Şimdi Sevgi Yolu’nun olduğu yer İspitalya Mahallesi’nin bir ucuydu. Şimdi, Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nin olduğu bölgeye yakın Hollanda Hastanesi ilk buraya, Hollandalı denizciler için 1675 yılında kurulmuştu. Kendi çocuklarına sahip çıkıyordu böylelikle Hollandalılar. Az ilerisinde İtalyan Hastanesi vardı. Yine İtalyanlar kendi çocuklarına bakarken, bunun dışında gariplere de hizmet ediyordu bu hastane. Fakat Katolik değilseniz sizden yedi kuruş ücret alıyordu.

Şimdi Behçet Uz Hastanesi ile Apikam arasında kalan yerde ise Rum Hastanesi, Aya Haralambos bulunuyordu. Büyük yangından evvel Anadolu’nun en büyük hastanesi burasıydı. Her milletten hastanın zengin ya da fakir, parasız tedavi edildiği hastaların mektuplarında anlatılıyordu. 1920 yılında 400 yatağı olan bu hastanede, 50 yataklı bir huzurevi ve 120 yataklı akıl hastalıkları kliniği vardı.

Çeşitli hastaneler, Şimdi Alsancak Nevvar Salih İşgören Hastanesi’ne kadar uzanıyordu. O zamanlar Alsancak Devlet Hastanesi, Fransız Hastanesi olarak işletiliyordu. Şehre Müslümanlar için bir hastane yapılması ancak 1850’leri buldu. O zamana kadar şehirdeki Müslümanlar ne yazık ki konsolosluklardan izin alıp diğer hastanelere yatıyorlardı. Ancak 1848’de Mehmet Emin Muhlis Paşa’nın öncülüğünde, Sultan Abdülmecit’in lütfuyla, Gureba-yi Müslimin Hastanesi, Damlacık’ın eteklerine, şimdi “Doğum Hastanesi” olarak anılan yere yapıldı.

1908 yılında, Eşref Paşa, Tepecik’te Genelev ’de çalışan kadınların yevmiyelerinden keserek Emraz-i Zühreviye Hastanesi’ni kurdu. 1922 yılında yangın şehri vurduğunda İzmirliler seneler sürecek bir trajediyi yaşayacaktı. Şehirde, 1977 yılına kadar tam teşekküllü bir hastane kurulmayacak, tam teşekküllü bakıma ihtiyacı olanlar Bursa’daki Memleket Hastanesi’ne gönderilecekti. Ancak 1977 yılında Ege Üniversitesi’nin Tıp Fakültesinin kurulmasıyla İzmirli bu hak etmediği muameleyi bertaraf edecekti.

Bir zamanlar Anadolu’nun en muhteşem hastane tesislerinin olduğu yerde, yani Sevgi Yolu’nda esnaflık yapan, takı satan Aslı Özkısırlar’ı geçtiğimiz hafta kaybettik. Hem de tedavisi mümkün olan, iyi bakımla bertaraf edilebilecek bir otoimmün hastalık neticesinde. Aslı 1 - 1,5 ay önce Bozyaka Hastanesi Romatoloji kliniğine gitmiş, CRP değeri 300 olduğu için immuran başlamışlar. İmmuran bağışıklık sistemini baskılayıcı bir ilaç. Hastanede yatması gerekmiş ama pandemi nedeniyle, yatak kapasiteleri azaltıldığı için boş yatak yok denilerek geri gönderilmiş. Aradan iki hafta geçmiş, Aslı’nın çarpıntıları başlamış. Panik atak geçiriyor diye psikiyatra gitmişler. Doktorun aile ile dalga geçmesi, aileyi çok incitmiş. Hastaneye yatması bir kez daha talep edilmiş, fakat doktor tarafından “Yatak boşalsın alacağım” denilerek tekrar gönderilmiş. Akciğerlerinin su dolduğu bir akşam nefes alamadığı için ambulansla hastaneye kaldırılmış. Yeşilyurt Hastanesi’nin yoğun bakımında yer olmadığı için özel bir hastaneye nakledilmiş. Yolda iki kez kalbi duran Aslı’yı ne yazık ki 2 Nisan günü kaybetmişiz.

İzmir öz evladını, tamamen tedavi edilebilecek bir hastalıkta, pandemiyi fırsata çevirmek isteyenler yüzünden, insanlar devlet hastanelerinde yer bulamasınlar da özel hastanelere gitsinler düşüncesi yüzünden kaybettik. Bu şehrin çocuklarına, onlara bakma, onları sevme borcunuz var. Bu şehri işgalden kurtardıysanız, bu şehrin çocuklarının emeğiyle, parasıyla, aklıyla bir yerlere geliyorsanız, bu şehrin çocuklarına sahip çıkma sorumluluğunuz var. Elbet bir gün bugünler geçecek, biz o zaman karşımızda olanların sözlerini değil, yanımızda olanların sessizliğini hatırlayacağızugu