Yerel yönetimlerin çok çeşitli görev ve sorumlulukları var. Klasik tabirle "Beşikten-mezara kadar hizmet" anlayışı belediye başkanlarının ortaya koyduğu kişisel performanslarıyla fark yaratıyor. Ovacık'ta başlayan ve Tunceli merkezde devam eden Fatih Maçoğlu belediyeciliği buna en güzel örnek olarak ortada duruyor. Yıllarca yerel yönetimlerin değişik alanlarında çok yakından ilgilenmiş biri olarak söyleyeceğim ilk ve son cümle şudur: "Belediye başkanı kentine sahip çıkarken, sakinlerini de koruyan kollayan kişidir" Belediye başkanlığı, şehri-emin olarak kimsesizlere ve ihtiyaç sahiplerine uzanan eldir. Kentin imarını yaşanır hale getirmek belediyelerin asli görevi. Ama insanı yaşatmak, hayatta ve ayakta tutmak belediye kurumlarının ve başkanlarının asıl işlerinden biri olmalı. Bu işi birçok ilçe belediyesi layıkıyla yapıyor. Sosyal belediyecilik anlayışı ile toplumsal sorunlara çare olmaya çalışılıyor. Benim yazıma konu olan Sayın Soyer'in özellikle pandemi döneminde zirve yapan destekleriyle ilgili. Özelinde ise, üniversite öğrencilerine sabah ve akşam verdikleri ücretsiz yemek konusu. Eğitime ve öğrencilere yapılacak her türlü yatırım bu ülkenin geleceğine yapılmış en büyük iyiliktir. İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Küçükkurt önderliğinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile yaptığımız ortak çalışmayla üniversiteli öğrencilerimize eğitim bursu sağlamış ve barınma konusunda çözümler üretmiştik. Mevcut ekonomik koşullar içinde özellikle eğitim için Türkiye'nin dört bir yanından İzmir'e gelmiş genç üniversiteli kardeşlerimizle ekmek paylaşımında bulunmak önce tebrik, sonra da teşekkür etmeyi gerektirecek bir uygulama. Büyükşehir'in yaptığı öğrencilere ücretsiz yemek dağıtımı, ilçe belediyelerinin de yapacağı ek katkılarla umarım farklı boyutlara ulaşır.

ÖĞRENCİ KUTSAL BİR EMANETTİR!

Türk toplumu asker ve öğrenci konusunda çok duyarlıdır. Bu iki grupla yıllarca her koşulda ekmeğini paylaşmasını bilmiştir. İzmir Büyükşehir Belediyesi, devlet üniversitelerinin kampüslerinde sabah ve akşam ücretsiz yemek dağıtması, bu şehre emanet edilmiş gençleri sahip çıkmaktan ibarettir.

Son cümle: "Öğrenciye el uzatmak, vicdani bir görevdir. Kim bu yolda ekmeğini paylaşıyorsa, aslında kazancına kazanç katıyor demektir..."