13 Ocak 2018 Cumhuriyet Halk Partisi 36. Olağan İstanbul İl Kongresi… İki aday var, birisi o dönemin mevcut başkanı Cemal Canpolat diğeri daha önce il başkan yardımcılığı yapmış olan Canan Kaftancıoğlu. Sadece yedi oy fark ile (325’e 318) Canan Kaftancıoğlu yeni CHP İstanbul İl Başkanı oldu.

Yarışan iki adaydan birisi daha önce il başkanlığı yapmış diğeri ise il başkan yardımcılığı görevini üstlenmiş. Her ikisi de CHP üyesi olmadan önce dahi çeşitli siyasal aktivitelerde bulunmuş, derneklerde, platformlarda görev almış. Her ne kadar parti tüzüğünde ‘emek’ diye bir kıstas olmasa da iki emek veren insanın yarıştığı bir kongre. Yaklaşık bir buçuk yıl sonra sonuç; kazanan İstanbul, kazanan Türkiye.

***

Seçildiği kongrede yaptığı konuşmada “Konuşma vaktini geçtik, var gücümüzle çalışma vakti” demişti yeni CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu. Ayrıca “Daha güçlü bir İstanbul için, büyük işler tamamlamak için 2019’da büyükşehiri AKP zulmünden kurtaracağız” da demişti. Kimileri gülmüş, ciddiye almamış, yine bir politikacıdan süslü sözler diye nitelendirmişti. Tıpkı Kemal Kılıçdaroğlu’na canlı yayında gülen Buket Aydın gibi. Bugün İstanbul’un AKP’den kurtarılmasındaki en önemli figürlerden biri kuşkusuz Canan Kaftancıoğlu’dur. Hatta Antalya, Adana, Mersin gibi büyükşehir belediyelerinin kazanılmasında da pozitif etkilerinin olduğu açıktır.

Tüm bunları düşününce, iktidarın ‘bağımlı’ yargı eli ile saldırmasının nedeni bir nebze anlaşılmaktadır. Çünkü iktidara geldiklerinden beri, 7 Haziran 2015 seçimini saymazsak, ilk defa kaybettiler.

Canan Kaftancıoğlu’nun yıllar önceki sosyal medya paylaşımları üzerinden yargılanması ve ceza alması bırakın hukuku, akla zarardır. Fikir özgürlüğünü geçtim, yedi yıl önceki paylaşımlardan söz ediyoruz. Bu ülkede gerçekten adalet olsa, geçmişte yapılan paylaşımlara, konuşmalara bakılsa ‘kimler kimlerle beraber’ biliyoruz. Kadere bak… Üstelik çokta eskiye gitmeden en azından Canan Başkan’ın paylaşımları kadar…

İSTANBUL’U KISKANIYORUZ

Geçmişten bu güne İstanbul’da yaşayan insanların birçoğunun, ne kadar yaşadıkları şehre âşık olurlarsa olsunlar, bir gün İzmir’e yerleşme hayali kurduğunu duyduk zaman zaman da duymaya devam ediyoruz. Gerek hayat pahalılığı, gerek ulaşım zorluğu, gerekse kalabalık, fiziken olamasa bile fikren onları İzmir’e yönlendiriyor.

İzmir’i bir büyükşehir olarak görmeyip, kentleşememiş ‘büyük köy’ olarak adlandıranların bile aklının bir köşesinde bu tarafa gelmek hep vardı. Havası daha güzeldi, insanı daha güler yüzlüydü…

Tüm bunlarla birlikte İzmir’den isteyerek İstanbul’a göç edene ya da etmek isteyene henüz rastlamadım. İstanbullular hep İzmir’e imrenerek baktı. Bakmaya da devam ediyor.

Ama artık İzmirliler de İstanbulluları kıskanır oldu. Sebep mi? Sebep yazının başında…

***

“Su bendini yıkar bir gün, gece gündüze çıkar

Yürü bildiğin yolda, ölümden öte ne var!”

Asla yalnız yürümeyeceksin Canan Başkan!