Ata tohumu; eski zamanlardan bugüne değin hiçbir değişikliğe maruz kalmadan elimize ulaşabilen, yıllar önceki hali ile kalabilmiş doğal tohuma verilen sıfattır. Bu şekildeki bir döngü sayesinde tohum gelecek nesillere en doğal özelliklerini aktarabildiği için nesillerce yok olmadan varlığını devam ettirebilir. Ata tohumları bölgenin coğrafi özelliklerine, iklimine, toprağına, havasına, suyuna, asırlarca büyük uyum gösterebilmiş yerel tohumlardır. Yani bu tohumlar genetiği ile oynanmamış döllenen hücredeki çekirdeğin genetik dizilimine hiçbir müdahale edilmeden, organik olarak üretilip nesilden nesile aktarılabilen doğal tohumlardır.

Bu tohumlar domatesinden biberine, arpasından buğdayına, baklasından börülcesine, elmasından şeftalisine, yetiştiği bölgenin tüm özelliklerine adaptasyon sağlayarak, büyük bir uyum ile o bölgenin toplumunu besleyip, yaşamlarını sağlıklı bir şekilde devam ettirmesine olanak sağlamıştır.

Ata tohumları üretimde sürekliliğin sağlanması açısından çok önemli bir özelliği de bünyesinde barındırmaktadır. Ata tohumları kısır değildir. Bu sebeple çiftçilerimiz her sene ekonomilerinden bir kısım parayı o ürünü üretmek için harcamak zorunda kalmazlar, hasat sonu ayırdıkları tohumlukları bir sonraki sene tekrar kullanabilirler. Ata tohumları ile üretilen ürünler mineral ve vitamin bakımından oldukça zengin olduğu için gayet sağlıklıdırlar. Tat ve aromalarının yoğun ve keskin olması sebebi ile çok lezzetlidirler.

Lakin ata tohumları bölgesel özelliklere adaptasyon sağladığı için bir başka bölgede gelişimlerini verimli bir şekilde devam ettiremezler. Her yıl yetiştirildikleri zaman dışındaki bir vakitte üretilmezler. Verimleri artan ihtiyacı karşılayabilmek için düşüktür. Raf ömürleri kısa olduğu için çabuk tüketilmelidir. Bir yerden başka bir yere taşınmasına karşı dayanımı yetersizdir. Yetiştirilen ürünlerin fiziksel özellikleri bir biri ile çok da aynı değildir.

Şimdilerde çarşıda pazarda tüketicilerin ağızlarından düşmeyen ata tohumu yani yerel tohum talebi aslında söylemlerinde çok istenilmesine karşı, eylemleri ile pek de öyle bir taleplerinin olmadığını bizlere gösteriyor. 

Bir patlıcan seçiyoruz karnıyarık için ince ve uzun olması anlaşılabilir lakin patlıcanın üzerinde ufacık lekesi olursa sanki içerdeki kıymalar isyan edecek.

Teyzem yarım kilo biber alacak kahvaltılık, hiçbiri birbirinden farklı olmayacak, ne sert ne de çok yumuşak olacak, hepsi aynı olacak. Sanırsın ki Kristof Kolomb Amerika’yı tekrar keşif için teknesine adam seçiyor.

Ah ablam uzun ve ojeli tırnakları, lucy çantası ile bir domates seçiyor bizim yerli tohumlar ellenmekten hali kalmamış domatesten tırnağının açmış olduğu yol ile bildiğin kaçıyorlar.

‘’Güzel abim hoş geldin tam senlik, ince kabuk, yerli tohum, lokum gibi lokum, yedinmi ağzında erir bu dolmalık biberler’’ diyor esnaf. Bir biber seçişi var adamın eksik kalan gramı tamamlamak için son bir biber lazım teraziye –dur diyor adam esnafa. Sanırsın Elon Mask uzaya göndereceği kapsüle son bir astronot seçiyor.

Demem o ki acaba kim çıplak?

Düşünün yerli tohum üretimi neden yok olmuştur sizce. Koyulan kanunlar mı? Evet, onlarında hükmü var lakin biz daha mı az suçluyuz. Bin bir emekle üretip gelen çiftçinin tezgahındaki şekli bozuk, sıcaktan hali kalmamış ürünlerine bıyık altından bakıp, hibrit ürünleri kapış kapış alınca sizin bu eyleminizi gören yerel tohum üreticisinin ne yapacağını düşünüyorsunuz? Sizce de bir sonraki sene aynı tohumu sizler için yetiştirebileceğini mi hayal ediyorsunuz?

Ata tohumu yani yerel tohum talebini dillendirmeden önce insanların tüketim alışkanlıklarını tamamen değiştirmesi gerekir. Ya da bunların öğretilmesi gerekir.  Artan ve değişen toplum isteklerinin karşılanması, var olan ihtiyacın giderilmesi ata tohumları ile ilgili bu kadar bilgisizlik ve popülist tarım politikaları ile gerçekleşemez.

Hoş biz bu toplumu artık ata tohumu ile de doyuramayız.  Hibrit tohumun  ‘’tü- kaka’’ olarak gösterilip üzerinde büyük algı yapılması ile bu ata tohumların yetiştirilebileceği tarım arazilerini imara açıp yok etmek sonra da buralarda büyüyen beton binaların balkonlarındaki iki saksı da yetiştirebilecekleri yerel tohumdan üretilmiş fideleri dağıtmak tam bir zihin tutulmasıdır. Balkon çiftçileri ve toprakları ile mi yerel tohumları kurtaracağız? Aklımızı başımıza alıp, doğru üretim modelleri ve politikaları ile tarım topraklarını koruyarak verimli bir şekilde üretim yapıp aynı zaman da tüketicinin de bilinçlenmesi için gerekli çalışmaları yapmalıyız.

Yoksa gelecek de değil hibrit tohumu, inovatif yöntemler ile üretilen hap gıdalarını kullanmaktan domatesi biberi rüyamızda görürüz.  Bir salkım üzüme hasret kalırız. O beton bloklardaki dairelerimizi satsak bir kilo sıcaktan yumuşamış ata tohumu hıyarı bulamayız. Söylemde ata tohumu ürünlerini isteyip, eylemde hibrit tohumun özelliklerini aramakla bu felsefe yaşayamaz.  Sevgi ve saygılarımla…