Ülkenin kötü gidişinden mutsuz olan ama umudunu korumaya çalışan milyonlarca vatandaş gibi ben de altı muhalefet partisinin performansını dikkatle izliyorum. Ne de olsa son dönemeçteyiz, önümüzdeki seçimlerde mevcut yönetim iktidardan gitmezse, artık ne muhalefet ne Parlamento, ne başka partiler…hiçbir şeyin anlamı, önemi, ağırlığı ve hatta varlığı kalmayacak. Kalsa da göstermelik olacak.

O nedenle beklentim, altılı masayı oluşturan partiler ve liderlerinin bu son dönemeçte kendi küçük ajandalarıyla değil, ‘demokrasi’ kavramını içselleştirip resmin büyüğünü görerek yol almaları. Öte yandan altı partinin de, Millet ittifakının oylarını artırmak, iktidardan çözülen oyları çekmek gibi önemli misyonu bulunuyor. Örneğin, milliyetçi oyların İyi Parti’de toplanması, Akşener’in bu kesimi toparlaması gerekiyor ki, bunu yaptığı görülüyor. MHP’deki çözülme, oy oranının düşmesi bunu gösteriyor.

AKP’den uzaklaşan muhafazakar oylar da beklenir ki Saadet Partisi’ne yönelsin. Ancak şu zamana kadar bu yönelimin beklendiği kadar gerçekleştiğini göremiyoruz. İzmir Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyareti ettiğinde Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şerafettin Kılıç’a bu görüşümü dile getirdim. Artış olduğunu söyledi ama anladığım kadarıyla, bu artış kendisini de partiyi de tatmin edici oranda değil. AKP tabanının, SP’nin Cumhur ittifakında görmek istediğini, bununla ilgili yapılan görüşmelerde kendilerine ‘kurumsal kimliklerini bırakmalarının’ önerildiğini anlattı.

Yani, ‘gelin bizim listelerden aday olun’ teklifi… Biliyoruz ki, Karamollaoğlu partinin kurumsal varlığını korumak için mücadele etti, partinin bazı önemli isimlerini de karşısına aldı. Ancak, gelinen noktada parti tabanı ve yönetimin Millet İttifakı'nda olmaktan memnun olduğunu ifade ediyor, hatta SP’nin altılı masanın birleştirici gücü olduğunu söylüyor. ‘Ama hiç öyle görünmüyor, altılı masanın nazlı gelini SP gibi duruyor’ dediğimde ise topu hemen çevirip, ‘Masanın nazlı gelini CHP’ diye cevap veriyor… Başta da dediğim gibi o masada kimsenin ‘nazlı gelin’ olmaya hakkı yok, yüzde 25’i geçen kararsızları toparlama, iktidar partilerinden kopan seçmenleri kucaklamaları gerekiyor.

Yaşanan ekonomik, siyasal, sosyal yıkım, halkın yoksulluğu, ağır borçlanma, işsizlik…Ülke gerçekten uçurumun dibinde. Gözler ve umutlar muhalefette. Özellikle de altılı masada!..Her biri oy oranlarını artırmak, hedef aldıkları seçmen kitlesini genişletmek zorunda. Odaklanmaları gereken, aralarındaki farklılıklar değil, demokrasi paydasında birleşip ülkeyi bu gidişten kurtarmak.