmalarımızın içinde çok önemli bir yer tutacak. Demokrasi ve insan hakları, bizim için bir kent yönetiminin ana prensibi. Çünkü demokrasinin özünde; eşit yurttaşlık var. Hiçbir ayrım gözetmeksizin herkesin söz hakkının olması ve farklı görüşlere saygı var. Yani demokrasiyi gerçek anlamıyla uyguladığınızda, zaten insanın doğduğu andan itibaren kazandığı hakları, güvence altına almış olursunuz. Dolayısıyla demokrasi ve insan hakları; birbirinden doğan, birbirini tamamlayan ve besleyen güçlü bir ilişkiye sahip. İzmir İnsan Haklarının Başkenti Projesi, tam olarak bunu içeriyor. Amacımız demokrasinin pratikte yaşam bulduğu; dili, dini, inancı, etnik yapısı, cinsiyeti, gelir düzeyi, eğitim seviyesi ne olursa olsun herkesin İzmir’de, birbirinin haklarına saygı duyduğu, ortak bir gelecek duygusuyla bir arada yaşadığı bir şehir iklimini yaratmak. İzmir’de hayata geçirmeye çalıştığımız bu iklim; son yıllarda tüm dünyada popülist yönetimlerin, toplumlarda yarattığı kamplaşma, kutuplaşma, ayrımcılık ve nefret söylemlerinin panzehiridir. Yerel yönetim ve sivil toplum iş birliğinde İzmir İnsan Haklarının Başkenti vizyonu, İzmir’in binlerce yıllık geçmişi, kültürel mirası, Anadolu ve Akdeniz’deki eşsiz rolü çerçevesinde; ülkemizin ve bölge ülkelerinin ihtiyacı olan demokrasi ve hukuk devletini, yerelden en güçlü şekilde inşa etmenin, örnek bir modelini oluşturacak. Temennimiz; demokrasi ve insan hakları bağlamında tüm dünyada yaşanan daralma ve geriye gidişe karşı çoğulculuğun, eşitliğin, özgürlüklerin ve adil bir yaşamın var olabileceğini, şehrimizden başlayarak değiştirebileceğimizin umudunu büyütmek” açıklamalarında bulundu.

‘ADALETE ERİŞİMİ KOLAYLAŞTIRACAĞIZ’
Projenin İzmir’in demokrasi ve insan hakları temelinde gelişmesine büyük katkılar sunacağını vurgulayan Başkan Soyer, “Projemiz kapsamında; İzmir’de insan hakları bilincinin yükseltilmesi, demokratik hakların tüm toplumsal kesimlerce özümsenmesini sağlayacak eğitim çalışmaları yapacağız. Başta dezavantajlı toplumsal gruplar olmak üzere tüm İzmirlilerin temel ihtiyacı olan adalete erişimini kolaylaştıracağız. Çocuk hakları, kadın hakları, şiddetle mücadele ve mülteci hakları gibi yaygın hak ihlâllerinin tespiti, adli makamlara yönlendirilmesi ve Baro tarafından hukuki yardım hizmetinin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayacağız. Biz İzmir’de, refahın artması ve bu refahın, hakça paylaşımının mücadelesini veriyoruz. Stratejik planımızdaki ana hedeflerimizden birini demokrasi olarak belirledik. Çünkü İzmir’in kalkınması ve zenginleşmesinin en temel koşulunun; demokrasi ve insan haklarını, yaşamın tüm kılcallarına yaymak ve korumak olduğunu biliyoruz. Demokrasi ve insan haklarını gözetmeden, bir kentin veya bir ülkenin zenginleşmesinin, sadece belli bir zümrenin refahının artması demek olduğunu ve yönetimlerin otoriterleşmesi sonucunu doğurduğunu, dünyadaki örneklerden görüyoruz. Hiç şüphem yok ki “İzmir, İnsan Haklarının Başkenti” projesi, İzmir’in demokrasi ve insan hakları temelinde gelişmesi hedefimize, büyük katkılar sunacak ve bizlere rehberlik edecek” dedi. 

‘TÜRKİYE’YE ÖRNEK MODEL’
İzmir Barosu Başkanı Avukat Özkan Yücel de, “Bu, bizi açımızdan çocuklarımıza, kadınlarımıza ve dezavantajlı yurttaşlarımıza karşı yerine getirilmesi gereken bir görevdir. Biz bu görevi yerine getirebilmek için yola çıktık. Bu 1,5 yıl önce başlattığımız bir projeydi. Bu alanda yerel yönetimlerle iş birliğini önemsedik ve geldiğimiz nokta itibariyle İzmir Büyükşehir Belediyesiyle bu protokol imzalayacak olan İzmir Barosu açısından onur veren bir gelişme. Şunun farkındayız. Yazılı metinleri hayata geçirmek, bunu hayatta uygulanabilir kılmak ve yurttaşların gerçekten adalete erişimi konusunda bir gelişme sağlayabilmek bu projesinin başarısı olacaktır. Bunu başarabildiğimiz ölçüde Türkiye’ye örnek bir kent, Türkiye’ye örnek bir çalışma modelini sunmuş olacağız” diye konuştu.

‘MERKEZİ OTORİTE EKSİLERDE’
Merkezi hükümete eleştirilerde bulunan Yücel, “Bu işi neden yapıyoruz? Merkezi otorite her geçen gün insan hakları konusunda olumsuz yol almaya devam ediyor.  10 üzerinden bir değerlendirme yaparsak sıfırlar çok kalır. Eksilerdeyiz. ifade özgürlüğü yok, hak arayan kadınlara yönelik şiddet, istismara uğrayan çocukların korunmasına yönelik tedbirlerdeki eksiklik… Bütün bu hak ihalelerine karşı merkezi otoritede hiçbir değişim sağlanmadı. Merkezi otorite sustuğu ölçüde biz de susmaya devam mı edeceğiz? Hayır. Mücadele edeceğiz. İnanıyoruz ki yerelden merkeze doğru örgütlenecek bir insan hakları modeli mümkün. Yerelden merkeze doğru insan haklarını hakim kılacak bir yönetim anlayışı mümkün ve bunu 112 yıllık İzmir Barosu’nun desteğiyle İzmir Büyükşehir Belediyesi birlikte başarabiliriz diye düşünüyorum. Buna yönelik insan kaynağımız ve inancımız var. Önemli olan İzmir’i bölgenin barış içerisinde yaşayan ve insan haklarına dayalı lider kent konumuna getirebilmesi için bu projenin hayta geçirilmesi imza atmak kadar önemli. Biz, çocuklarımıza, kadınlarımıza ve dezavantajı vatandaşlarımıza söz veriyoruz, asla yalnız değilsiniz. Adalete erişim konusunda asla yalnız olmayacaksınız. Sizin hakkınızı koruyabilmeniz için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Bu imzalar bunun birer garantisi olacaktır” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi