YAĞIZ BARUT / İZ GAZETE  - İzmir’de 17 Haziran 2021 tarihinde HDP İl Başkanlığı’na Onur Gencer tarafından yapılan silahlı saldırıda Deniz Poyraz yaşamını yitirmişti. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturmanın tamamlanmasının ardından iddianame hazırlanmış ve İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesine tevzi edilen dosyanın iddianamesi kabul edilerek dava açılmıştı.
Süreci başından beri aile ve HDP adına takip eden HDP Genel Merkez Hukuk Komisyonu ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği üyesi avukatlar; gelinen aşamayı, soruşturma sürecini ve iddianameyi genel hatlarıyla kamuoyuna değerlendirdi.


‘BÜYÜK ZAAF VAR’
HDP’nin avukatlarından Türkan Aslan Ağaç, soruşturmayı yürüten savcılık ile emrindeki kolluk güçlerinin büyük bir uyum ve kararlılık içinde siyasal cinayetin tüm boyutları ile araştırılmaması gerektiği konusunda zımni bir fikir birliği içerisinde çalışma yürüttüklerini iddia etti; olayın gerçekleşmesinden önce ve olayın gerçekleştiği andan itibaren kolluk güçlerinin ‘büyük bir zaaf içerisinde’ olduklarını kaydetti.

 

İLİŞKİLER AĞI EKSİK KALDI
Sanığın beyanından ve dijital materyallerden elde edilen delillerin değerlendirmeye alınmadığını açıklayan Av. Ağaç, “Örneğin, katilin olay tarihinde kullandığı telefona el konulmuş ve whatsapp yazışmalarına ulaşılmış ancak bu kişilere ilişkin hiçbir yakalama ve gözaltı işlemi yapılmamıştır. İfadesinde poligonlardan, aldığı özel eğitimlerden ve eğitimi veren kişilerden söz etmiş olmasına rağmen bu hususlarda hiçbir işlem yapılmamış, kişilere ilişkin araştırma ve ifade işlemi gerçekleştirilmemiştir.” dedi
HTS kayıtları incelendiğinde katilin gözaltında bulunduğu süre içerisinde telefon hattının başka bir numaraya yönlendirildiğini tespit ettiklerini, yapılan araştırma sonucunda yönlendirilen numaranın M.K. isimli kişi adına kayıtlı olduğunu öğrendiklerini, kolluğun yaptığı sorgulamada bu kişinin hat yönlendirme yöntemiyle bilişim suçları ve dolandırıcılık faaliyetleri kapsamında dört adet kaydının olduğun açıklayan Av. Ağaç, kolluk birimlerinin M.K. ile sanık arasındaki ilişkiye dair hiçbir araştırma yapmadığını, katilin dışarıdan yardım aldığını, örgütlü ve organize bir şekilde suçu işlediğine ilişkin bu somut delile rağmen ne kişi hakkında işlem yapıldığını ne de soruşturmanın bu yönüyle derinleştirilmediğini vurguladı.

 

