Kentsel dönüşüm kentleri yıktığı gibi toplumsal sağlığımızı da yıkmaktadır!

Yapılarda asbestli malzemelerin kullanıldığı bilinen açık gerçektir. Çimentosundan, yalıtım malzemelerinden, yer döşemelerinden tutun da gölgelik ve çatı için kullanılan eternit malzemelere kadar her yerde asbest vardır.

Sökülmek üzere yurdumuza sokulan gemilerdeki asbeste tepki gösteriliyor da kentlerdeki bina yıkımlarından saçılan asbeste neden tepki yok? Bu konuda görevli, yetkili ve sorumlu olan belediyelerden neden yasal önlemleri alması istenmemektedir?

Soluduğumuz havadaki asbesti gözle görmemiz mümkün değildir. Mikroskobik ölçülerdedir bu uçuşan asbestler. Değil milimetre, mikrometre, nano metrik ölçülerdedir. Solunum sistemimiz ancak üç mikrondan daha büyük partiküllerden koruyabilir bizi. Daha küçük parçacıklar, tozlar akciğerlerimize girerek yerleşirler. Zaman içerisinde sağlığımızı yıkıma uğratacak kanser dahil çeşitli ağır hastalıklara neden olur.

Kentimizin tam ortasında Merkez Bankası binası, Efes Oteli, Sümerbank Basma fabrikası gibi binalar tonlarca asbestle kirli oldukları halde hiçbir inceleme, tespit ve önlem olmaksızın yıkılıyorlar, yenileniyorlar. Tonlarca asbest İzmir kentinin havasına karışıyor. Kentli onlarca kilometreye dağılabilen bu tozları soluyor!

Asbesti soludunuz diye kısa vadede sağlığınızı kaybetmezsiniz. Ancak yirmi otuz yıl sonra kanser dahil büyük sağlık sorunlarıyla boğuşmaya başlarsınız. Hele bugünün çocukları ve gençleri nasıl bir orta yaş geçirecekler?

Sular sorunlu. Ağır metallerle kirletiliyor su varlığımız. Topraklar hem amacı dışında kullanılıyor hem de tehlikeli atıklarla kirletiliyorlar, o atıkların mezarları halindeler. Hava kirliliğine bir de asbest katıldı şimdilerde.

Yandaş sermayeyi hızla oluşturabilecek en elverişli sektörler bayındırlık ve yapıdır. Sermaye kısa sürede kendini katlayarak büyür, egemenliğini sağlar. Bu nedenle de yollar, köprüler, barajlar yapılırken kentsel dönüşüme de girişildi. Deprem riski bu konuda korkutucu, ürkütücü unsur olarak kullanılmaktadır. Amaç halkın can ve mal güvenliği değildir. Yaşam bize uygulanan politikalarla bunun böyle olduğunu kanıtlamaktadır. Amaçları yandaş sermayelerini büyütmek ve iktidarlarının ekonomik egemenlik ve finansmanını da sağlamaktır.

Kentsel dönüşüm yıkımları asbest denetimi yapılmadan, gerekli önlemler alınmadan gerçekleştirilmektedir. Asbest Söküm Uzmanları Derneği ASUD’ un çağrı ve uyarılarını dikkate almak zorunluluktur. Bu konuda görevli, yetkili ve sorumlu olan belediyeler asbest konusunu halk sağlığı açısından mutlaka ele almalıdırlar. Çocuklarımız, gençlerimiz en başta olmak üzere hepimizin can ve sağlık güvenliği için binalarda gerçekten asbest varlığı incelemeleri yapılmalıdır. Asbestli binalarda yıkımlar bilimsel ve teknik gereklere uygun olarak gerçekleştirilmelidir.

Unutulmamalıdır ki, halkın sağlığı sermayenin kârından önemlidir!