Korku bu iktidarı o kadar esir aldı ki baskıyı şiddeti şuursuzca artırırken, kendi kalelerine gol atıyor, sonlarını daha da yaklaştırıyorlar. Baro başkanlarını yerlerde sürükleyerek, avukatların büyük çoğunluğunun bile fark etmediği sembolik bir eylemi, ülke gündemine taşımayı başardı! Eylemin bütün Türkiye’de bilinmesini, hatta yurt dışında yankı bulmasını sağladı. Hani, istesen olmaz derler ya, işte bu!

‘Savunma hakkı engellenemez’ diyen binlerce avukatın temsilcisi 60 Baro Başkanı, Ankara girişinde akp ve yancısı mhp iktidarını ezdi geçti, içlerindeki İrlandalı Feyzioğlu’nu da rezil etti. Baro başkanları barikatları yıkıp, Ankara’ya girerken aslında yıkılan iktidarın ta kendisiydi.

Artık herkes şunu biliyor. Yasal düzenlemelerle yargıda iddia ve karar mekanizmalarını bir şekilde ele geçirip yönlendirebilen iktidar, adaletin en önemli ayağı olan ‘savunmaya diş geçiremediği için’ baroları parçalamaya çalışıyor. Yargıyı ‘Sarayın hukuk bürosu’ haline getirdiler ya, yetmedi kendi küçük barocuklarını oluşturmaya, savunmanın gücünü kırmaya çalışıyorlar. Yanına Feyzioğlu’nu da alıp yargıya öldürücü darbeyi vurmaya hazırlanırken, yurt sever baro başkanlarının böyle bir eylem koyacağını hiç mi beklemiyordu acaba?

Türkiye’nin en önemli sorunu yargı bağımsızlığıdır. Yargı bağımsızlığı, adalet ve özgürlüğün olmadığı bir ülkede, ekonomi de düzelmez, eğitim, sağlık, kültür, sanat da gelişmez.

Ne kadar korksalar az!

Bu köşede iktidar ve Saray’ın muhaliflerini neden baskılayıp sindirmek istediğinden sıkça söz ederim. Demokrasilerde partiler iktidarlarını kaybedebilir, bunu da millet iradesi deyip kabullenir. Ama tek adam rejimi için durum böyle değildir, iktidarı kaybetme korkusu en temel dürtüdür. Bir, elde ettikleri ve dilediklerince kullandıkları gücü kaybetmekten korkarlar, diğeri ve asıl önemlisi iktidardan gittiklerinde hesap vereceklerini bilirler. Heybeleri o kadar dolu ki hesap vermek çok zor ve bedeli ağır…

O nedenle akp ve yancısı mhp, kurdukları tek adam rejimini sarsacak en küçük bir girişime bile tahammül edemiyor ve şimdilik ellerinde olan güçle insafsızca saldırıyor. Sistemin temel direği olan kurum ve kuruluşların temeline dinamit koyan bu iktidar yapısı, yargıda savunma hakkını temsil eden barolara bir türlü nüfuz edemedi. Tek adam rejimi, kendisine biat etmeyen, boyun eğmeyen her türlü kişi kurum ve kuruluşu ezip geçmeye çalışıyor. Bunu yaptıran aslında korkuları ve evet ne kadar korksalar az!

Baskı, zulüm sonlarını getirecek…

Bir fikrin varsa, söylemeyeceksin! İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kent için fark yaratacak markalaşmaya, imaja katkı sağlayacak fikir ortaya attı. Provoke üstatları, akp leşkerleri saldırı için sıraya girdi. Maksat vurmak olsun, Soyer yıpransın, CHP karışsın! Bunlar fikrin bile ‘yenisine’ düşman.

Çalışkanlığı, koordinasyonlu çalışması ve halka dokunmasıyla CHP’nin gördüğü en başarılı il başkanı Canan Kaftancıoğlu’na akp diş biliyor. Boyun eğdiremediği herkesi tutsak etmekle tehdit eden iktidar, yıllar öncesini eşeledi ve kendince ‘suç’ buldu, cezalar onandı. Kadın korkmuyor işte kardeşim, siz kendi korkunuzda boğulun.

Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmıyor, Selahattin Demirtaş hala tutsak! Dünya alemin bildiğini haber yapan gazeteciler tutsak. Ama bu baskı ve zulüm sonlarını getirecek, tarihe bakın göreceksiniz.