Halkın gücü 19 Mayıs’ta bayramın özgürce kutlanmasını sağladı. İktidar acaba pandemi durumunu ileri sürüp, 19 Mayıs’ı da yasaklama içine alabilir miyiz diye düşünmüş müdür? Kesinlikle evet. Fakat toplumsal tepkiler öylesine birikti ki yasaklamadan kaçındılar. Ancak bir durum var ki Atatürk anıtlarına çelenk koymayı tek çelenge indirgediler. Bu ne demek; vali, kaymakam davet çıkarıyor, partiler, sivil toplum kuruluşları orada toplanıyor. Sonra birsi bir çelenk koyup günün “mana ve ehemmiyeti” üzerine de bir konuşma yapıyor ve dağılınıyor. Hepsi bu kadar.

İktidar anma törenlerini sıradanlaştırmayı kendisine göre gelenek haline getirme çabasında. Gelecek törenlerde vali, kaymakam, belediye başkanı törene gelmese de olacak gibi gözüküyor.

O zaman yapılacak iş çok açık; bazı büyükşehir belediyeleri ve partilerin yaptığı gibi “alternatif töreni” veya “halkın törenini” daha dikkatli örgütlemek. Törenlere birkaç bürokrat katılıyor, diğerleri sivil toplum kuruluşları, partililer ve halk. Birkaç bürokratı çıkarırsanız kaymakam efendi özel kalem müdürü ve birkaç devlet memuru ile tören yapar.  Bundan herhangi bir üzüntü duyar mı? İktidarın memuru olduğu için üzülse bile sesini çıkaramaz.

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramında yaptığı konuşmalarda Atatürk’ün adı ağzından dökülürken konuşmakta zorlananlar var mı? Tabii ki var.

Gazi Mustafa Kemal’in bir sözü çöyle: “Her şeye rağmen muhakkak bir ışığa doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletim hakkındaki sonsuz sevgim değil; bugünün karanlıkları, ahlaksızları, şarlatanları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik gördüğümdür.”

Bu sözün söylendiği tarih 1918.

Yıl 2021. Gençlerde yine o dönemdeki ortama benzer bir durumda hakikat ışığı arayışını görüyoruz.

Bu gençlere bunlar bir şey yapmadılar, biz yaptık. Bunlar almadı, biz aldık. Doğal gaz, petrol müjdesi alırsanız şaşırmayın diyebilirsiniz.

Üstüne üstlük “128 milyar dolar nerede?” sorusunun hesabını vermekte zorlananlar şimdi karşı atağa geçti. 128 milyar dolar sorusuyla yıpranan iktidar, ‘900 at nerede’ sorusuyla kimi yıpratacak acaba? Bu konuda gereken yanıtlar önceden verildi, ama yeniden bir yanıt alırlar herhalde. Ancak AKP liderinin ortaya attığı yaptıkları hayvan hakları çalışmalarıyla ilgili ilginç bir yaklaşım var: “Sokaklarda sahibinin elinde yürüyen hayvanlar var ki bu hayvanlar da çok çok güzel hayvanlar ama affetmiyorlar. Sahibinin elinden kopup gidip bir kediyi parçalayabiliyor veya bir çocuğu parçalayabiliyorlar. Bu tür hayvanlar da var” dedi gençlerle yaptığı söyleşide. Yani yeni hayvan hakları çalışması “şu köpek beni ısırdı diye” yapılacak hayali şikayetlerle vatandaşı vatandaşa kırdıracaklar.

Bazı haberleri izliyorum, bazıları için üzülüyorum. Ancak bunu hak ettiler.

Türkiye gençlerle birlikte her şeye rağmen muhakkak bir ışığa doğru yürüyor.