‘Oğlum bak geçen ki teyze geliyor gene, sen şu askıda ekmeği 5-6 falan yap’  diye bir uyarıda bulundu fırının sahibi tezgâhtarına, bu sabah Balçova’da bir fırında… Ben neden böyle bir konuşma geçtiğini düşüne düşüne aşağıdakileri yazdım. Bu cümle dışındakiler tamamen kurgudur. Hani var ya, bu dünya dönüyorsa bazılarımızın yüzü suyu hürmetine derler ya, onlarla karşılaşmak güzel şey…

(Teyze fırına gelirken kendi kendine söylenir) : ‘Keşke geçen sefer kalan son iki ekmeği birden almasaydım. Ya başka ihtiyacı olan biri gelip de askıda ekmek kalmadığını gördüyse. Tüh ya ne yaptım ben? Şu iki torun, şu iki yetim olmasa ben ne ekmek dileneceğim. Utanıyor insan ama ama çocuklar ne anlasın ekmek bile yok tan. Dolu dolu benim gibisi… Gelip askıda ekmek olmadığını gördüyse biri ah be, bu kez 2 tane varsa birini alacağım 1 tane varsa hiç almayayım, utanıyor söylemiyor ama Münire de askıdan alıyor sanki ekmek, Sevgül de… Var tabi ya çok var alan, olmaz mı?’

***

 (Tezgâhtar söylene söylene tabeladaki rakamı silip 5 yaparken): ‘Neden usta ya 1 tane var ama askıda şu an, biz halka bedava ekmek mi dağıtacağız? Biri gelip mesela, şimdi bu teyze gelip mesela 6 sını da istese vercez mi?’

‘İstemez oğlum istemez onlar senden benden daha hassas, daha da düşünür, son ekmeği ben alırsam ayıp mı olur diye. Bu kadın geçen kalan son iki ekmeği birden aldı ama sanki sonra zehir almış gibi oldu suratı, bir şey de diyemedim daha da üzülür diye. Vardır ihtiyacı demek ki alıyor, kolay mı bakalım öyle başkasının parasını ödediği ekmeği almak, paramızla bile bir şey alırken bazen, çok zengin birileri yanımızda bizi izliyor mu falan diye rahatsız oluyoruz lüks bir yere es kaza girdikse. Sen o sayıyı ekmek alındıkça artır ama 5’in altına da düşürme hiç, en az 5 yazsın yani’

‘Tamam usta’

 

 

 

- - - -