25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü'nün üzerinden haftalar geçmesine rağmen kadınlar sokakları doldurmaya devam ediyor. 25 Kasım günü İstanbul'daki eylem önce yasaklandı. Kadınların her şeye rağmen alanda olacaklarını ifade etmeleri ve ısrarcı olmaları üzerine devlet yasağı kaldırmak zorunda kaldı.’Yasaklayamadığım eyleme saldırırım’ ilkesini uygulamayı da unutmadı tabii! Devlet bu…

Birçok ilde binlerce kadın öfkeli ama kararlı şekilde şiddete ve cinayetlere karşı isyanlarını haykırdılar. Panellerde, forumlarda buluştular. Bir yandan mücadele yöntemlerini tartışırken bir yandan da dayanışma ağlarını geliştirmenin yollarını aradılar. Durmadan yola devam ediyorlar! Ediyoruz!

Sadece ülkemizde değil birçok ülkede kadınlar ayakta! Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine… Şiddete karşı çıkan, emeğinin ve bedeninin sömürülmesine isyan eden, barış isteyen kadınlar, sokakları alanları dolduruyor. Kadın isyanlarından en ilgi çekeni, yankı uyandıranı ve hızlıca dünyaya yayılanı, Şilili kadınların, kapitalist- erkek egemen devlete, şiddetin faili olduğunu yüzüne haykırdığı danslı eylem, LAS TESİS oldu. Farklı ülkelerde aynı formatta yapılan eylemler ile enternasyonalist dayanışmanın mor meşalesi yakıldı!
Bizde de kadın örgütleri 'celladın yüzüne tükürmek' için çağrı yaptı. 8 Aralık 19 Pazar günü Kadıköy'de buluşan kadınlara polis müdahale etti. Şiddete karşı ses çıkaran kadınlara şiddet! Ters kelepçe ile gözaltılar yapıldı. Kadınlar, ilk elden sosyal medyada güçlü bir şekilde tepkilerini dile getirdiler. Bu tepkinin, dayanışmanın sonucu hafta içi kadınlar adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar. Ve çıkar çıkmaz yine açıklama yaparak baskıların onları/bizleri yıldıramayacağını ifade ettiler. (Yıldıramayacaksınız evet! Susturamayacaksınız evet!)

Ankara’da da kadınlara saldırdılar ve gözaltına aldılar.

(Birçok ülkede LAS TESİS danslı protestosu yapıldığını söylemiştim. Hiç birinde polis saldırısının olmadığını belirtmeyi unutmuşum!)

Her gün onlarca tacizcinin, çete üyesinin, katilin elini kolunu sallaya sallaya gezdiği, cezaevlerinden izinli çıkıp suç işlemeye devam ettiği bir ortamda şiddete karşı duran kadınlara ters kelepçe takmak, gözaltına almak, ‘suçlu benim’ demektir.

Bu arada Meclis’ten, CHP’li kadın vekillerden LAS TESİS desteği geldi, sokaktaki kadınlara… Tebrikler! Çok değerli!

Geçtiğimiz Pazar İzmir’de yapılan eyleme katılamadım. Videolardan izlediğim kadarıyla kadınlar hem çok kalabalık hem çok coşkulular! Muhteşem! Polisin sürekli uyarısına -tacizine- rağmen kadınların direnci çok etkileyici! Sesleri, yüzyıllar boyunca kimliklerinin önüne örülen duvarları yıkarcasına güçlü! ‘ASLA YALNIZ YÜRÜMEYECEKSİN!’ derken kararlılar, birbirlerine yurt olmaya!

Peki, siyasi iktidar neden bu kadar tepkili bu eylemlere?

Korkuyor bence. Çünkü yaptıkları ya da yapmadıklarıyla kadınların çok kızdırıyorlar. Mesela;

Kadınları copluyor.

Ters kelepçe takıyor.
Mahkemeler katillere ve tecavüzcülere haksız tahrik ve ya iyi hal indirimleri uyguluyor.

Boşanma ve nafaka hakkını gasp etmek için fırsat kolluyor.
6284 ve İstanbul Sözleşmesini uygulamayarak kadınların şiddet görmesinin ve katledilmesinin önüne kesmemiş oluyor.

Kadınların canına tak ediyor. Sabırları tükeniyor. Sesleri daha gür çıkıyor. Daha kararlı ve direngen bir şekilde hayatlarına da haklarına da sahip çıkıyorlar.

Şimdi sormak istiyorum da,

Eğitim sisteminiz, Diyanetiniz, cüppeli cüppesiz hocalarınız, hacılarınız, polisiniz, hakimleriniz, bakanlarınız, bürokratlarınız, yasalarınız, torbalarınız, sermayeniz, sömürünüz, copunuz, kayyumunuz ile tam teçhizat savaş ilan ettiğiniz kadınları gerçekten susturabileceğinizi mi düşünüyorsunuz?
Farkında değil misiniz?
Zulmünüz arttıkça direniş ateşi harlanıyor!
Kadınlar korkmuyor!
Sokakları terk etmiyor!
Mahallelerde örgütleniyor!
Sosyal medyayı kilitliyor!
Dayanışmayı güçlendiriyor!
Mahkeme duvarlarını yerle bir ediyor!
Şule'nin katiline müebbet hapis cezası aldırıyor!
Ceren'in gülümsemesine sahip çıkıyor!

Kadınlar ‘suçlunun’ kim olduğunu biliyor ve haykırıyor!

Duyuyor musunuz?