Çınar, güçlü ve asla sarsılmayacak kadar sağlam gövdesi sayesinde göklere doğru yükselir. Devasa uzunlukta ve genişlikte dalları ve kocaman yapraklarının altında onlarca, hatta sayısı belirsiz insana, sırtını güvenle yaslayıp dinlenebileceği bir kuvvet verir. Çınar'ın en büyük özelliği ise o denli güçlüdür ki; bedeninde en ufak bir yara izi yoktur. Oysa için için çürür sessizce. Ölümü farkedilmez dışardan ve bir gün, içinden korkunç sesler çıkararak o kocaman yıkılmaz sanılan gövdesiyle yıkılır.

Şimdiye kadar AKP’nin bir kac parçaya bölünerek yok olacağını düşünmüştüm. Ama özellikle son günlerde ki “tetikçi” tartışmaları, Arınç’ın açıklamaları, parti içi Pelikancılar diye tabir edilen grubun müdahaleleri _ Albayrak ailesinin İBB’den İSMEK üzerinden aldığı para desteği ve bunun kesilmemesi icin Istanbul seçimlerini yeniletme hamlesi_ artik bana bu hazin sonun aslında çoktan başladığını, bitişin de bir çınarın devrilmesi gibi olacağını hatırlattı.

Yüzbinlerce ağaç katleden bir yapıyı bir agaca benzetmek de bizim naifliğimiz olsun. Belki bazılarınız kızacak bana bu yazıyı okurken ama teşbihte hata olmaz sözününn arkasına saklandığımı da bu arada itiraf edeyim. Ağac katillerinin sonunun da bir ağaca benzemesini de hayatın ironisi olarak alıp devam edelim.

Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun kuracağı partilerin, ilkinin İzmir gibi görece daha az muhafazakar AKP seçmeninin; diğerinin de Kürt illerindeki muhafazakar AKP seçmeninin oyunu alacagi az çok netleşti. İzmir'de gördüğüm genel havada şehirli AKP seçmeninin benim tahminimin de üzerinde bir destekle Babacan’a teveccüh göstereceğini seziyorum.

Gerek Demokrat Parti, gerekse ardılları olan DYP ve ANAP’ın kuruluşuyla beraber İzmir ve civar illerden aldığı batılı şehirli muhafazakar seçmen desteği; öte yandan İzmir'in “yeni” olan hemen her şeye gösterdiği genel ilgi _ki GGenç Parti ve lideri güven vermez Cem Uzan'ın İzmir'den aldığı yüksek oy buna örnek olabilir_ düşünüldüğünde AKP Izmır İl Teşkilatı'nın uykularının kaçtığını tahmin edebiliyorum.

Henüz kurulmamış bir partinin son anketlerde ülkenin 3. partisi olmasi ihtimali hayli ilginç bir durum tabii. Hoş, İYİ Parti de kurulurken benzer beklentiler oluşmuştu toplumda. Ancak, Meral Akşener'in bana kalırsa hem kadın kimliğini doğru kullanmayışı hem de milliyetçilik kartı yerine orta sağ bir görünüm belirlemesi beklentileri karşılamadı. İzmir'de ilk seçimlerde aldığı oya en çok şaşıranlardan biriyim. MHP'ye yönelen AKP kitlesi ve Cumhur İttifakı‘ndan kaynaklı sinerji İzmir'de bu süreçte İyi Parti'yi, yeni kurulmuş bir parti algısından ötede tutmayı başarmıştı.

İYİ Parti, İzmir'de hala atanmış bir İl Başkanı ile temsil edildiği için içerde büyük kaynamalar olduğunu görüyorum. Hatta, bunu protesto etmeye kalkan bir grup partilinin Izmir Il Baskanlığı'na “kayyım” atanması taleplerini şaşkınlıkla izliyorum.

Bu iki partinin İzmir'deki halini sevinçle izleyen tek sağ parti de MHP olsa gerek. Ve zaten sanırım, AKP’nin sonunun geleceği tarihi de yine burası belirleyecek. Sağ'ın liderliğine oynamak isteyen Bahçeli'nin İyi Parti ve Babacan ve Davutoğlu'nun AKP’den yeterince oy kopardığına emin olduğunda da ittifakı bir anda bitireceğini görüyorum. Zira, kendisinin sicili de bu anlamda pek sağlam sayılmaz.

Bir ağacın ölümü çok üzücüdür. Ama gerçek olan onların da bir ömrünün olduğudur.

Ve evet ağaçlar ayakta ölür.....