Sahil Güvenlik'e, 9 Ağustos 2018'de saat 03.30 sıralarında, Kuşadası açıklarında kaçak göçmen botunun battığı ihbarı yapıldı. Bölgeye Sahil Güvenlik, uçak, helikopter ve bot ile ekipler sevk edildi. Uçakla yerleri belirlenen kaçak göçmenler için arama-kurtarma çalışması başlatıldı. 3'ü Irak, 1'i Suriye uyruklu 4 kaçak göçmen kurtarıldı. 7'si çocuk, 2'si kadın 9 Irak uyruklu kaçak göçmenin ise cansız bedenlerine ulaşıldı. Kimlik tespitinde ölenlerin Delal Raad (6), Farah Raad (8), Fatima Müslim (2), Mahide Müslim (2), Maşael Müslim (37), Nagham Raad (9), Sarah Müslim (10), Shonem Ahmed (35), Tayyibe Müslim (5) oldukları belirlendi. İzmir Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsinin ardından cenazeler, toprağa verildi.

Olayla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında, o dönem 15 yaşında olan Suriye uyruklu M.S.E., Ozan Sarıkaya (31) ve Suriyeli Ali Alşeyh Assad (25) gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen şüpheliler, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Hazırlanan iddianamede; sanıkların, mağdurlara can yeleği giydirmediklerine, bunun üzerine yolculuk yapmak istemeyenleri tehdit edip, zorla tekneye bindirdiklerine yer verildi. İddianamede; tutuklu sanıkların 'olası kast ile öldürme', 'göçmen kaçakçılığı yapma' ve 'çocuğu olası kast ile öldürme' suçlarından cezalandırılmaları istendi. İddianame, Söke 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde kabul edildi.

'TEKNEYİ KAÇAKÇILARIN TEHDİDİ YÜZÜNDEN KULLANDIM'

Yargılamada M.S.E., kendisine zorla tekne kullandırıldığını, göçmen kaçakçısı olmadığını öne sürerek, "Ağabeyim daha önce kaçak yollardan Yunanistan'a gitti. Ben de onun yanına gitmek için göçmen kaçakçılarıyla irtibat kurdum. Kuşadası'na geldik ve bir bota bindik. Denize açıldıktan kısa bir süre sonra geri döndük. Botta Iraklı 2 aile de vardı. Aynı gece yeniden sahile geldik. Saat 03.30 saatlerinde başka bir tekneye bindik. Tekneyi kullanmamı söylediler. Kullanamayacağımı söylediğimde Ozan Sarıkaya, 'Seni bıçaklarım' diyerek tehdit etti. Bizlere can yeleği de vermediler. Açıldıktan 20 dakika sonra dalga çıktı ve alabora olduk. Tekneyi, göçmen kaçakçılarının tehdidi yüzünden kullanmak zorunda kaldım. Tek amacım ağabeyimin yanına gitmekti" dedi.

'MADDİ DURUMUM İYİ OLMADIĞI İÇİN TEKLİFİ KABUL ETTİM'

Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen sanık Ozan Sarıkaya ise "Olay günü M.S.E. ve Ali Alşeyh Assad çalıştığım kahveye geldi. Kuşadası'na göçmen götürülmesi gerektiğini, karşılığında 700 lira vereceklerini belirttiler. Maddi durumum iyi olmadığı için kabul ettim. Kiraladığım ticari araçla göçmenleri Kadifekale'den alıp Kuşadası'na götürdükten sonra İzmir'e döndüm. Göçmenler arasında çocuklar da vardı. Kimseye bıçak göstermedim. Göçmenlerin tekneye bindiklerini bile görmedim. Tek hatam göçmenleri Kuşadası'na götürmektir" diye konuştu.

Sanık Ali Alşeyh Assad ise ifadesinde, "Bir dönem sigara kaçakçılığı yapıyordum ve yakalandım. Bu yüzden sık sık telefon hattımı değiştiriyordum. Amacım, burada para kazanıp Yunanistan'a geçmekti. Göçmen kaçakçılığı yapmadım. Sanıkların hiçbirini tanımıyorum. Kuşadası'na gitmedim" dedi. 

CEZA YAĞDI, İSTİNAF KARARI BOZDU

Mahkeme heyeti, Ali Alşeyh ve Ozan Sarıkaya'yı 'göçmen kaçakçılığı yapma', 'olası kastla birden fazla kişinin ölümüne sebep olma' ve 'çocuğu olası kastla öldürme' suçlarından 7'şer kez müebbedin yanı sıra 57'şer yıl 6'şar ay hapis cezasına çarptırdı. Heyet, suça sürüklenen M.S.E.'ye de aynı suçlardan toplam 113 yıl hapis cezası verip, duruşmayı bitirdi.

Sanıkların avukatları ise Söke 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde verilen kararların ardından dosyayı istinafa taşıdı. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4'üncü Ceza Dairesi, M.S.E.'ye eksik ceza verilmesi, Sarıkaya ve Alşeyh'ye de cezaların en üst sınırdan verilmiş olması nedeniyle fazla ceza tayini yapıldığına hükmedip, kararı bozdu ve dosyayı yerel mahkemeye geri gönderdi.

DHA

Editör: Haber Merkezi