Yerel seçim yaklaşıyor.

Peki adayların bisiklet ile ilgili acaba düşünceleri nedir?

İlk olarak Nihat Bey'den bahsedelim.

Ak Parti adayı Nihat Bey seçim çalışmaları sırasında bir yerel internet haber sitesine verdiği röportaj sırasında bisiklet yolu üzerinde çektirdiği selfie ile zaten bir sinyal vermişti. Nihat Bey orası bisiklet yolu! Nasıl bir otoyol ortasında selfie çektirmiyorsanız orada da çektirmemelisiniz. Çünkü Karayolları Trafik Kanunu'na göre bisiklet motorsuz bir ulaşım aracıdır ve siz de bu aracın yolunun üstündesiniz o anda.

Daha sonra projelerini açıkladığı toplantıda 28 adet köprülü kavşak vaadi ile arabalara yol vereceğini anlamış olduk. Yeter ki arabası olana ya da ulaşımda özel otomobil tercih edene tüm engeller kaldırılsın. Bisikletin B'si yok. Çünkü Nihat Bey'in mensup olduğu siyasi düşünce otomobilci, asfaltçı, betoncu.

Tabi hakkını yemeyelim. Mevcut Atatürk Stadı'nın oraya bir “Veledrom” sözü var. Bu da aslında bisiklet dendiğinde akla sadece sporun geldiği sorunlu bir bakışın yansıması.

Şunu bilin ki bisiklet bir spor aracı değildir. Ulaşımda otomobili tercihe eden vatandaşlar ve bisikleti, motorsikleti tercih eden vatandaşlar vardır. Hepsi eşittir ve siz hepsine bu şehirde adaletli bir şekilde alan açmak durumundasınız.

İllaki yol diyen, yol yaparak ulaşım sorununu çözebileceğini düşünen anlayış. Halbuki yol yaparak ulaşım sorununu çözen bir kent dünyada yok. Paralelinde İstanbul adayı olan Binali Bey de aynı şeyi söylüyor. “Türkiye'de çözdüm İstanbul'da da çözeceğim” diyor. Çözemedin ve çözemeyeceksin. Yol yaparak, tünel yaparak, köprü yaparak çözemezsin ve çözemeyeceksin.

Dünyada radyolarda reklamı yapılan sanırım tek köprüdür Yavuz Sultan Selim Köprüsü. Üzerinden araç geçsin diye reklam verilen tek köprü! Bunu başardınız.

CHP adayı Tunç Bey'e gelecek olursak Tunç Bey zaten sözde değil özde bisikletçi. Medyaya pozların verildiği “başkan bisiklete bindi” haberlerinin peşinde olmayan bir siyasetçi. Her sabah koşan, her sene Avrasya Maratonu koşan bir insan. Plastik değil. Sahici.

Konuşurken Hamburg'tan örnek veren, Barcelona'nın “Super Block” uygulamasından haberdar, Kopenhag'ta bisiklet sayısının otomobil sayısını geçtiğini bilen bir siyasetçi. Big Data diyor...Yani arada epey bir fark var.

Tabi ki hepimizin kriteri bisiklet olmak zorunda değil. Ancak bisiklet bir çok noktada adeta bir tunusol kağıdıdır. Bisiklet dediğiniz zaman verilen tepkiler ile o insanın dünyaya bakışını, gelecek vizyonunu, hayat görüşünü adeta resmedebilirsiniz.

Bu köşede bir gün “Herkese “O”nu sorun! Size daha iyi bir hayat vaadeden herkese “O”nu sorun” demiştim. Şimdi sorma zamanı.
Merak edenler buradan okuyabilir.

Bir de şunu sormuştum; “Big Data Türkiye'de Bisiklete Biner mi?” Merak edenler buradan okuyabilir. 

Soracağımız günler yaklaşıyor.

Burası İzmir. Burası nemanın değil adaletin, demokrasinin kenti. İnsanlara nema değil adalet, özgürlük ve demokrasi vaadederek onları kazanabileceğiniz şehir.

Bisiklet için adalet diyoruz. Eğer ben ulaşımda bisikleti tercih eden bir vatandaş isem ve maaşımdan ve harcamalarımdan vergiyi peşinen alıyorsan o yolda benim de hakkım var. O hakkı bana vereceksin.

Eğer bu haktan haberiniz yoksa biz 31 Mart günü herkese hakkını vereceğiz bunu da bilesiniz.