İZ GAZETE - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile gazetemiz yazarlarının gerçekleştirdiği buluşmada Soyer’in gazetemiz yazarlarının sorularına verdiği yanıtları İz Gazete okuyucular ile paylaşmaya devam ediyoruz. Yazı dizisinde Tunç Soyer’in kamuoyunda merak edilenlere dair fikirlerini okuyucularımız ile paylaşmıştık.

Tunç Soyer yazı dizisinin sonuncusu olan beşinci yazı dizisinde Soyer’in İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde gerçekleştirecekleri eğitime yönelik çalışmaları hakkında konuştu. Eğitim konusunda asıl konsantrasyonlarının 0-6 yaş grubu eğitimi üzerine olacağını ifade eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, şöyle konuştu: “‘Hoş geldin bebek’ diye bir paket vermeye başladık çocuklara. Bu paketin içerisinde yedi tane kitap var. Selçuk Şirin’in 0-3 ay, 3-6 ay, 6-9 ay, 9-12 ay periyotlarda, çocuklar için hazırladığı kitaplardan oluşuyor. Biz şunu öğrendik ki bir insan evladının öğrenme kapasitesinin yüzde 80’i 0-6 yaşa arasında tamamlanıyor. Beyin fonksiyonlarının yüzde 80’e yakını yine 0-6 yaş arasında tamamlanıyor. Şöyle bir makale de okudum mesela: ‘Üniversite eğitimi gereksizdir. Asıl mesele 0-3 yaşa arası verilen eğitimdir. Bizde de mesela hiç olmayan bir alan. Tamamen boşluktur. Bizde kreş ile başlarsınız eğitime. Oysa 0-3 yaş çocuğunun eğitimi temel eğitimdir. Bizim talip olduğumuz yaş grubu da aslında bu yaş grubu. Bir kere bunu da besleyecek enstrüman icat ediyoruz. Masal evleri de bunlardan bir tanesi. İki üniteden oluşuyor bu masal evleri. Bir tarafta 0-6 yaşa grubundaki çocuklara bakılıyor, buna kreş diyebilirsiniz, bir tarafta da onların anneleri aile ekonomisine katkı verecek bir iş yapıyorlar. Özetle annenin çalıştığı, ürettiği, çocuğun da bakıldığı mekanlar bunlar. Bunları bütün İzmir’e yaymak istiyoruz. Olabildiğince geniş bir ağ içerisinde yaymak istiyoruz”

FİNLANDİYA MODELİ

Eğitimde Finlandiya Modeli üzerine bir çalışma yürüttüklerini ifade eden Soyer, Fin Eğitim Bakanlığı’nda uzmanlar ile anlaştıklarını ve İzmir’deki eğitmenlere eğitim vereceklerini kaydetti. Soyer, “Çalışmalarımız içerisinde farklı modeller de var. Bütün bunları 2020 içerisinde etüt edeceğiz. Belki seçeceğimiz bir tanesine yoğunlaşarak onunla devam edeceğiz. Bu biraz öğrenerek yaşayacağımız bir şey. Eğitimden anladığımız bu değil. Mesela Akdeniz Dilleri Eğitim Merkezi kuruyoruz. Onu da Şubat ayı içerisinde açacağız. Akdeniz’de kullanılan Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Arapça ve Yunanca’yı 25’er kişilik sınıflarda bütün İzmirlilere açıyoruz. Farklı eğitim alanlarında da var olacağız. Özellikle de Milli Eğitim müfredatının boş bıraktığı ya da yetersiz kaldığını düşündüğümüz alanlarda” şeklinde konuştu.

‘UÇUŞ BAŞLATACAĞIZ’

