“Bedava yaşıyoruz, bedava;

Hava bedava, bulut bedava;

Dere tepe bedava;

Yağmur çamur bedava;

Otomobillerin dışı,

Sinemaların kapısı,

Camekanlar bedava;

Peynir ekmek değil ama

Acı su bedava;

Kelle fiyatına hürriyet,

Esirlik bedava;

Bedava yaşıyoruz, bedava.”

Orhan Veli yaşasaydı da bu şiiri bugün yazsaydı eminim birkaç dizeyi değiştirirdi. Artık dere, tepe ve acı su da parayla.

Değişmeyen tek şey; kelle fiyatına hürriyet…

Esirlik mi?

İşte, o hala bedava…

***

Bir paket sigara 30 TL.

Bir bardak çay kahvede içerseniz 5, Kordon’da yudumlarsanız 15 TL.

En düşük ekmek fiyatı 4 TL.

Peki ya haber?

Peki gazeteler?

En pahalı günlük gazete 4 lira.

Ortalama gazete fiyatı 2 lira seviyesinde. Yani günde bir paket sigara fiyatına 15 gazete alıp okuyabilirsiniz.

Habercilik ve halkın haber alma hakkı bu kadar ucuz mu gerçekten?

**

Habercilik pahalı bir iştir. Halkın haber alma özgürlüğü büyük sermaye gruplarının eline bırakılamayacağı gibi devlet güdümüne, hükümetlerin lütfuna da bırakılamaz. Bırakıldığı takdirde ne basın özgürlüğünden ne de haber alma özgürlüğünden söz edilmesi mümkün olmaz.

Günümüzde küresel iletişim devlerinin tekelinde bulunan sosyal medya ağları klasik medya anlayışını ve medya eko sistemini kökten değiştirdi, klasik medya önemini yitirmeye başladı. Sosyal medya ağlarını kontrol ederek, algoritmalarla oynayarak kitleleri manipüle etmenin, yalanın gerçeklerin önüne geçmesinin, gerçeğin sis perdesi ile örtülmesinin yolu açıldı.

Ülkemizde de sık sık konu edilen ve sansür kokan yasalarla önü alınmaya çalışılan ‘dezenformasyon’ yani yalan haber ve manipülasyonla mücadelenin temel unsuru yine basın özgürlüğüdür.

Ama hangi basın özgürlüğü?

Büyük sermayenin elindeki basının mı?

Hükumet ve devlet güdümündeki basının mı?

Yandaş-candaş-yoldaş basının mı?

Bu temel sorunun cevabı oldukça basit aslında.

Halkın haber alma hakkı; eğitim, sağlık, barınma gibi temel insan hakları kapsamında olup kamusal olarak desteklenmesi gereken bir haktır. Gelişmiş demokrasilerde yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen ve dördüncü kuvvet olarak adlandırılan medya, hak ve özgürlüklerin korunması adına güçler ayrımını denetleme görevini kamu adına yapar.

Kamu adına görev yapan gazetelerin, medya kuruluşlarının yine kamu tarafından finans edilmesi, ancak bu finansmanın objektif kriterlere göre oluşturulmuş sağlam temeller üzerinde yükselmesi gerekiyor.

Kamu tarafından sübvanse edilen, editoryal ve finansal bağımsızlığa sahip kooperatif tarzında medya örgütlenmeleri gelecekte bu mesleğe damgasını vuracak.

Halkımız haber alma hakkının, basın özgürlüğünün ve gerçeğin paha biçilmez olduğunu anladığı gün, bir paket sigara ya da bir bardak çay parasını haber alma hakkı için kullandığında, işte ancak o gün basın özgürleşecek.