‘KATİL EMNİYETİ ARAMIŞ’
HTS kayıtlarının incelemesinde ortaya çıkan ilginç tespitlerden birinin de katilin çeşitli tarihlerde 27 kez İzmir İl Emniyet Müdürlüğüne ait iki farklı sabit telefonları aradığını söyleyen Av. Ağaç, “Katil, bu numaraları 10-11-14-15-16 haziran tarihlerinde de aramıştır. Yani, eylem yaptığı günden bir gün önce dahi İzmir İl Emniyet Müdürlüğünü aradığı görülmektedir. Bu aramaların sıklığı ve özellikle son hafta tarihleri dikkate alındığından bunun sıradan olmadığı çarpıcı olarak görülmektedir. Bu nedenle İzmir İl Emniyet Müdürlüğünden kimi/kimleri aradığı, konuşmanın içeriğinin ne olduğu büyük önem arz etmektedir. Bu nedenler ile İzmir İl Emniyet Müdürlüğü'ne ait bu telefon numaralarına ilişkin ses kayıtları, hangi birim ile görüştüğü hatta kiminle konuştuğunun tespit edilerek soruşturma dosyasına gönderilmesi tarafımızdan talep edilmiştir. Ancak, emniyet ses kayıtlarının olmadığını söylemekle yetinmiştir. Bu konuda başka bir araştırma ve soruşturma yürütülmemiştir. Katilin saldırı gerçekleştireceği hafta boyunca il emniyet müdürlüğünü araması normal görülmüş ve araştırmanın derinleştirilmesi yoluna gidilmemiştir. Ayrıca yine HTS kayıtları incelendiğinde katil, HDP İl binasının bulunduğu semte sayısız kez gelmiştir. Olaydan geçmişe doğru altı aylık kamera kayıtları incelenecek olursa bu keşiflerde yalnız olup olmadığını tespit etmek de mümkündür. HTS kayıtlarında görüştüğü kimi kişilerin de baz sinyallerinin o semti gösterdiği anlaşılmakta olmasına rağmen bu yönlü soruşturma süreci derinleştirilmemiştir” diye konuştu.

 

KİM FİNANS SAĞLADI?
Katilin kazancı ile harcamaları arasında uyum olmadığını da sözlerine ekleyen Av. Ağaç, “Saldırganın ekonomik finansının kim ve kimler tarafından yapıldığının araştırılması karanlık ve örgütsel ilişkilerinin ortaya çıkarılması açısından büyük önem taşımaktadır” dedi.

 

SUÇ ÖRGÜTLERİ İHTİMALİ!
Saldırganın dijital materyallerinden elde edilen verilerin kolluk tarafından elenmeden olduğu gibi dökümünün çıkarılmadığını da söyleyen Av. Ağaç, “Kolluk mensupları dijital materyallerde yapılan incelemede 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında terör örgütleriyle alakalı suç unsuruna rastlanmadığını belirtmişlerdir. İddianame olayın siyasal boyutunu özellikle göz ardı ederek hazırlanmıştır. Saldırganın terör örgütü olarak nitelendirilen yapılar ile ilişkisi tespit edilememiş olabilir ancak devlet içine yerleşmiş suç örgütleri ve yapılarıyla ilişkili olabileceği ihtimali hiçbir şekilde araştırma konusu yapılmamıştır. Türkiye'nin siyasal geçmişi dikkate alındığında siyasal cinayetlerin büyük bir bölümünün devlet içerisine çöreklenmiş suç örgütleri ve yapıları tarafından bu zeminden seçtikleri kişileri kullanılarak gerçekleştirdikleri oysaki çok iyi bilinmektedir. Telefonunda ve sim kartında yer alan 950 kişilik listeye ilişkin araştırma tamamlanmadan, siyasal cinayetin bu yönleri araştırma dışında tutularak yüzeysel bir soruşturma ile süreç tamamlanarak dava açılmıştır” diyerek gelinen aşamada ‘deliller toplanmış gibi’ yapıldığını, sürecin eksik yürütüldüğünü vurguladı.
Av. Ağaç, kamuoyuna yansıyan bilgiler ışığında saldırganın SADAT iİe ilişkisi olup olmadığının araştırılmasına yönelik taleplerinin ise etkin şekilde araştırılmadığını kaydetti. 

 

MUHALEFETE SİTEM
Deniz Poyraz’ın katledilişini ‘siyasal cinayet’ olarak tanımlayan Av. Ağaç, muhalefet partilerine ise şu sitemde bulundu: “Demokrasi ve hukukun üstünlüğünü dillerinden düşürmeyen muhalefet parti liderleri saldırının arakasında aynı gün İzmir'e gelerek bu siyasal saldırı ve cinayetin karşısında olduklarını hep beraber söylemiş olsalardı; aylar sonra tekrar siyasal cinayetlerin işlenme olasılığını tartışmak zorunda kalmazlardı.”

Editör: Haber Merkezi