Belediye başkanlarına karne vermek futbol kritiği yapmak gibi. Hocamız oyuncumuzdan çok. Gol kaçıran futbolcuya tribünden endazesiz sallamak ne ise başkana kırık not verivermek de öyle! Rahatlatır. Egoyu okşar.    

Belediye toplumsal ve siyasal bir yapı. Belediyecilik, zaman ve bağlama çok bağımlı, nicel olduğu kadar nitel bir iş.

Kentin ve hitap edilen toplulukların mevcut durumları, devlet ve idarenin örgütlenme biçimi, içinde yer alınan bölge ve ülke dinamikleri hatta dışsal ekonomik, politik etkiler dikkate alınmadan, sadece ortaya çıkan ‘ürüne’ bakarak başarı ölçümlenemez.

Bu yüzden belediye başkanlarını hakkıyla değerlendirecek ve üzerinde yeterince mutabakat sağlanmış, bilimsel-nesnel bir yöntem var görünmüyor. Ya mekanik performans ölçütlerine başvuruluyor ya da kamuoyu, beğeni anketlerine!

Kamuoyunun yapılandırılması ve anketler ne kadar nesnel ne kadar gerçeği yansıtıyorsa…

Ne Bileyim Herkes Öyle Diyor

Atından ürktüğü için, “Kör olasın Köroğlu!” diye ilenen birisine Köroğlu sormuş, “Ne kötülüğünü gördün Köroğlu’nun? Tanır mısın hem onu?” Karşıdaki yanıtlamış, “Tanımam! Bir kötülüğünü de görmedim. Ama ne bileyim herkes öyle diyor!”

Bu öykücük ne kadar gerçek ben de onu bilmiyorum! “Zaten kaynak göstermek zorunda da değilim!” Ne de olsa zaman içinde çeşitlenip renk kazanan bir efsane Köroğlu. Biraz da Sarayın sır Misafiri gibi günden güne dallanıp budaklanan bir söylence gibi!

Ama “herkese dedirtme” iddiası olanların, kendilerini Köroğlu’ndan etkili görme ve gösterme hikayelerine de hizmet ediyor gibi. Günümüz siyaset dünyasında ne olduğunuz değil, “bir mal gibi nasıl pazarlandığınız önemli” diyorlar.

Aralık 1964’de Malcolm X basın bu kadar kartelleşmiş, medya değilken şöyle söylemiş İmaj yaratma işinde basın o kadar güçlüdür ki, bir caniyi kurban, kurbanı ise cani gibi gösterebilir. Basın budur, sorumsuz bir basın. Eğer dikkatli değilseniz gazeteler sizi ezenleri sever, ezilmiş insanlardan nefret eder gösterecektir.

Çok az istisna ile araştırma şirketleri, reklam ajansları ve “imıc meykırlar” kimliğinizi ve “hikayenizi” öyle bir yazarlar ki; siz kendiniz şaşarsınız kendinize. Ben neymişim der, aday olur, oy bile verirsiniz!

Ama tüm bunlar sahtedir. Zaman sahteleri yaşatmaz.

Arı Gözlü Olmak

Ceyhun Atuf Kansu “Belediye başkanı arı gözlü olmalı” dermiş. Aranan özellik arı-gözlü olmak ise Baba Kansu’dan kimse tam not alamaz(!) Bu metafor bana basit bir benzetmeden çok başka şeyler söylüyor.

C. Atuf Kansu’nun; dikkat, bakma, görme, fark etme, anlama, değerlendirme, seçme, değiştirme ya da dönüştürme becerisi beklediğini; Yetmedi çalışkanlık, hız ve özgüven hatta gözü karalık istediğini düşünüyorum. Bunları kendi için değil, kovanı için yapmanın gücünü, ahlakını ve içgüdüsünü de!

Kansu, belediye başkanında olması gereken ve o’nu herhangi bir yöneticiden ayırt eden özü görmüş ve ozanca tanımlayıvermiş.

Bu öz uzmandan öte insan olmaktır.

Siyasal kimlikler, dünyaya bakışlarıyla, seçimleriyle ve emek verdikleriyle hak ettikleri yere otururlar.