Yor artık, daha neler? Yönümüzü AB’ye dönmüşüz. Geleceğimizi AB’de arıyormuşuz! Duyun da inanmayın. Nelere nelere inandırıldı bu halk. Ancak bu yenilebilir yutulabilir gibi değil!

Şimdi siz AB’yi düşünüyorsunuz öyle mi?

Peki o Avrupa tehlikeli atıklarını nereye gönderecek o zaman? Siyanürünü nasıl tüketecek, ne yapacak? Çok su tüketen, çok enerji gerektiren, tehlikeli atıklarıyla ekolojik yıkımlar yaşatan yatırımları nerede yapacak?

AB’de altın madenciliği yoktur örneğin, olası değil. DDR ile Federal Almanya birleştiğinde alınan ilk karar, yapılan iş yılda sadece o da deneme amaçlı sekiz kg; evet 8 (SEKİZ Kg.) altın üreten işletmeyi kapatmak olmuştu.

Siyanürün adını bile ağzınıza alamazsınız AB’de. Yok bir de tonlarca siyanür ithal edip tüketeceksiniz altın madenlerinde...

Bergama Ovacık altın madenine karşı direndiğimiz yıllarda Bulgaristan’a Krumovgrad’a gittik. İzmir Yeşilova’ya yerleşmiş olan ora göçmenleri istedi, biz de konuşma yapmadan önce altın madenciliği yapılacak yatırım alanını gezdik. Türklerin yoğun olduğu yoksul bir bölgeydi. Bilgi alışverişinden sonra kapalı salon toplantısında konuşmalarımızı yaptık. Çok kararlıydılar, bu yatırımı yaptırmayacaklardı. Çok sert çatışmalar olabilir diye düşünüyorduk. Ancak, Bulgaristan AB’ye alındı ve ilk iş olarak da bu altın madenciliği saçmalığına son verildi!

Küba’da tanıştığım Yunanistanlı yoldaşlarımız da Khalkidhiki Adası’na çağırdılar. Altın madenciliği yapılan bu adada hem inceleme yapacak hem de Bergama deneyimlerimizi paylaşacaktık. Evet, Yunanistan da AB üyesi olunca bu altın madenciliği macerası da bitmiş oldu.

Ne siyanür ne tehlikeli atık sınıfındaki ağır metaller AB sınırları içinde kendilerine yer bulamadılar. Bu tür kimyasallar ve atıklar doğru Türkiye’ye...

Bu tehlikeli atıklardan epeyce de para kazanan, ölçüsüz kâr edenler var ülkemizde. Tehlikeli atık giderme, geri kazanım, geri dönüşüm gibi amaçlarla ülke çöplüğe dönüştürülüyor. Nükleer tesisimiz olmasa da nükleer atıklarımız var! İzmir Gaziemir’deki nükleer atıklar nereden geldi, kimler getirdi? Devlet neden yedi yıl boyunca sakladı bunu? Kim neden korunuyor? Siyasal gücü çok mu yüksek?

AB’ye giremeyiz de girmeyiz de sonra bu pislikleri, atıkları, yağmaları, talanları kim yapacak?

AB’ye girmek ham hayal bile değildir! Önce çöplük olmaktan kurtulmak gerek. Bunu için de sağlam ekonomik yapımızın olması şarttır. Bu borç ve faiz sarmalından kurtulmak için üretken olunmalı. Tüketim toplumu modelinden hızla vazgeçilmelidir. Yeni bir Türkiye, bugünkü iktidarın nitelikleriyle değil, lâik, demokratik, insan hak ve özgürlüklerine saygılı hukuk devletiyle gerçekleştirilmelidir.

Olmazsa ne olur? Bu çöplükte pisliklerle debelenir dururuz!