2020 yılında anımsanacak ne var derseniz, halk gözünde pandemi ve sokağa çıkma yasağı ön plana çıkar. Başka ne hatırlanır acaba? Herkes kendi kültür birikimi, yaşam ve çalışma ortamına dönük bir şeyler anımsar. Birçoğumuzun önemsemediğimiz dünyaya yayılabilen salgın hastalık, pandemi denilen ortamı yaratan Covit-19 virüsü çalışma ve yaşam ortamını etkiledi.

Yakınları ölenler için unutulmaz bir yıl, 2020. Evinde mahsur kalan 65 yaş üstü de 2020’yi anımsayacak olanlardan.

Hafta sonları, bayramlar, yılbaşı filan sokağa çıkma yasağı… Buna kısıtlama da dense, sokağa çıkma yasağı, tabii bazı hizmet, güvenlik, sağlık grupları için değil. Bunlar unutulur, nitekim unutuldu da… Düğünler, nişanlar, yaş günü kutlamaları birçok yerde aksamadan sürdü. Zaten bize bir şey olmaz mantığının egemen olduğu yörelerde, radyasyonlu çayı gözünü kırpmadan içenler, halay çekmeyi iple çekenler maalesef corona virüsünün gönüllü taşıyıcıları oldular. Bunlara bir de cenaze namazımızdaki hassasiyeti eklersek manzara net olarak ortaya çıkar.

Halk açısından durum böyle. Uluslararası siyaset yönüyle bakarsak, Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Ege’de sorun yaşayan bir Türkiye.

Dünya Sağlık Teşkilatı açısından; vakaların (olguların) saklanması, yanlış bilgilerle geçirilen 10 aydan sonra kısmen düzeltmeye gidilerek günlük hasta sayısı toplamı bir günde bir milyon artırıldı. Ertesi gün de iyileşen hasta sayısı toplamına bir milyon kişi eklendi. Bu sahteciliği fark edenler sorumlu vatandaşlar. Henüz toplam ölüm sayısı güncellenmedi. Yayınlanan 18 bin ölü, hesaplanan ise 55 bin kayıp. Bu bilgiler yine saklı, yaşanan yine yalan dünyası…

İç siyasete gelince, covit-19 virüsü iktidarın imdadına yetişti. Günü kurtarmak için kâh sağlık kâh dış politika gerginliği ve bolca muhalefete hakaretle günler geçti.

Hukuk ve demokrasi kavramlarının öne çıkmadığı dönemlerde, iktidarın çıkmazda olduğu durumlarda bazen mafya liderleri bazen din adamları iktidarın yanında yer aldı. Hukuk düzeni yönünden gelişmemiş toplumları korkutan iki etken vardır; mafya ve Allah korkusu.

Ekonomik sıkıntıdan söz etmedik. Ülkenin rezervleri eksiye düşmüş, yandaşlar kasayı boşaltmış, varlıklar Katar’a ipotekli, işsizlik almış yürümüş, küçük esnaf ve çalışanları bitme noktasına gelmiş.

Bunlar 2021 için önemli ipuçları.

Bir yandan aşı geldi diye umut verilecek. İşsizler yürüdüğü zaman Libya, Ege gerginliği ile üstü örtülecek. Sahte diplomalılar ile gündemi değiştirme çabaları olacak. Yurtdışında değişik yerlerde, farklı desteklerle okuyan kişiler, yurt içinde önemli kurumlardaki kuluçka süresinden sonra yerleştirildikleri ve yerleştirecekleri kurumlarda ortaya çıkma zamanını bekleyecekler. Bir dürtü ile rejim, Cumhuriyet, Atatürk aleyhine konuşanları korumaya, kollamaya çalışacaklar. Böylece yargı mensuplarına da mesaj verecekler.

Ege, Suriye, Libya yine güncel olacak. Ekonomideki sıkıntılar nedeniyle yoksulluk diz boyu olduğunda, başvurulacak bir yöntem terörün hortlatılmasıdır.

7 Haziran 2015 seçiminde çoğunluğu yitiren iktidar, 1 Kasım 2015 seçimine giderken ortalığın kan gölüne dönmesinden yararlandı. Bu kanları kim döktü? Kanımca ülkemizdeki bazı yabancı istihbarat örgütlerinin elemanları, yandaşları, uşakları. Örneğin, aynı yöntem 2021 yılında da uygulanırsa, bugün uçlarda konuşan bazı teokrasi yanlıları hedefe konabilir. Ardından onlar şehit, karşıtlar din düşmanı diye bir kargaşa (kaos) ortamı yaratılabilir.

İktidarın demokratik hukuk düzeni içinde iktidarı sürdürebilme, sandıktan çıkabilme olanağı yok gibi. Olağandışı durumlar, aykırı eylemlerle şok etkisi yandaş basın ve medya ile yaratılmaya çalışılabilir.

2021 ekonomide sıkıntılı bir yıl olacak. Aç kapa 2022 derken bunu anlatmak istiyorum. 2022 ve 2023’e daha umutlu girmek istiyorsak, özgürlüklerin yanında, teknoloji isteyen, yani katma değeri yüksek yatırımlara destek verilmelidir. Yoksa sıradan al-satçılar ile ne köy olur ne kasaba.

Umudunuzu diri tutun, umut sizsiniz! Yeni yılınız kutlu olsun…