Dört çocuk annesi Gülistan Çelik'in kızı A.Ç., 2015 yılının Mart ayında, Konak İlçesi Gürçeşme Caddesi'nde oturan annesini ziyarete geldi. Annesinin kapıyı açmaması üzerine şüphelenen A.Ç., durumu polise bildirdi. İhbar üzerine gelen polis, çilingir yardımıyla kapıyı açtığında, Gülistan Çelik'i yerde hareketsiz yatarken buldu. Olay yerine çağrılan sağlık görevlileri, Çelik'in hayatını kaybettiğini belirledi. Boynunda morluklar bulunan Gülistan Çelik, otopsi için İzmir Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatan polis, katil zanlısı olarak Gülistan Çelik'in inşaat işleriyle uğraşan, ancak bir süredir işsiz olduğu öğrenilen eşi Abdüllatif Çelik'in peşine düştü. Abdüllatif Çelik, İkiçeşmelik semtindeki bir arkadaşının işyerinde saklanırken polis tarafından yakalandı. İfadesinde, evde kimsenin bulunmadığı sırada, eşiyle ailevi nedenlerden dolayı tartıştığını, iterek düşmesine neden olduğunu, ardından da boğazını sıktığını, hareketsiz kalınca evden kaçtığını, öldürmek istemediğini öne süren koca Çelik, tutuklandı.

Eşinin öldürdükten sonra üstündeki bir miktar para ile ziynet eşyasını da aldığı iddia edilen Çelik hakkında ‘Yağma suçunun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla eşini öldürme’ ve ‘Konutta yağma’ suçlarından dava açıldı. İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama sonucunda Abdüllatif Çelik, eşini öldürmekten müebbet hapis, yağma suçundan da 8 yıl 4 ay hepis cezasına mahkum edildi. Ancak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın davaya müdahil edilmemesinden dolayı karar Yargıtay tarafından bozuldu.

'ÖLDÜRMEK İÇİN SIKMADIM'

İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülen davanın duruşmasına tutuklu sanık Abdüllatif Çelik, avukatı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili avukat Müjgan Bilgen Özen, sanığın oğlu ve kızı katıldı. Duruşma savcısı esasa yönelik verdiği mütalaasında, sanığa, eşini öldürdüğü için ağırlaştırılmış müebbet hapis ve yağma suçundan da 10 yıl hapis cezası verilmesini talep etti. Mütalaanın ardından son sözü sorulan sanık Çelik, eşinin boğazını öldürmek için sıkmadığını öne sürerek, "Ben kimsenin parasını almadım. Eşimin altınlarını aldığımı söylediler. Ancak altınlar çocuklarımda çıktı. Ben para, altın için, tenezzül edip adam öldürecek biri değilim. Çocuklarım dayılarının tehdidi altında oldukları için böyle konuşuyorlar. Ben eşimin boğazını öldürmek amacıyla sıkmadım. Eşimin öldüğünü bile fark etmedim. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.

Duruşmaya müdahil olarak katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili Müjgan Bilgen Özen ise, sanığın cinayeti tasarlayarak işlemesinden dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması ve yağma suçundan da indirim yapılmadan en üst sınırdan cezalandırılması yönünde talepte bulundu.

Mahkeme heyeti, sanığa 'yağma suçunun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla eşini öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Cezayı, duruşmalardaki iyi halinden dolayı müebbet hapse indirdi. 'Yağma' suçundan da sanık 10 yıl hapis cezasına mahkum edildi, duruşmalardaki iyi hali nedeniyle bu cezası da 8 yıl 4 aya indirildi. Sanığın tutukluluk halinin de devamına karar verildi.
 

Editör: Haber Merkezi