Soyer, İzmir’de gerçekleştirilecek olan Terra Madre ve diğer festivallere şehrin hazır olup olmadığı üzerine bir soruya ise şöyle yanıt verdi: “Universiade’a aday olunduğu zaman hiçbir şey yoktu. Ancak adaylık sürecinde ne kadar tesis yapılması gerekiyorsa o kadar tesis vaktinde yapıldı, yetiştirildi. İzmir’e altı farklı noktadan doğrudan uçuş başlatacağız 2020 yılı içerisinde. Kent buna hazır değil, ama potansiyeli buna hazır. Biz bununla ilgili adım attıkça bununla ilgili adımlar atılacak ve bunların gerekleri yapılmaya başlanacak. Buradaki temel çekincemiz ve yaklaşımımız kentin doğasını korumak. Bir belediye başkanının asli görevi kentini korumasıdır. Bizim asli görevimiz kentin doğasına sahip çıkmaktır. Bu ana görev çerçevesinde ne kadar tarımı büyütürseniz, ne kadar turizmi büyütürseniz büyütün. Ama asıl olan doğayı korumaktır. Bu perspektif kaldığı sürece büyümeye devam edeceğiz. Doğayı tahrip etmeden ne yapabiliyorsak yapacağız”

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak iyi bir örnek oluşturmaya çalıştığını ifade eden Soyer, “Mesela çocukların yanında sigara içmiyorum. Biliyorum ki bir biçimde bu onları etkiliyor. Bisiklete binmeyi çok seviyorum. Onun da örnek alındığını düşünüyorum. Özetle kişisel anlamda her adımımı atarken bu sorumluluğu hissederek hareket etmeye çalışıyorum. Bunun çok büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Geçenlerde bisiklet fabrikasına gittim. Dediler ki bisiklet satışları arttı. Böyle bir etki yaratıyor” dedi.

‘İNSANLAR LİDERİ ÖRNEK ALIYOR’

100 tane başarılı öğrenciye İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak bisiklet hediye alacaklarını kaydeden Soyer, “Bu kültürün yayılması gerektiğini düşünüyorum. Örnek olma meselesi liderden yayılan bir şey. Hele bizim gibi şark toplumunda bu oldukça belirgin. İnsanlar liderlerini örnek alıyorlar. Kısa vadede ben kendi hayatımdan mesulüm ve bunu yapmaya devam edeceğim. Günlük hayat ile ilgili yapacak çok şeyimiz var. Bizim yapacaklarımızı önceleyen iki tane şey var. Bunlardan birincisi dünya kenti olmak meselesi. Bu kentin kabuklarını kırarak dünya kenti olarak algılanmaya başlaması. İkincisi de bu kentin ürettiği refahın ve rantın bu kentte yaşayan herkese adil bir biçimde paylaştırılması. Üretilen refahın adil bir biçimde arka mahallelere de adil bir biçimde paylaştırılması Bu iki kriter çerçevesinde yol almaya devam edeceğiz. Altyapı konusunda da, ulaşım konusunda da yapacaklarımız bu iki aks üzerinden şekillenecek” diye konuştu.

‘İZ BIRAKMA FASLI BENİ İLGİLENDİRİYOR’

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 10 aylık görevi hakkında ise şöyle konuştu: “Bu şak şak çok tehlikeli bir şey. Buna alışmamak gerekir. Gerçekten insanları bozabiliyor. Kendinizi çok yakışıklı, çok akıllı, hatta en akıllı filan görmeye başlayabiliyorsunuz. Çünkü insanın egosunu kaşıyan bir şey. Ama bunun esiri olmaya başladığınız anda da bütün hikaye değişiyor. Başarının sırrı sadeleştirerek, basitleştirerek hayata bakmayı becermekten geçiyor. Ben hep söylerim; Salyangoz olmak istiyorum. Çünkü salyangozun kabuğu çok sert ve içindekini iyi koruyor. İki antenleri ile çok iyi iletişim kuruyor dünyayla. Biz onu yavaş zannediyoruz ancak doğanın ritmi ile o kadar uyumlu ki onun için insanoğlundan çok çok daha eskiye giden bir geçmişi var. Son olarak bir de iz bırakıyor. Dolayısıyla bu iz bırakma faslı beni çok fazla ilgilendiriyor. Bizi diğer canlılardan ayıran daha anlamlı bir şey bulamadım. Gülen hayvan, akıllı hayvan... Ama iz bırakmak salyangozdan başkasında yok. İz bırakmayı çok önemsiyorum. Hayatın anlamını burada buluyorsanız. O zaman tüm bu konfor alanları o kadar süfli ki o kadar kolay vazgeçebilir ve o kadar kolay tahammülünüz geniş olabilir ki... Eğer hayat bu kadar basitse ve tüm çıplaklığıyla buysa o zaman gerisi teferruat”

Editör: Haber Merkezi