Hannibal, Kartacalı politikacı ve general, bir stratejist. O kadar büyük bir askeri deha olduğu düşünülür ki, Roma’nın Hannibalı, Hannibala ait taktikler ile yendiği söylenir.

Rivayet odur ki; aynı Hannibal, Alp geçişi sırasında, korktuklarını gördüğü askerlerine yolun güvenli olduğunu kanıtlamak amacı ile asasını sertçe yere vurur. Yol sarsılır, bir çığ düşer, birçok asker ölür.

***

Tarih tekerrür mü eder, aynı dairenin etrafında mı dolaşmaktayız, tarihsel olaylardaki benzerlikler nelerdir gibi konularda ahkam kesmek çok kolay değil, daha da önemlisi benim işim değil. Milyonlarca kum tanesinin içinden bir iki tanesinin tamamen aynı olduğunu iddia etmek kadar zor ve temelsiz bir iş; hepsi, birçoğu, çok azı aynı olabilirler veya her biri en az insanlar kadar ayrıktır birbirinden belki.

Tarihe ahkam kesmek, teoriler havuzunda yüzmek gerçekten güç de, her anı bir an sonra tarih olan şu ömür denilen boyun borcunda, rast gelmiş olduğumuz zaman dilimi ve coğrafyanın içine olanlar konusunda, tüm ömür paydaşlarının hakkı ve işidir ve hatta görevidir ahkam kesmek.

O yüzden her mikrofon uzatıldığında, ortak coğrafyamızın bir ‘cevher’inin sesini duyarız. Duymakta fayda var, yanlış, doğru, eğri, insanın konuşmaya ihtiyacı var. Elekten önce düğümleri çözmek gerekir hayattan, konuşsun insan, içini döksün.

İnsan konuşsun ve ahkam kessin.

Tarihsel bir kayıt değildir mikrofonda kesilen ahkam, kahvehanede kesilen, pazarda, sokakta, yan komşunun evinin önünde. Muhtara çemkirmek, vergi dairesindeki memura kızmak, evde televizyon karşısında söylenmek.

Ama bu coğrafya ve zamanda, sadece oyları ile kendi yaşamalarını belirledikleri sananlardan farklı olarak, tüm topluma bir şeyler söylemeye aday olduğunda, yönetmeye aday olduğunda, tarihin kayıt makinası çalışmaya başlar, birçok kafa aynı anda söylediklerini, yaptıklarını üç gün sonra hatırlatmak üzere kayıttadır artık.

***

Yine rivayet odur ki, 1997’de fırlatılan Mars İklim Uydusunun İngiliz ölçü birimlerinin metrik sisteme yanlış çevrilmesi sonucunda kaybolduğu söylenmektedir.

***

Beşer şaşar ne güzel laftır ve insanın hatadan öğrenmesi kadar insani bir şey yoktur. Ama bazı hatalar zamana, emeğe ve bazen de cana, canlıya, doğaya mal olur, bazen de tümüne. Diğer taraftan, bazı durumların hata ile açıklanabilme olasılığı yoktur.

Tarihsel göreviniz karşınızda ve tarih kayıt halindedir.

***

İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain, Almanya’nın Çekoslovakya topraklarından bir kısmını aldığını ilan etmesi üzerine Münih’te düzenlenen konferansta Hitler Almanya’sının işgalci politikasına alttan almacı bir politika ile yanıt vererek, Hitlerin tüm Avrupa’ya hakim olmasını önünü açmıştır.

***

Tarihin kaydı siyah beyaz değildir, renklidir, uzaktan kumandalıdır ve geri sarma olanağı ile tekrar izleyebilirsiniz.

Politik kaygılar, çoğunluk kaygısı, oy kaygısı bunların hepsi tek kaygıdır ve insana ilişkin değildir. Güç karşısında insan savunulur,  insana ilişkin evrensel haklar savunulur ve bu evrensellik her yer ve her durumda savunulmaz ise; milletvekilleri de hapsedilir, kayyum da atanır, politik söylem de sansüre uğrar, barolar da susar, tabip odaları da susar, sendikalar da susar, oradaki nefessiz kalır ve buradaki ölür ve içinize sinmeyerek izlemek zorunda kalabilirsiniz. 

***

“…Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun kardeşim,

Bir değil beş değil yüz milyonlarsın maalesef.

Gocuklu Celep kaldırınca sopasını, sürüye katılıverirsin hemen.

Ve adeta mağrur koşarsın salhaneye,

Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer

ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak

kabahat senin,

— demeğe de dilim varmıyor ama —

kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!”[1]

 

[1] Nazım Hikmet, Akrep Gibisin Kardeşim