Baroların mücadelesini izliyoruz. Ne avukatların özlük hakları, ekonomik çıkarları ne de Anayasal kuruluş olan kamu kurumu niteliğindeki meslek odalarının çıkarları için istedikleri hiçbir şey yok! Tüm istedikleri demokratik hukuk devleti olmanın koşullarının sağlanması ve korunmasıdır. Yani bizim aydınlık bir toplumda özgür insanlar olarak yaşayabilmemizdir.

Barolar, bilindiği gibi bugüne dek yasaların işaret ettiği, kuruluş amaç, ilke ve çalışma yöntemleri uyarınca insan hak ve özgürlüklerinin, yaşamın, emeğin savunucusu olagelmişlerdir. Elbette doğal olarak buna karşıt düşünen, direnenler olacaktı ve bu amaçları için harekete geçtiler de.

Devlet olmayı başaranların başaramadığı bir iş vardı: Anayasayla kurulmuş ve kamu kurumu niteliğindeki Baroları ele geçiremiyorlardı. Devlet; yasama, yürütme ve yargı erkleriyle egemenliklerindeydi. Ancak yargıyı oluşturan üç unsurdan ki iddia, yargı ve savunmadır, savunmayı bir türlü egemenliği altına alamadılar. Amaçlarının gerçekleşmesine, Barolar ciddi engel oluşturuyorlardı. İnsan hak ve özgürlükleriyle, yaşam hakkının savunulmasıyla, ekolojik ve kültürel değerlerimizin korunmasıyla ilgiliydiler ve bunların çiğnenmesine, hukuksuzluğa geçit vermiyorlardı. Egemenlerin ise asla ve katiyen böyle bir istekleri yoktu ve doğal olarak ta bu olası değildi.

Ne yapmalıydılar? Uygun bir maymuncukla Baroların kapılarını açmak istediler. Ancak dededen maymuncuk ta bu kapıya tosladı! Baroların kapıları halklara ne kadar açıktıysa zalimlere, özgürlük, emek ve doğa düşmanlarına da o kadar kapalıydı hem de sıkı sıkıya.

Bizim hak ve özgürlüklerimiz için, yaşam alanlarımız için, emeklerimizin hakları için, kadınlar, çocuklar ve hayvanlara kadar tüm değerlerimizi korumak için direnen Barolara sahip çıkma, destek verme günlerindeyiz. Bu bizim mücadelemizdir özünde, insanların, hayvanların, canlı cansız tüm varlığın mücadelesidir. Yaşamların devam edebilmesi ve sağlıklı bir toplum için bu mücadelenin yanındayız. Barolarımızı koruyamazsak, sıra TMMOB ve TTB’ne gelecektir. İşte o zaman yandı gülüm keten helva!

Haydi Baroların yanında yer almaya!