İzmir’in köklü gazetecilerinden Sinan abinin, Egenin Sesi’ndeki köşe yazısına konu olma ‘şerefine nail oldum’ nihayet ben de.

Kendisi, İzmir gündemine bomba gibi düşen ‘Kocaoğlu’nun 30 ilçe listesi’ haberimi ‘sorguladığı’ ‘O haber asparagas mıydı?’ başlıklı bir yazı yazmış. Haberi okuyunca CHP Genel Merkezi’nden sorguladığını ve doğrulatamadığını belirtmiş.

İddiasını güçlendirmek için kullandığı siyah puntolu bölüme cevap vermesem daha iyi. Çünkü o kısımların cevabını Hakimevleri Katlı Otoparkı'nın açılışında Kocaoğlu 'kısmen' verdi. 

Sinan Kara'nın yazısının linkini buraya bırakıyorum, okumak isteyenler için… (SİNAN KARA'NIN YAZISI)

Sinan abi, beni haberimin doğruluğunu ispat etmeye davet ederek, ispat edersem ‘gazetecilik başarımı’ şimdiden kutlayacağını söylemiş.

Sinan Kara o kadar iyi biliyor ki, biz gazeteciyiz, savcı falan değiliz. Sinan abi ne yapmamı bekliyor? Aziz Kocaoğlu'nun ıslak imzasıyla bir liste yayınlamamı mı?

Haber kaynaklarımı açıklamamı mı bekliyor? 

Sinan Kara, CHP Genel Merkezi’nden bu tür bilgilere ulaşmanın çok da zor olmadığını bilmiyor mu?

Bu tür bir bilgiye kendisi ulaşabilmiş olsa, ‘Bu bilgi şunların şunların işine yarar, şunları şunları da zora sokar’ diye düşünerek haberleştirmekten vaz geçer miydi? Yoksa bilgiye dokunuşlar yaparak değiştirir miydi?

Haberin sonuçları üzerinden, Aziz Kocaoğlu’nun zora girmiş olması üzerinden oluşan tabloyu yorumlayarak; “Bu haber şunlara yaradı, bu nedenle haberi bu ekip servis etmiştir. Bu bir operasyon” demeye getirmek, kulis haberciliğini kaldırıp çöpe atmak anlamına gelmez mi?

Sinan abi, 10 yılı aşkın süredir bahsettiği şekilde ‘ispat edemeyeceği’ belki binlerce haber yapmıştır. Bu haberleri de Kocaoğlu gibi ‘Duyum, dedikodu, asparagas, yıpratma çabası’ diye mi yorumlamalıydı İzmir kamuoyu?

Yönetmek sadece Kocaoğlu ve ekibine, ‘duymak’ da sadece Sinan abiye has bir yetenek midir?

Sinan Kara’dan haberimin doğruluğunu sorgulamasından önce (ki buna da hakkı olabilir) Kocaoğlu’nun çelişkili ifadelerini sorgulamasını beklerdim.

Neden bilmiyorum ama bunu yapmayı tercih etmemiş.

Müsaadesiyle ben sorayım Kocaoğlu’na:

1- Hakimevleri Katlı Otoparkı’nın açılışında “Belediye Başkanları toplantısına gittiğimizde Genel Başkan beni çağırdı. ‘İzmir ile ilgili bir çalışma yapar mısın?’ dedi. Yaptım, hazırladım, gittim, verdim” diyen Aziz Kocaoğlu, Kılıçdaroğlu’na pişmaniye mi verdi, lokum mu verdi? Aziz Bey, görüşmede nasıl bir çalışmayı verdi?

2 - Görüşme kaç dakika ve kaç saniye sürdü?

3- Görüşmenin sona ermesine sebep olan cümle nedir?

4- Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir’de katılmayı düşündüğü 29 Ekim programını iptal etmesinde bu görüşmenin payı var mıdır?

5-  Kocaoğlu yeni bir görüşme yaparak, Kılıçdaroğlu’na verdiğini söylediği çalışmanın akıbetini takip edecek midir?

6- Kocaoğlu, haberimizden sonra yakın çevresine “Ne 30 ilçesi. Ben sadece 8 artı 7 ilçe ismi verdim” demiş midir?

7- Kurulduğumuz günden bu yana, mesleğimiz gereği, kendisini eleştiren yüzlerce haber yapmış olmamıza rağmen, neden sadece bu haberimizi ‘ciddiye alarak’ bizim gibi ‘küçük’ bir ‘internet sitesi’ni muhatap alıp cevap vermiştir?

***

Sinan Kara’nın sorgulamasından yola çıkarak, Aziz Kocaoğlu’ndan bu soruları yanıtlamasını bekliyoruz. Yanıtlarsa, ben de yazarım, Sinan Kara da yazar.

Sinan abi ‘başarılı gazeteci' olduğunu 10 küsur yılda, defalarca ispat etmiş olabilir.  

Henüz yolun başında olan bizlerin acelesi yok.

‘Gazetecilik başarımızı’ ispat etmek için daha uzun yıllar var önümüzde.

Söyleyecek sözümüz, yazacak yazımız çok.